21 Aralık günü ile ilgili birçok şey söylendi. Söylenenler arasından hangisine itibar etsek, yiyeceklerimizi stoklayıp güvende olacağımız bir yere mi gitsek? Yoksa hayatımıza olduğu gibi devam mı etsek? Acaba hangisini yapsak?
Japonya faciası, Van devremi, New York’taki Sandy kasırgası gibi kıyameti andıran olaylar olmuyor değil. Ama hiçbirisi tam kıyamet günü kıvamında değil. Ben bu olayların sadece içimizdeki şefkat ve sevgiyi açığa çıkartmaya hizmet etmek için gerçekleştiğini düşünüyorum. Keşke tüm insanlığın birlik bilincine ulaşması, herhangi bir koşul olmaksızın sevgi ve şefkati tanımadığı kişilere de göstermesi için böylesi olaylara gerek duyulmasaydı.
Yine de şu an geldiğimiz noktaya güveniyor ve inanıyorum. Çünkü kötü hareketlerin yanında bir sürü güzel şeyler yapılıyor. Bir kere herkes sevdiklerinin mutluluğu için ne gerekiyor ise yapıyor. İhtiyacı olanlar karşılıksız yardım alabiliyor. Bütün bunların hepsi çok güzel tohumlar ve bu tohumlar yeşerdikçe daha da iyi sonuçlar elde edeceğiz. İşte belki de sırf bu yüzden dünyanın sonu gelmeyecek.
Peki, 21 Aralık’a ve sonrasına nasıl hazırlanabiliriz?
Ben derim ki hep sevgi de, şefkatte kalın. Bu söylevi fazlaca duyduğunuzu biliyorum. Ama ben yeni bir şeyden bahsediyorum. Sevgi ve şefkat dendiğinde attığınız her adımda, seçtiğiniz her deneyimde sevgi ve şefkatin var olmasını kast ediyorum. Şefkatin arkasında güven duymanın, özgür bırakmanın ve inanmanın olduğunu, acımanın arkasında ise korku ve kibrin olduğunu söylüyorum. İşte bu yüzden de şefkat ile acımanın birbiri ile karıştırılmaması gerektiğine inanıyorum. Hem kendinize hem karşınızdakine hem de evrene güven duymanın mümkün olduğu, korkunun olmadığı, birilerine değil de herkese aynı şekilde davranmanın önemli olduğu bir boyuttan söz ediyorum.
Belki de aşağıdaki birkaç soru yeni bir şeyden neyi kast ettiğimi daha iyi anlatabilir. İsterseniz şöyle bir göz atıp bu soruları hayata geçirmenin yeni bir şey olup olmadığına karar verin.
- Bilinçli olarak Sevgiyi seçiyorsanız niçin bazen Nefreti yaşıyor sunuz?
- Bilinçli olarak Uyumu seçiyorsanız niçin bazen Kavga ve Savaş içinde oluyor sunuz?
- Bilinçli olarak Barışı seçiyorsanız niçin bazen Karmaşa içinde oluyor sunuz?
- Bilinçli olarak Gülmeyi seçiyorsanız niçin bazen Üzüntü içinde oluyor sunuz?
- Bilinçli olarak Şükür etmeyi, Takdir etmeyi seçiyorsanız niçin bazen Çekişmeyi ve Yarışı seçiyor sunuz?
- Bilinçli olarak Huzuru ve Rahatlığı seçiyorsanız niçin bazen Acı çekiyor sunuz?
- Bilinçli olarak Pozitif olmayı seçiyorsanız niçin bazen Negatif içinde kalıyor sunuz?
Tüm bu soruların yanıtını içiniz burkulmadan verebiliyorsanız, bilinçli olarak sevgiyi, uyumu, barışı, gülmeyi, şükretmeyi, takdir etmeyi, huzuru ve rahatlığı ve pozitifte olmayı seçiyorsunuz yani 21 Aralık’a hazırsınız demektir. Size hiçbir şey olmayacak, çünkü siz bu dünyanın gerçek gerçekliğini yaşıyorsunuz. Yukarıdakilerin birazını yapabilenler ya da en azından bu niyette olanlar ise çalışmalarınıza devam etsinler ki 21 Aralık sonrası için hazır olun. (merak edenler için ben bu aşamadayım)
Artık korku, öfke ve kızgınlık ile motive olmayı bırakın, motivasyon kaynağınız sevgi olsun, şefkat olsun. Bilinen manipülasyon teknikleri, ikna yöntemleri ile başarı elde edilemeyecek. Artık yeni yöntemlerin zamanı, sevgi, şefkat olmanın zamanı.
Sevgiler
www.yourwishisyourreality.com