Gezmeyi seven herkesin ilk rehberi gezi programları ve sosyal medya oluyor. Peki, bir ülkeye gitmeden önce ne kadar bütçe ayıracağız, nerede kalacağımızı nasıl belirleyeceğiz, ucuz yerleri nasıl tespit edeceğiz? İşte bütün bu sorulara cevap aramak için Çok Gezenti Programı'nın sunucusu Burak Akkul'un kapısını çaldık. Medya dünyasından gezi programlarına, ucuz uçak biletinden yemeklere kadar merak edilen birçok konuya değindiğimiz bir röportaj gerçekleştirdik.
Herkes sizi Çok Gezenti programı ile tanıdı. Bu programa kadar Burak Akkul neler yaptı?
İnsanlar beni ekranlarda 4-5 senedir tanımış olsa da aslında benim televizyon geçmişim 1990'lara dayanıyor. Televizyon jeneriklerine baktığınızda 1990 yılından beri varım. Yarı tesadüf yarı da çevremizden dolayı televizyon işlerine girdik. O yüzden farklı bir yerimiz oldu televizyonda. Sonra Beyaz, Okan Bayülgen, Cem Özer, Mesut Yar, Metin Uca ile çalıştık. Hep sahneye ya da televizyona şov yapanlar beyin takımı olarak bizi tercih etti. Alt yapım o yüzden iyi ve televizyonculuğun her aşamasını gördüm. Televizyonda izlenen çoğu talk showun yazım ekibine dahil oldum ya da tek başıma yazdım. Cem Yılmaz'a kadar birçok demoda biz hep ön yazı ekibi olarak yer aldık. Kısacası o yıllarda Türk televizyonlarının yazım ekibiydik. Yazım ekibi ve televizyonculuktan çok büyük bir tecrübe edindiğimiz için televizyon dünyasında güvenilir, aranan kişiler olduk. teve2 'de tanıtım editörü olduktan sonra yeni gelen programlarla ilgili tanıtım vs. her şeylerini yazıyordum. Bir süre dışarıdan çalıştım ve kazandığım parayla sürekli geziyordum. Yani 20'li yaşlarda başladı seyahat tutkum. teve2'de çalışırken Çin seyahatim oldu. Kanala, Çin'e giderken bana bir mikrofon vermelerini söyledim. Hazır gitmişken tanıtım videosu çekerim diye düşündüm. Onlar da "Tamam" dedi. Televizyonculuk tecrübem de olduğu için güzel videolar çektim. Kanalda verdiğim bu malzeme beğenildi ve bunun devamını sağlamamı istediler. Bu şekilde biz de sürekliliği sağlamayı başardık.
Ekranda sizi izleyen birçok insan, "Oh, hem geziyor hem işini yapıyor." diye iç geçirmeden edemiyor. Bu işin zor tarafları nedir?
Aslında insanlar evlerinde bizi izlerken bizimle iletişim kuruyorlar. Yani şu hissiyatı veriyoruz, "Kendim gezsem ben de böyle gezerim." Bu Seda ve benim için çok önemli. Ayrıca sosyal medyadan elimden geldiği kadar herkese cevap yazmaya çalışıyorum. Takipçilerimle bazen anlaşıyoruz bazen de kızıyorum onlara. Yani aramızda o samimiyetin oluştuğuna inanıyorum. İzleyici artık bu işin, "Gezip gezip para kazanmak olmadığını" anladı. Gezmek bu işin yüzde 25'i diyebilirim. Sürekliliğini sağladığınız bir televizyon programının sorumluluğu var. Biz televizyoncu gezgin gazetecileriz. Gezip gezip asla para kazanmıyoruz. O yüzden bu işin yüzde 25'i gezmek, yüzde 75'i televizyonculuk diyebilirim. Bizim için önemli olan gördüğümüz yerleri doğru şekilde aktarmak, o kültürü seyahati izleyenlere yansıtabilmek.
Şu an neredeyse herkes gezgin ve sosyal medya sayesinde sunucu. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durum televizyon programlarını nasıl etkiliyor?
