İngiliz edebiyatının kült romancılarından Jane Austen’ı duymayanınız yoktur herhalde. Eserlerini okumamış dahi olsanız, filmlerinden birini kesin izlemişsinizdir. Hollywood da bu durumun farkında ki, Austen’ın her bir eseri bugüne kadar defalarca TV ve beyaz perdeye uyarlandı. Öyle ki, dönem filmleri denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri, şüphesiz ki, Pride and Prejudice (Gurur ve Önyargı - veya daha yaygın çevirisiyle Aşk ve Gurur). Austen’in en popüler eseri sayılan Pride and Prejudice’in sadece tek başına yirmiden fazla film ve TV adaptasyonu var. Kadın haklarının ve feminizmin güçlendiği şu sıralar, eserlerinde güçlü kadın karakterlere başkahramanlar olarak yer veren Jane Austen’ın eserlerinin yeni bir uyarlamasının ekranlara gelmeye hazırlanması beklenmedik bir durum değil, ama bence heyecan verici bir haber. Hem de bu sefer, Jane Austen antolojik bir seri ile ekranlara gelmeye hazırlanıyor.
“Modern Austen” adıyla yayınlanacak seri, 1 saat uzunluğundaki altı modern hikaye olarak karşımıza çıkacak ve her sezon Austen’in farklı bir romanını ele alacak. Günümüz San Fransisco’sunda geçecek olan hikayelerin ilkinin, tabi ki herkesin favori Jane Austen romanı olan Pride and Prejudice olması planlanmış (Oh, Bay Darcy!) Diğer sezonlar ise Sense And Sensibility (Aşk ve Yaşam), Mansfield Park, Emma, Persuasion (İkna), ve Northanger Abbey (Northanger Manastırı) romanlarını baz alacak.
Her ne kadar Austen romanlarını defalarca ekranda görmüş olsak da, The CW’nin getireceği modern yaklaşımı merak etmiyor değilim. Benzer modern Austen uyarlamaları daha önce de yapılmıştı. Hatırlarsanız 1995 yılında çekilen Clueless (Fırlama Kızlar adıyla çevrilmiş), Austen’in Emma’sını, İngiltere’nin güneyindeki bir taşra kasabasından, Beverly Hills’teki özel bir liseye getirmişti. Clueless her ne kadar popülerliğini hala koruyan, hatta kült denilebilecek başarılı bir proje olsa da, filmin bir Jane Austen uyarlaması olarak başarısı tartışılır.
“Modern Austen”da da benzer bir durum söz konusu olduğundan, doğal olarak bazı şüphelerim var. Filmin yapımcıları Jane Austen romanlarını yalnızca romantik, sonu evlilikle biten klasik aşk hikayeleri olarak ele alırsalar, bunu günümüze uyarlamak pek de zor olmayacaktır, hatta izleyici sıkıntısı da çekmezler. Klasik bir aşk filmi her zaman izlenir, ee yapımcılarına da iyi para getirir. Hal böyleyse, başarılı, daha doğrusu kar getiren bir proje olacaktır. Ancak Jane Austen hikayelerini sadece romantik olarak nitelendirmek biraz haksızlık olur. Sonuçta, bu romanları klasik edebiyatın en ünlü eserlerinden yapan sadece içlerinde barındırdığı romantizm değil, dönemin İngiltere’sinde toplumsal sınıflara ve kadının toplumdaki yerine bir eleştiri niteliği taşıması. İşte bu değerleri 18.yy İngiltere kırsalından, 21.yy San Fransisco’suna taşımak nasıl olacak,...merakla bekliyorum.
The CW tarafından geliştirilen antolojik serinin yazar ve baş yapımcı rolünü Eleanor Burgess yükleniyor.