Takıntı seviyesinde olsa da elimden geldiğince zihnime çalışırım. Daha doğrusu ailemden sonraki en büyük projem, zihnim diyebilirim. Zihnin uçmasına izin vermemek gerekiyor. Zihin uçtuğunda ne mi olur?
Gerçeklerden uzaklaşırız. Olabilecek dediklerimizle, inandıklarımız yaşayan kavramlardır. Hepsi değişime tabidir. Şu anda kalarak değişimin kaçınılmazlığına odaklanmak, uçmayı başka bir deyişle sahip olamadıklarımız ile olamayacaklarımızla ilgili endişelenmeyi bırakmak en akıllıca olandır.
Sahip olamadıklarımız için endişelenmek, korku paketine dahildir. Korku pişmanlıklara sebep olur, gücümüzü kaybettirir. Kime ya da neye inanacağımız, gerçekte olanlardan bağımsız nasıl hissedeceğimizi belirler. Nasıl hissettiğimiz, o anki gerçeğimizi başka bir deyişli nasıl bir insan olduğumuzu belirleyendir. Örneğin öfkeli bir insan olmanıza sebep olan geçmişte size karşı yanlışlık yapan kişiden çok ona karşı olan öfkenizle birlikte olma arzunuzdur. Sürekli olarak öfkelendiğiniz kişiyi düşündüğünüzde, tek kazanımız içinizdeki öfkeyi geliştirmek olacaktır. Korkunun bu anlamda sizi yönetmesine izin vermemek için değişimin varlığını iyice içselleştirmek (*) gerekir. Yaşamınızı şu anda hissettiklerinize göre, başka bir deyişle gerçek olmayan söylentilerden uzak tutarak şekillendirdiğinizde kendinizi öfkenin vereceği güçten daha güçlü hissedersiniz. Gerçekten anda kaldığınızda, yapılabileceklerle, yapılamayacaklar daha net görünürler. Yapabileceklerinizle yapılabilecekler netse doğal olarak da kendinizi daha güçlü hissedersiniz. Şu anda olanlardan farklı konulara odaklandığımızda enerjimizi boşa harcamış oluruz.
Bu yüzden de zihnin uçmasına izin vermemeliyiz. Topraklanmak çok önemli. Elimizde olan tek şey şu anda neler hissettiğimiz. Ve belki de güvenebileceğimiz tek şey. Şimdi de neler oluyorsa ona uygun hareket etmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz. Biliyorum bunu yapmak hiç de kolay değil. Fakat şu anda gerçeklerle birlikte olmanın sizi daha güçlendireceği kesin. Zira iç gücünüzle şu andayken bağlantıya geçebilirsiniz.
Şimdi dilerseniz gözlerinizi kapatın ve bugün bu anlamda iç gücünüzün ortaya çıkmasına izin verip vermediğinize bakın. Yanıt olumluysa bir sürü onunla birlikte kalın. Olumsuzsa kendinize şu soruyu sorun;
İç gücünüzün ortaya çıkmasına ne zaman izin verdiniz?
Yazdıklarım aklınıza yattıysa belli bir süre kendi kendinize şunları söylemeye var mısınız?
Değişimin bu anlamda varlığını özümsemek ve her gün kendi kendimize bunu hatırlatarak Gerçeğin doğasını anlamaya başlayabildiğim için şükrediyorum.
Sahip olamadıklarım için ve tüm yargılamalarım ve hayal kırıklıklarımı bugünden itibaren tamamen bırakıyorum.
Değişimin varlığının ne anlama geldiğini anlıyorum ve sürece keder, üzüntü ve korkularımı bırakıyorum
Her Daim sevgi ve Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU
(*) Değişimin varlığının içselleştirmekle ilgili basit uygulamayı ‘’İçselleştirme zamanı’’ başlıklı yazımda paylaştım.