Amerikan filmlerinden sıkılanlar için, işte dünya sinemasından son 5 yılda yapılmış 5 film.
Ahh 2020! Hepimizin zorunlu evlere tıkıldığı ve boş zamanımızın çoğunu bin bir çeşit ev aktiviteleriyle geçirdiğimiz yıl. Evde kaldığımız sürece en çok yaptığımız aktivitelerin başında doğal olarak film ve dizi izlemek geliyor. Hem içinde bulunduğumuz Kovid gerçekliğinden uzaklaşıp farklı dünyalara dalmamıza hem de evimizin rahatında keyifli vakit geçirmemize olanak veren bu keyifli yapımlar genellikle ya yerli yapımlar, ya da - ve hatta çoğunlukla- Hollywood film ve dizileri. Özellikle dünya çapında Netflix, Amazon gibi online platformların yaygınlaşmasıyla, artık her an dünyanın herhangi bir yerinden yeni bir film elimizin altında olabiliyor. Her ne kadar farklı ülkelerden filmler olsa da izlediğimiz filmlerin çoğu, film ve eğlence sektörünün başında gelen Amerika, nam-ı diğer Hollywood yapımları. Ee adamlar güzel film yapıyor abi! Evet, katılıyorum. Hepimiz en çok bunları seviyoruz ve izliyoruz. Hem Hollywood’un yıllardır tadını yitirmeyen, efsaneleşmiş filmleri, hem de akıllara zarar yaratıcılıkta sinir tanımayan bilim kurgu, fantastik ve bilumum heyecan verici dizileri benim de çoğumuz gibi izleme listemin başında geliyor. Fakat, her ne kadar eğlenceli ve heyecan verici olsalar da, bir süre sonra bu filmleri izlerken belli şeylerin birbirinin aynı olduğu hissediyorsunuzdur ya da belki filmin nasıl biteceğini ilk beşinci dakikadan sonra tahmin edebiliyorsunuzdur. Görsel efektler ve filmlerde kullanılan teknoloji ağzımızı açık bırakacak seviyede, ama karakter gelişimi ve diyaloglardaki klasik Hollywood formülleri pek değişmiyor. Bu da bir zaman sonra sıkıcı olabiliyor. Bu yüzden ben de bu yazıda, Manhattan sokaklarından sıkılan, Los Angeles ışıklarından bunalan, kulaklarını İngilizce'den biraz uzaklaştırmak isteyen, süper kahramanlardan gına gelenler ve Amerikan filmlerine biraz ara vermek isteyen daha birçoğunuz için dünya sinemasından birbirinden farklı birkaç film önerisi seçtim. İster klasik, ister çerezlik, işte son yıllarda çıkmış farklı ülkelerden 5 film.
Parasite (2019) / Parazit
Listenin başında 2019’un Oscar şampiyonu Parazit (Parasite) yer alıyor. Oscar şampiyonu diyorum, çünkü Güney Kore yapımı olan Parazit, 2020 Oscar ödül töreninde “En iyi film” de dahil olmak üzere 4 dalda ödül alarak bir ilki gerçekleştirdi. Böylece, tarihte ilk kez ingilizce dilinde olmayan bir film, en iyi film Oscar'ına layık görüldü. Orijinal ismi Gisaengchung olan film, farklı sosyal sınıflara ait iki ailenin etrafında gelişiyor. Gerilim ve kara komedi tadında olan film, toplumsal sınıflar arasındaki uçurumları ve kapitalizmin yarattığı yıkımları trajikomik bir şekilde gözler önüne seriyor. Geçtiğimiz seneyi kasıp kavuran bu harika filmi hâlâ izlemeyenler varsa, hemen izleyin derim.
Toc Toc (2017) - Takıntılar, Takıntılar
Yönetmenliğini Vicente Villanueva’nin yaptığı, 2017 yapımı İspanyol filmi Toc Toc, bir psikiyatr kliniğinin bekleme salonunda tesadüfen bir araya gelen altı obsesif kompulsif bozukluğundan muzdarip hastayı anlatıyor. Toc Toc da zaten OKB’nin İspanyolca karşılığı. Düşük bütçeli bir komedi tadında olan Toc Toc, öyle yerleri yerinden oynatacak bir yapım olma derdinde değil. Tiyatro havasında, gayet sade ve bana göre çok eğlenceli bir film. Ben doksan dakikayı yüzümde tatlı bir gülümsemeyle geçirdim. Siz de eğer çerezlik keyifli bir film izlemek isterseniz, Toc Toc’u Netflix üzerinden izleyebilirsiniz.
Climax (2018)
2018 yılında vizyona giren Climax, kimilerinin hayran kaldığı, kimilerini ise rahatsız eden Fransız yapımı bir film. Müzik, dans, gerilim ve cinsellik dolu filmin yönetmen ve senaristliğini “Dönüş Yok”, “Boşluk” ve “Aşk” gibi filmlerle tanınan Arjantinli yönetmen Gaspar Noe üstleniyor. Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali‘nde yapan Climax, doksanlarda Fransa’da bir dans topluluğunun, izbe bir stüdyoda verdiği partiyi ve gece ilerledikçe işlerin çığırından çıkmasını konu alıyor. Provokatif anlatımının yanı sıra, filmin görselleri de kesinlikle büyüleyici. Işık, renkler, labirenti andıran dar koridorlar; her şeyiyle Noe filmin psikolojisini mükemmel bir şekilde seyirciye yansıtıyor. Kabusvari bir gerilimi gerçekten doruklarda yaşamak isteyenler için, Climax’i kesinlikle öneririm.
Cold War (2018) - Soğuk Savaş
Pawel Pawlikowski yönetmenliğindeki Cold War (Soğuk savaş), farklı geçmişlere ve karakterlere sahip olan Zula ve Wictor’un, Soğuk Savaş yıllarında Polonya’dan Berlin’e, Yugoslavya’dan Paris’e uzanan tutkulu aşklarını konu alıyor. Gerek filmde kullanılan şarkılar, gerekse filmin siyah-beyaz oluşuyla, Cold War kavuşmanın imkansız olduğu yılları ve soğuk savaş sonrası hayatin her alanını etkileyen yıkımları seyirciye aktarmakta başarılı bir is çıkıyor. Polonya, Fransız ve İngiltere ortak yapımı olan Cold War, 2018 yılında Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülünü kucakladı ve 91. Akademi Ödülleri'nin Yabancı Dilde En İyi Film Ödülüne aday oldu.
Your Name (2016) - Senin Adın
Yazarlığını ve yönetmenliğini Makoto Shinkai’nin üstlendiği “Senin Adin”, anime sevenlerin kaçırmaması gereken bir yapım. Romantizm ve bilimkurgunun buluştuğu film, Taki ve Mitshu isimli iki gencin zamana ve mekana meydan okuyan aşk öyküsünü anlatıyor. Biri şehirde, diğeri kırsal kesimde yaşayan bu iki genç, bir gün uyandıklarında kendilerini birbirlerinin bedenlerinde bulurlar. Tuhaf bir şekilde birbirlerine bağlanan bu iki yabancının hayatları zaman geçmeden tamamen değişir. Your Name, Japonya’da Hayao Miyazaki’den sonra en fazla gişe hasılatı yapmış anime filmi olma özelliği taşıyor. Baş döndüren görselleri, çarpıcı müzikleri ve kalbimize dokunan hikayesiyle, Your Name kesinlikle izlemeniz gereken bir film.