Yazdım, yazıyorum, notlarıma bakıyorum, şunu da halledeyim derken bir baktım buraya uzun zamandır bir şey yazmamışım. Kasımdan beri sağlıkla imtihan olduğumuz zamanlardan geçiyoruz. Ya sevdiklerimiz için üzülüyoruz ya da sevdiklerimizi kaybediyoruz. Doğrusu bu dünyaya kazık çakmaya gelmedik. Fakat en zoru da insanın sevdiklerini üzgün gördüğü hâlde elinden bir şey gelmemesi. Tam da bu noktada Eğitimci Nurhan Cihan'ın İmtihan isimli kitabındaki notlar düşüveriyor önüme. Şöyle diyor kitapta; "Ve kişi daima en sevdiği ile imtihan edilirdi... Hayatımızın temelinde yer alan hatta var olmamıza sebep olan en önemli unsur imtihandır. Ruh bedene girdi mi dünyaya merhaba deriz ve sınanmaya mahkum kalırız. Saatler, aylar, günler birbirinin arkasından devam ederken insan denen canlının bu zaman dilimini çok iyi takip etmesi gerekir. Varlığın ötesi yokluk, yokluğun ötesi varlık olabilir."
Ne kadar güzel söylemiş. "Varlığın ötesi yokluk, yokluğun ötesi varlık." İnsan bu cümleyi düşündüğünde dalıp gidiyor. Hiç bir şey olmayacak gibi ve dünyayı sahiplenmişçesine dertleniyor ve kendimize güveniyoruz. Bunu yaparken de bazen birilerini kırıyor bazen de severken abarttıkça abartıyoruz ve insanların gözüne sokarak yaşıyoruz. Oysa hayatımızda var olan tek gerçek ölüm, tek zenginlik ise sağlıktır.
İletişim Neden En Büyük Problem?
Birçok insanla bir araya geliyoruz, toplantılar yapıyoruz, dergiler çıkarıyoruz, yazılar yazıyoruz, iş görüşmelerine gidiyoruz, gezilere gidiyoruz... Bunlar gibi sayamadığım birçok şey yapıyoruz. Şu aralar fark ettim ki hep bekletilen ya da sabretmesi gereken taraf oluyorum. Örneğin, davet ediliyorsunuz, gittiğinizde iptal olduğu söyleniyor ve kimse aramaya tenezzül etmiyor. Toplantı yapıyorsunuz size haber vermeden tarih değiştirilmiş oluyor, geziye katılıyorsunuz siz zamanında gelseniz bile 2 saat beklediğinizi fark ediyorsunuz. Teknolojinin çağ atladığı dönemde sorun ne? Sorun iletişim... Toplum olarak zamanı tasarruflu kullanabilmeyi ve bu konuda başkasına saygı duymayı nasıl öğreneceğiz bilmiyorum.