Biz güzel tepkiler alıyoruz, insanlar izlediğini beğendiğini ifade ediyor. Sosyal medya ve televizyon taban tabana farklıdır. Bizim jenerasyonumuzda 70'lerde doğmuş, 80'lerde yetişmiş, 90'larda ve 2000'lerde televizyon işi yapmış medyada görevli hemen hemen hiçbir kişinin, sosyal medyada popüler olduğunu, milyonlar kazandığını, fırtınalar estirdiğini görmezsiniz. Ayrı bir jenerasyondur. Sosyal medya açıldığında oraya giren, bu işi sosyal medyada yapan isimlerin blogger, yotuber, instagram vs. hiçbiri ile aynı işi yapmıyoruz. Birbirinden farklı şeyler. Biz dönemin tiyatrosunu yaşatmaya çalışan tiyatrocular gibi şu an herkesin evinde olan o kutuyu yaşatmaya çalışan televizyoncularız. Annelerin, teyzelerin izlediği birçok televizyon programlarında bizim imzamız var. Gençlik programları, eğlence programları, Kanal D Kukla Showları, Çılgın Bediş gibi bir sürü programda emeğimiz var. Televizyonun kameramanlıktan sesine ve sunuculuğa kadar her aşamasında çalıştım. Kanalın bana güveni de buradan geliyor. Bunun avantajını görüyorum. Biz aktüel bir gezi programı yapıyoruz. Bu anlamda sosyal medyadan ve diğer gezi programlarından farklıyız.
Hem eşinizle iş yapmak hem de eşinizle ülke gezmek nasıl bir duygu. İş bölümü konusunda işle aşkı karıştırdığınız zamanlar oluyor mu?
Öncelikle ailenizden biriyle çalışmak ve seyahatlere çıkmak işinizi kolaylaştırıyor. Yıllar içinde bu tür gezi programı yapanların ya aynı aileden olduğunu ya da sonradan evlendiğini görüyoruz. Böyle şeyler var. Ama Seda sigorta sektöründe ben farklı sektörde çalışıyorduk. Bir şekilde yollarımız kesişti. Bir yandan kendi işine devam ederken bir yandan da bana yardımcı oluyor. O da işi benimle sahiplendi ve kadın titizliği, detaycılığı ile programda bana çok şey katıyor. Yeni tanışıp bu işe başlamadığımız için aramızda herhangi bir sorun yaşamıyoruz.
Gittiğiniz şehirler arasında pişman olduğunuz bir şehir var mı?
Bu soru çok geliyor. Bizim gidiş sebebimiz ve bakış açımız, bir yeri beğenmek veya beğenmemek üzerine değil. Bizim gidiş sebebimiz bir yeri tanıtmak üzerine. Dolayısıyla benim karşılaştırma yapmak, beğenmemek gibi bir lüksüm yok. Ben bir gazeteciyim. Ben insanlara gittiğim yerleri sunmak ve tanıtmak gayretindeyim, orayı değerlendirmek, beğenmek gözüyle bakmıyorum. Ben gittiğim her ülkeye turizm ve gazeteci gözüyle bakıyorum.
Biz programın bize sunulmuş hâlini görüyoruz. Arka planda neler oluyor?
Kalabalık bir ekip değiliz. Programın sıfır hâlinden sizin izlediğiniz hâline gelene kadar 3 kişi çalışıyoruz. Ben, Seda ve kanalda Burçak Coşkun Deniz. Tabi bu konuda tanıtım yapan ayrı, kanalın da desteği var. Programın çekim aşamasını; ben o dönemdeki hava şartlarına, yol şartlarına, ucuz uçak biletine, otele ve bizim bütçe durumumuza göre karar veriyoruz. İzleyiciye nereyi versek keyifli olur diye düşünerek, onun ne zaman yayınlanacağını listeye ekleyip hesaplayarak düzenliyoruz.
Örneğin, her sabah listelediğim 20 yer varsa yaptığımız listeye bakarak o gün dört tanesini seçip anlatmaya çıkıyoruz. Kaç tanesi biterse veya ertesi güne kalırsa dönüş zamanımıza göre o şehri anlatmaya çalışıyoruz. Tabii ayırdığımız vakit seçtiğimiz şehre göre de değişiyor. Dünya programıyız. Dolayısıyla nerede ne var önce not alıyoruz, araştırıyoruz. Bazen planladığımız yer dışında da güzel yerlerle karşılaşıyoruz. O anda orayı da çekiyoruz ve bilgi veriyoruz. Örneğin, ilginç bir bank, ilginç bir heykel, köprü görüyoruz, nehir kenarında farklı bir açı yakalıyoruz o anı değerlendiriyoruz.
Herkesin merak ettiği soru bütçe. Bu durum nasıl oluyor? Kanal mı karşılıyor masrafları?
Biz de en az bütçeyle gezmeye çalışıyoruz. Belki de insanlar onun için bu kadar benimsedi programı. Önümüze gelen yorumların çoğu şu şekilde, "Abi bizim gibi geziyorsunuz." Biz bir firmayla anlaşma yapıp onun elden parasını alıp, rahatça uçak biletini alıp gezmiyoruz. Hesaplamalarımızı yapıyoruz. Artık kanallar sadece programınızı yayınlıyor. Geri kalan sponsor vs. her şeyi siz hâlletmek zorundasınız. Bu anlamda zor süreçlerden geçtiğimiz zamanlar da oldu. Bu sene yayında kalmamızı Kırklareli Belediyesi sağladı. Bu şekilde oranın tanıtımının da bir parçası olduk. Böyle bir programa sponsor bulmak bu kadar zor olmamalı aslında. Reyting olarak da en çok izlenen seyahat programının sponsor bulamamasını bende anlayamıyorum açıkçası. Dolayısıyla böyle bir programı sunarken gezi şirketleri, hava yolu şirketleri, tatil şirketleri, spor markaları, oteller vs. buralardan gelen tekliflere de açığız.
Sizce yurt dışı gezisini en az maliyete getirmek için nasıl hareket etmeli? Tavsiyeleriniz neler?
Seyahatin üç masrafı vardır. Ulaşım, kalacağınız yer ve ordayken iç ulaşıma ve yemeğe harcadığınız para. En önemlisi uçak ve oteldir. Uçak bileti ve otel, arama motorlarından çok öncesinden indirimli tercih edilmeli. Bunu herkes biliyor artık. İndirimli günlere bakarak gidiş dönüş biletleri alınabilir. Geri kalan paranıza göre yemek-içmek sizin tercihinize kalmış.
Çok Gezenti programının Türkiye'ye yönelik projeleri var mı?
Çok Gezenti Bizim Ora diye 30 bölüm yaptık. Ben de isterim. Takipçilerimizden de talepler geliyor. Burayı da siz tanıtın vs. diye. Ama bu tarz projeler için sponsor olması gerekiyor.
Sosyal medyada birçok insan sizi takip ediyor. Yorumlar yapıyor ve programınızı sevdiğini belirtiyor. Sizin programınızı farklı kılan nedir?
İnsanlar gezerken doğal olduğumuzu ve kendileri gibi gezdiğimizi söylüyor. "Televizyonda değil de yanımızda gibisiniz." şeklinde yorumlar geliyor. Bunun sebebini 30 yıldır televizyonda olmama, mikrofon, ekran, kamera gibi kavramların benim için normal olmasına bağlıyorum. Karşımda kamera varmış gibi değil de izleyenlerle birebir sohbet ediyormuş gibi anlatıyorum. Bu samimiyet de karşı tarafa yansıyor sanırım.
Gideceğiniz ülkeleri neye göre belirliyorsunuz?
Genelde hava şartlarına göre belirliyorum. Çünkü bizim için çekimlerde ışık ve görsellik önemli. İletişimci için en önemli şey görseldir, bunu doğru kullanmaya çalışan için biri ise ışıktır. Çekim yapabileceğim şehirleri hava şartlarına göre belirledikten sonra, uçak biletlerine bakarım. Pahalı olanları kapatırım. Geri kalanlar arasında otelleri seçerim. Buna göre de bir eleme yaparım. Yani sıralama kriterim şöyle; önce hava durumu, sonra bütçe, ondan sonra da yayına yetiştirme durumu.
