Geçenlerde şöyle bir paylaşım aldım.
“yaşam koçluğu, birileri iş güç sahibi olsun, aylık düzenli ve yüksek bir gelir elde etsin diye post modern dönemin yarattığı bir bakıma uydurduğuyeni bir din hatta daha ileri gidersek yeni bir iş kapısıdır diye düşünmüşümdür hep...Yapması da öyle zor bir şey değil bu mesleğin... biraz budizmle ilgilenmek, biraz zen kitaplarına bakmak biraz freud'un bilinçaltını okuyup sonra sağda solda insanlara tanrılık etmek kadar kolay...”
Eskiden evrendeki bolluk felsefesini anlamak da güçlük çekerdim. Sonradan bu güçlüğün kapalı bir zihne sahip olmaktan kaynaklandığını keşfettim. Çoğu insanın bildiğinin aksine bu dünyada herkes için her şey var. Birlik bilinci de tıkır tıkır işliyor. Bir kere ne arzu ediyorsanız o gerçekleşiyor. Bu konuda öyle özgürsünüz ki kötü bir şey arzuladığınızda sizi uyaran polisler yok. Bu da bolluk havuzundaki her şeyin aynı değerde olduğunu gösteriyor. Hatta bazen garip şeyler olabiliyor. Örneğin, bugün kötü görünen bir şey yarın çok iyi görünebiliyor. Hatta birisine iyi gelen diğerine kötü gelebiliyor. Peki, bu farklılığın sebebi nedir? Kuantum mekaniğine göre farklılığın sebebi gözlemci. Gözlemci neyi görmek ister ise onu görüyor. Gözlemciye bir nevi sihirbaz da diyebiliriz. Sihirbazlardan birisi bir şeye ihtiyaç duysa, birlik bilinci aktive oluyor ve diğer sihirbazlar bu ihtiyacı karşılamak için harekete geçiyorlar. Parasını çoğaltmak isteyenler için yatırım uzmanları yetişiyor. İkinci hatta üçüncü eve sahibi olmak isteyenler için inşaat şirketleri kuruluyor. Kafayı yiyenler için ise akıl hastaneleri açılıyor, psikiyatristler yetişiyor. Birisine zarar vermek isterseniz katiller yetişiyor. Yaşamda desteğe ihtiyacı olanlar için mentorlar, ilerleyemeyen ya da yaşamında herhangi bir gelişme gösteremeyenler ve kendini kısır döngü içinde hissedenler için nefes ve yaşam koçları yetişiyor... Kısaca özgür iradeye karışan yok!
Geçmişte bende kısır bir döngü içinde olduğumu fark ettiğimde çevremde enerji çalışmaları yapan, yoga, nefes gibi kişisel gelişim eğitimleri veren insanlar bitiverdi. İlk başlarda “bunlara güvenmeli miyim?”, “bunlar nasıl mutlu olmamı sağlayabilirler ki” , bunların uzun soluklu eğitimleri dahi yok, öylesine bir kaç hafta eğitim alarak yıllardır çözemediğim şeyleri nasıl çözebilirler ki” diyerek hepsini ret ettim. Ancak üç yıl sonra onları yaşamıma alabildim. Hepsi de çok başarılıydı, ihtiyacım olanın gerçekte ne olduğunu gösterdiler.
Artık şundan o kadar çok eminim ki, neye ihtiyaç duyarsam bolluk havuzuna uyarı gidiyor. Birlik bilinci aracılığıyla ne gerekiyor ise o yaratılmaya başlanıyor. Sadece farkındalığımı biraz arttırıp, sabır göstermem kafi. Ve bu anlamda biz sihirbazlar, birbirimize görünmez bağlarla bağlıyız. Düşündüğümüzün aksine yalnız değiliz. Dışarıyı iyi ya da kötü diye kategorize eden şey egomuzdan başka hiç bir şey değil. Hatta çok istersek kötüyü iyiye yani ışığa çevirebilecek kadar usta simyacıları haline gelebiliyoruz. Ancak çok önemli bir şey var. İyiyi, kötüden, kötüyü iyiden ayırmak bizim sorumluluğumuzda. Bu yüzden de arzuladığımız şeylerin hem kendimize hem de diğerlerine fiziksel, zihinsel, sözel olarak zarar vermeyecek şeyler olduğundan emin olmalıyız. Yoksa gerçekleşen şey hiç hoşumuza gitmeyebilir.
Her Daim Sevgi Ve Işıkla