Herkese Merhaba,
Covid 19 sürecinin gelgitlerini yaşarken, tabii ki sektörlerinde nasıl etkilendiklerini analiz etmeden geçemiyoruz. Birçok sektör halen salgının yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da vaka sayılarının yeniden artması eski karantina günlerine dönme endişesini yaşatmıyor değil. Çoğu sektör önlemler doğrultusunda bir şekilde toparlanmaya çalışırken, pandemi sürecinin tüm dünyada en çok etkilediği sinema sektörü halen çaresiz durumda…
Şöyle genel anlamda baktığımızda tarih boyunca bir takım teknolojik gelişmelere karşı mücadele veren sinema sektörü ilk kez pandemi karşısında çaresiz kaldı. Mesela televizyonun icadıyla birlikte sinema salonlarının kapanacağı, televizyonun sinemayı bitireceği düşünüldü. Sinema salonları 1950’li yıllardan itibaren televizyona karşı mücadele verdiler. Sonraki yıllarda ise video ve DVD’ye karşı direndiler, korsan film satıcıları da cabasıydı. Son yıllarda ise streaming kanallarıyla rekabet ettiler, ancak pandemi sürecinde çaresiz kalarak bu film izleme platformlarına bayrağı kaptırdılar. Tabii ki bu anlamda sinema sanatının da icra edilişi tartışılır. Bu ayrı bir başlık tabii ancak değinmeden geçemeyeceğim. Edison ve Dickson Kinetoskop’u icat ettiklerinde teknik donanımı gereği ve bir takım sıkıntılarından dolayı toplu film gösterimine elverişli olmadığı için sinemanın icadı olarak kabul edilmedi. Ne zamanki Lumiere Kardeşler (Auguste ve Louis Lumiere) Sinematograf’ı icat etti işte o zaman sinema sanatı keşfedilmiş oldu çünkü Sinematograf cihazı toplu film gösterimine elverişli bir donanıma sahipti. Sinema toplu gösterimin olduğu beyaz perdeye aktarılan ve her zaman böyle olması gereken bir sanat. Dediğim gibi ayrı bir başlık olarak düşünsek de değinmeden geçmek istemedim.
Evet, sinema salonları bu süreçle mücadele ederken, her yıl büyük bir heyecanla gerçekleşen sinemanın ‘en’lerinin belirlendiği film festivalleri de tabii ki pandeminin gölgesinde kaldı. Her yıl ağustos ayı sonu, eylül başı gerçekleşen ve bu sene 2-12 Eylül tarihleri arasında pandeminin en ağır geçtiği ülkelerden İtalya’da gerçekleşecek olan Venedik Film Festivali, sinema sanatına karşı gelişen mevcut tedirginliğin kırılması için büyük bir adım olacak. Festival yetkililerinin ısrarla etkinliğin yapılacağını söylemesinin ve ertelenmesinin düşünülmemesinin sebebi de sinemanın bu zor günlerinde ayakta kalmasını sağlamak. Tabii ki festival, yeni normal kuralları çerçevesinde gerçekleşecek; kuşkusuz daha az sayıda film gösterilecek ve izleyici katılımları kısıtlı olacak. Basın mensuplarına da online film izleme imkanı sunulacak.
Venedik’in hemen ardından ise Toronto Film Festivali gerçekleşecek. Tabii ki Toronto Film Festivali’nin de öncelikli amacı hem 44 yıllık geleneği sürdürmek hem de sinema sanatını ayakta tutmak için katkı sağlamak. 10-19 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalde yaklaşık 50 film, hem salonlarda seyirci katılımıyla hem de online olarak gösterilecek. Tarihinde ilk kez dijital platformlar üzerinden gösterimlerin yapılacağı festivalde, çevrimiçi söyleşiler ve özel etkinlikler de yer alacak.
Toronto Film Festivali’nin ardından İspanya’nın önemli film festivali San Sebastian gerçekleşecek. 18-26 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek olan festivalde pandemi sürecinin en ağır dönemine denk geldiği için bu yıl gerçekleştirilemeyen Cannes Film Festivali’nin ‘Resmi Seçkisi’nden 5 film yer alacak. Festival gerçekleşemese de festival yönetimi açıkladığı bu seçkiyle bu filmlerin her anlamda önünü açtı. Böylelikle film sektörüne de bu süreçte önemli katkıda bulundu.
Ülkemizde gerçekleştirilen festivallere baktığımızda ise İstanbul Film Festivali’nin pandeminin ilk günlerine denk gelen ve en basit yolun seçilerek festivalin ertelenmesi yerine çevrimiçi seçkiler ve yarışmalarla koşullara teslim olmaması tabii ki takdire şayan! Antalya Film Festivali’nin ise hazırlıklarının başlamış olması da bu süreçte sinema sektörü için önemli bir gelişme. 3-10 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festivalin başvuruları başladı. Tabii ki festivaller yine yeni normal kuralları çerçevesinde gerçekleşecek.
Bu süreçte sinema sektöründe bu gelişmelerin olması tabii ki yapımcılar, sinema salonları ve bu sektörde yer alan herkes için umut verici. Her şeyden önce sinema sanatının gerçek anlamda yeniden icra edilmesi için de önemli bir adım.
Ne diyelim; eski günlerdeki gibi olamasa da yeni normalde de sinema salonlarında filmleri, hakkını vererek izleyeceğimiz günler gelir umarım.
Sağlıkla kalın…