Gittiğiniz yerlerde ekranda göstermek için birçok yemeği tadıyorsunuz. Beğenmediğiniz yemeklerde oluyor mu?
Bunu sorduğunuzda genelde Çin'de mutfak kültürü akla geliyor. Her tattığımız yemeği elbette beğenmiyoruz. Bazılarını izleyicilere göstermek amaçlı deniyoruz. Çünkü o ülkenin kültürünü göstermek için mutfağı önemli. Mutfak dediğiniz şey o ülkede yetişen sebzelerden, meyvelerden ve o ülkenin hareket kültüründen geliyor. Göçebe olan, yerleşik olan, saray kültürüyle yetişmiş olan, halk kültürüyle yetişmiş olan, zengin olan, fakir olan ve bütün bunların günlük davranışlarınıza yansıması mutfağı yemeği oluşturuyor. Örneğin, patates çok üretiliyorsa ve orada et yoksa işte onu beşamel sosla zenginleştiriyor, başka şekillerde sunuyorlar. Yani hem kültürüne hem ekonomine göre de mutfak kültürünü oluşturuyorsun. Bu yüzden ben bir ülkenin mutfağını anlatamazsam kültürünü de anlatamam. Tadınca da daha samimi oluyor ve ifade ediyoruz.
Son olarak böyle bir program çekme hayali olan genç arkadaşlar için neler söylemek istersiniz?
Televizyonda seyahat programı yapmak artık kolay bir şey değil. Tanıdığınız, arkadaşınız çevrenizde üretici firma size bu iş için önemli bir miktar para veriyorsa yapın, yoksa bu işe hiç girmeyin derim. B,C Kanalının yöneticisine gidip benim böyle bir projem var. Gezeceğim, yayınlayacağım derseniz artık televizyon kanalları bunların bütçelerini ödemiyor ve ödemeyecek.
BURAK AKKUL'DAN 10 TAVSİYE
Yurt dışı gezi bütçesi ne kadar belirlenmeli?
Şehrine ve ülkesine göre değişir.
Gezerken turlar mı tercih edilmeli bireysel mi gezilmeli?
İlk yurt dışına çıkışlarda turlar tercih edilmeli. İkinci çıkıştan sonra artık tur tercih etmenize gerek yok.
Yalnız mı gezmeli, eş dost vs birlikte mi gezmeli?
Karaktere göre değişir. Ama bence paylaşım zevki arttırır.
Hediyelik eşya ne alınmalı?
Her ülkenin özelliği olan ve dayanıklı şeyler alınmalı. Magnet koleksiyonunuz varsa alabilirsiniz.
En çok beğendiğiniz şehir
New York
En ucuz ve en pahalı şehir
Zürih en pahalı şehir, Ukrayna şehirleri ise en ucuz şehirler diyebilirim.
İlk kez yurt dışına gidecek olan biri hangi ülkeden başlamalı?
İtalya. Türk tur şirketleri İtalya konusunda çok profesyonel. Tercih edilebilir.
Bir şehre ortalama ne kadar süre ayırmalı?
Şehrine göre değişir. Ama o şehri tam anlamıyla anlamak ve özümsemek için 3-4 gün ayrılmalı.
Seyahat ederken ne unutulmamalı?
Kredi kartı, navigasyon ve iyi fotoğraf çeken bir telefon. Özel fotoğraf ilginiz yoksa ağır bir makine taşımaya gerek yok.
Gezilecek yer hakkında nasıl araştırma yapmalı?
Çok tıklanan siteleri tercih edebilirsiniz. Sizden önce gidenlerin yazılarına bakabilirsiniz. Dileyenler bizim sosyal medyadaki hesaplarımıza bakabilir. Çünkü her şeyi detaylıca yazıyor ve paylaşıyoruz. (https://www.instagram.com/burakakkul/?hl=tr )
INSTAGRAM: https://www.instagram.com/mervekantarciculha/?hl=tr