Bizlere beynin yirmili yaşlara kadar hızla geliştiği, yirmi yaşından sonra beyin hücrelerinin yeni hücre oluşturma kapasitesinin önemli ölçüde azaldığı söylendi. Gençliğimizin baharındayken her şeyin bittiğini düşündük. Halbuki gerçek farklıymış. En son yapılan araştırmalar bu bilginin tamamen değiştiğini söylüyor!! Bu yazımda sizlere bu konuda yapılan bilimsel araştırmaları paylaşmak istiyorum.
Nöroplastisite kavramını daha önce duyanınız var mı?
Beyin plastisitesi ya da nöral plastisite olarak da bilinen nöroplastisite, beynin yapısal veya fizyolojik değişikliklere uğrama yeteneği olarak biliniyor. Psikiyatrist ve psikanalist Norman Doidge, “Kendini Değiştiren Beyin” kitabında ise nöroplastisitenin “yirminci yüzyılın en olağanüstü keşiflerinden biri” olduğunu söylemektedir. Bu kapsamda Profesör Dr.Michael Merzenich tarafından yapılan araştırmalar ise düzenli beyin eğitiminin sadece beyin fonksiyonumuzu yaşlılığa korumakla kalmayıp aynı zamanda yaşa bağlı fonksiyonel düşüşü tersine çevirebileceğini göstermektedir.
Madison Üniversitesi nöropsikolog Dr. Richard Davidson yaptığı araştırmalar sonrasında, meditasyon gibi zihinsel eğitim alanların beyninin hem işlevsel hem de yapısal olarak daha büyük mutluluğu ve refahı destekleyecek şekilde değiştirdiği tespit edilmiştir. 2 haftalık bir süre boyunca 7 saatlik şefkat meditasyonu beyinde ölçülebilir değişikliklerle sonuçlanmış. Hatta bu değişiklikler sonrasında davranışlar üzerinde olumlu etkiler görülmüştür.
Ayrıca genler üzerinde yapılan bazı çalışmalar da, beynin gelişmesine devam ettiğini desteklemektedir. Çevre ve yaşam tarzına yönelik seçimler (diyet, egzersiz ve stres seviyeleri) hangi genlerin aktive olduğu ya da olmadığı üzerinde derin bir etkiye sahip olduğu söylenmektedir. Buna bağlı olarak farkındalık meditasyonunun belirli genlerin kendisini gösterebilmesi konusunda olumlu yönde etkileyebileceğini de göstermektedir.
Biraz sonra paylaşacağım bilgi birazcık iddialı gibi görünse de enteresan olduğu için paylaşmak istiyorum. Dr. Richard Davidson, sadece bir günlük farkındalık uygulamasının, çeşitli kronik hastalıklar için bilinen bir risk faktörü olan vücuttaki iltihaplanma ile ilişkili belirli genlerin ortaya çıkma sıklığını azaltabileceğini savunmaktadır. (Richard J. Davidson, Wisconsin-Madison Üniversitesi'nde psikoloji ve psikiyatri profesörü, ayrıca Sağlıklı Zihinler Merkezi'nin kurucusu ve başkanı olup youtube kanalından yaptığı çalışmalarla ilgili bilgileri takip edebilirsiniz)
Sonuç olarak ‘’İş işten geçmedi’’ diyebilir miyiz? Elbette deriz.
Beyinde 100 milyar nöron olduğu ve aralarında güçlü bir dedikodu ağı olduğu söylenmektedir. Bu yapı sayesinde yeni yetenekleri geliştirme ve yeni bilgileri öğrenerek bedene, zihne ve duygu yapımıza entegre etmek mümkün görünmektedir. Beyin içindeki dedikodu ağından faydalanarak ‘’ artık benim için çok geç’’ klasiğine sona verebilirsiniz. Fakat bunun için meditasyonu hayatınıza almanız gerekiyor.
Beyin içindeki dedikodu ağını aktive etmek isterseniz Temmuz ve ağustos aylarında yapacağım meditasyon atölyelerine katılabilirsiniz.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU
Nefestr.com