Sosyal medya hayalimizdeki hayatı biranda avuçlarımıza sunuyor. Evlerin en güzel köşeleri, gelinlik ve kıyafet çeşitlerini, mutfak tasarımlarını, en güzel mekânları, mağazaları, butikleri ve sayamadığım daha birçok alana bir ekrandan ulaşıyoruz. Bu alanlardan en önemlisi neredeyse Instagram. Beğendiğimiz en güzel fotoğrafları Instagram'da paylaşıp imkânlarımız ölçüsünde sanal mutluluk yaşıyoruz. Hızlı geçen zamanımızı ya da biraz eksik olan egomuzu tatmin ediyor, keyif alıyor, iyi hissediyoruz var mı ötesi. Ne yazık ki ötesi olanlar da var. Onlar da son yıllarda önü alınamayan başkalarına ait hayatın fotoğrafını paylaşanlar... Basit tabirle fotoğraf hırsızlığı. Peki, bu konuda ne biliyoruz? Fotoğraf mahremiyeti nedir?
İstanbul Barosu avukatlarından Melih Can Korkmaz, sosyal medyada başkasına ait fotoğraf paylaşmanın hukuki boyutunu şöyle açıklıyor, "Sosyal medya aracılığı ile, başkasına ait fotoğrafın izinsiz olarak kullanılması; somut olaya göre cezai yaptırım, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na (KVKK) aykırılık çerçevesinde idari yaptırım, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) uyarınca da tazminat talebi sonuçlarını doğurabilecektir. Ayrıca, FSEK kapsamına girmese de Türk Medeni Kanunu’nu 23. ve devamı maddeleri uyarınca, zarara uğrayan fotoğraf sahibinin manevi tazminat talep edebilme hakkı da mevcuttur." dedi.
Herkesin söz hakkı, parası, kariyeri, ailesi, ideolojisi, yaşam tarzı ve çevresi var. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Herkes kendi başına bir iktidar, profesyonel fotoğrafçı, tasarımcı, bir güç kaynağı... Evet artık sosyal medya hayatımızda karşı koyamadığımız alışkanlık ve topluma tutunma çabası için büyük bir araç hâline geldi. Kim ne yapmış, neyi nasıl ifade etmiş, en çok neler beğeniliyor demeden neredeyse günümüzü geçiremiyoruz. Her fotoğraf ya da her sosyal medya kullanıcısı için konuşmuyorum elbette. Ama orada birilerinin hakkına girilmiş olduğu kesin.
Fotoğrafta Telif Nedir?
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu açısından durumu izah eden Avukat Korkmaz, bu anlamda fotoğraf, eser olma niteliğine göre fikri ve sınai haklar sınıfında değerlendirilebileceğini belirtti. Korkmaz, "Eser, eser sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar ve sinema eserleri türlerinden biri içine giren ve fikri çabayı gerektiren her nevi sanat ve fikir ürünüdür. Dolayısı ile fotoğrafın hususiyet özelliği taşıması, fikri bir çaba sonucunda ortaya çıkması eser olarak adlandırılması sonucunu doğurabilecektir. Yukarıdaki tanımdan hareketle, her fotoğrafın eser olmadığı sonucuna ulaşılabilir. Eser niteliği olan fotoğraflar FSEK uyarınca korunmaktadır. Eser sahibinden izin alınmadan fotoğrafın üzerindeki işleme çoğaltma, yayma, umuma iletim ve diğer hakların kullanılması FSEK’e aykırılık oluşturur. Mali hakları zarar gören eser sahibi zararının tazmin, ve ihlalin durdurulması için yasal yollara başvurabilecektir. Böyle bir durumda fotoğrafı izinsiz kullanan kişi hem cezai hem de hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalması muhtemeldir. Ayrıca, FSEK uyarınca öngörülen tazminat miktarları, Türk Hukukundaki diğer tazminat teorilerine nazaran oldukça yüksektir. Zira hukukumuzda, tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı genel kuralı mevcut iken, bu kuralın istisnası fikri ve sınai haklarda gündeme gelmektedir. Telif hakkı ise eser niteliği haiz fotoğraf hakkında söz konusu olabilir. Eser sahibi, telif hakkı başvurusu ile eser üzerinde var olan haklarını ayrıca marka ve patent uygulamaları çerçevesinde tescil ettirebilir. Bu husus eser sahibine hali hazırda var olan hakkının ispatı açısından kolaylık sağlamaktadır. Fakat önemle belirtmek gerekir ki telif hakkı başvurusu yapılmasa dahi her eser FSEK’in kanuni koruması kapsamındadır. Bu bağlamda eser sahibi yukarıda zikrolunan haklarını fotoğraf üzerinde telif hakkı olmasa dahi her durumda kullanabilecektir." şeklinde ifade etti.
Yaşadığımız hayatın fotoğrafı mı yoksa yaşamak istediğimiz hayatın fotoğrafı mı bizi mutlu ediyor? İlki bence. En azından uzun vadeli…