Sevgiye olan inançlarını kaybetmeden ısrarla sevgide kalabilen bilge kişilerin bunu nasıl yapabildiklerini kavrayabilmek en güçlü niyetlerimden biri olmuştur. Geçenlerde nefes seansı sırasında gelen iç görü sayesinde bu konuyla ilgili artık kendimi biraz daha rahatlamış hissediyorum. Ve sanırım artık “Aslında hepimiz eşitiz” e gerçekten de inanıyorum. Nasıl olduğunu merak ediyorsanız şu an zihninizden geçenleri bir kenara koyun ve bir süreliğine benimle kalın.
Şimdi maddi açıdan durumu iyi olan bir aileyi hayal edin. Bu aile çocuklarını en iyi okullara göndererek onların çok iyi yetişmeleri için elinden geleni yapıyor olsun. Bir de Anadolu’nun bir köyünde geçimini tarlasında çalışarak sağlayan, çocuklarını evlerinden 20 km uzaktaki bir kasabada okula gönderen bir aileyi hayal edin. Şimdi ise bu iki ailenin çocuklarından birinin hastalanmış olduğunu hayal edin. Maddi durumu iyi olan ailenin annesi, o gün tüm programını iptal edecek, gün boyunca çocuğunun iyileşmesi için elinden geleni yapacak, gerekirse eve doktor çağıracaktır. Tabii bir de oğlu için sıcak çorba pişirecektir. Evin babası, işine gidecek fakat aklı sürekli çocuğunda olacaktır. Gün içinde sekreteri aracılığıyla ya da bizzat kendisi telefonla evi arayarak çocuğunun durumunu takip edecektir. Köyde yaşayan ailenin annesi ise, o gününü tarlada çalışmak yerine evde kalarak çocuğunun iyileşmesi için ne gerekiyorsa onu yapacaktır. O da sıcak bir çorba pişirmeyi unutmayacaktır. Tarlaya çalışmaya giden babaya gelince onun da aklı sürekli, oğlunda olacaktır.
İlerleyen zamanlarda maddi durumu iyi olan aile, çocuklarına daha iyi gelecek sağlamak adına, yatırım yapmak isteyecek, piyasaların kötü olması sebebiyle kredi alamayınca çocuğunun geleceği için endişelenmeye başlayacaktır. İleride oğluna daha iyi bir gelecek sağlayamayacağı için endişelenecektir. Köydeki ailenin babası, ise çocuklarına iyi bir gelecek sağlamak adına mevcut tarlasının yanındaki tarlayı satın almak isteyecek. Bankadaki parası yeterli olmayınca bankadan kredi alacak. Aynı yıl, hava şartları sebebiyle arazisinden beklediği randımanı alamayınca kredisini geri ödemekte zorlanacak ve bunun üzerine çocukların geleceğinden endişe duymaya başlayacaktır.
Yukarıdaki örnekler bize şunu gösterir; Maddi durumumuzun ne olduğundan bağımsız hangi işi yapıyor olsak da her birimiz aynı şeylere endişeleniriz. Benzer konulardan dolayı acı çekeriz. Bu da bizi “Aslında Hepimiz Eşitiz”sonucuna getirir.Hepimiz mutlu olmayı ister, acı çekmeyi hiç istemeyiz. Bu konuyla ile ilgili insanlar arasındaki tek fark atılan adımlarda yani yapılan seçimlerdedir....
Bazılarımız başkalarına ait toprakları gasp ederek, çalışıp çabalamadan başkasının mallarını zimmetine geçirerek mutlu olur, bazılarımız ise kazandığının bir kısmını diğerleri ile paylaşarak mutlu olur. Hatta bazılarımız sevdiklerine daha iyi imkan sağlamak için birden fazla işte çalışır. Herkesin hikayesi farklı olsa da acı ve zevk konusunda verdiğimiz tepkiler hep aynıdır.
Bu yüzden de bir an evvel “Aslında Hepimizin eşit” olduğunu kabullenerek, geçmiş yazılarımda bir çok defa bahsettiğim gibi zarar vermeme taahhüdünde bulunmalı ve dost düşman tanıdık, tanımadık herkesin acılarından kurtulmalarını ve çok mutlu olmalarını dileyelim ki, bu dilek sayesinde kendimiz dahil olmak üzere herkesi mutlu edecek türden hareketler yapmaya başlayalım. Çünkü mutlu olan bir insanın savaş yaratması yani diğer insanlara kötülük yapması mümkün değil....
Her Daim Sevgi ve Işıkla
nefestr.com