Her şeye kolayca ulaşmak mümkün. İstersek soru işaretlerimizi kısa yoldan giderebiliriz. Uzmanlık geliştirmek istediğimizde oturduğumuz yerden eğitim alabilir, gezip görmek istediğimiz yerlerle ilgili anında bilgi edinebiliriz. Ulaşılabilirlik, insanı özgürleştirip zaman kazandırsa da değersizlik hissi ile birlikte sorunları da açığa çıkartır. Sorunların nasıl çözüleceğini bilsek de aynı yanıtı alabilmek için araştırmak isteriz. Sürekli araştırma şüpheyi, ihtiyacımız olmayan konulara odaklanmayı, karşılaştırma yapmayı da beraberinde getirir. Sonuç zihinsel fakirlik…
Zihinsel fakirlik de öyle sakince durmaz, bunun aksi olduğundan emin olmak ister. En ufak bir şey için dahi kendimizi övmeye başlarız. Mesela, “Ben iyi bir öğrenciyim, ben iyiyim. Birçok başarıya sahibim. Ben değerliyim hatta özelim” şeklinde düşünürüz. Fakat yine de değersizlik hissi yok olmaz. Değersizlik hissini yok etmek için gazete, internet ya da arkadaş tavsiyesini referans alarak terapistten yardım alsak da seansın her anından şüphe duyduğumuz için istenilen sonuç alınamaz.
Kişisel gelişim konusuna ilgi duymaya başladığımda içimdeki öfkeye bir iki seansta son vereceğime inanacak kadar özgüvenim vardı. Değersizlik hissi ile güçlü özgüven birlikteyken her şeyin yolunda olduğu fikri güçlenerek gerçeği görmemi engellemişti. Kendimle ilgili pek fazla bir şey bilmediğim için de neyi istiyorsam onu hayatıma çekiyordum. Bir önceki yazımda da paylaştığım gibi kendimi bilmeye ihtiyacım vardı.
Kendini bilme işi çok uzun bir yolculuk. Öyle bir iki çalışmayla olmuyor. Oldu gibi görünse de gerisinde ne olduğunu araştırmak gerekir. Geçmişe göre daha iyi olsam da dikkat etmezsem bazen çok çalışkan, bazen sosyal, bazen de enteresan olabiliyorum. Değersizlik hissini ortaya çıktığında onu fark etmezsem çekim yasası gereğini yerine getiriyor. İyi olduğuma ikna edecek yanlış işaretleri karşıma çıkartıyor. Olduğum kişi ve ben şeklindeki iki halle birlikte yaşamak hiç kolay değil.
Tüm bu yazdıklarımı özetlersem; Kendini bilme süreci, bir şeyler inşa etmek üzerine kurulu olduğunda kendi değerimizden şüphe edip acı çekiyoruz. Seçtiğimiz rollere rağmen kendimizi değersiz hissediyoruz. Bir şeyler inşa etmek yerine olduğumuz kişinin ne olduğunu bilmek en doğrusu sanki. Siz de kendinizle ilgili bir şeyler bilmeye doğru kararlı bir adım atmak isterseniz bu uzun Bayram tatilini fırsata çevirebilirsiniz.
Kendini bilme konusunda aşağıdaki soruları yanıtlayarak küçük “Kendini Bil” anları yaratabilirsiniz.
“Kendini Bil” Uygulaması:
Gerçekten ben kimim?
Gerçekten kim olduğumu merak etmeli miyim?
Kim olduğumdan korkuyor olabilir miyim?
Bir şeyler inşa etmek için kendime odaklanmayı bırakmak, olduğum kişinin ne olduğunu bilmek en doğrusu değil mi?
Şu Ben ve Benim hali zihnin bir ürünü olabilir mi?
Hatta isterseniz yanıtlarınızı benimle paylaşın. Keyifle okuyacağımdan emin olabilirsiniz.
Bayramınız sevdiklerinizle birlikte keyifle geçsin
#Paylaşmak Önemsemektir.
Her Daim sevgi ve Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU