Kendilik örüntülerinin oluşmasında baş mimarlar kuşkusuz annelerdir. Annelerin psikolojik durumları, yeni filizlenen ve 3 yaşında çiçeklenecek olan çocuğun ruhsal yapısını doğrudan etkileyecektir. Annenin geçmişten getirdiği patolojileri, çocukların ruh hallerinin temel belirleyicileri olur.
Çocuklar doğumdan sonra kendilik nesnelerine ihtiyaç duyarlar. Çocuk kendisini bir başkası üzerinden değerlendirme, bir başkasının onayı, bir başkasının sevgisi ve ilgisi üzerinden tanır. Neyi doğru, neyi yanlış yaptığını, hayattaki sınırlarını yada yaşamın kendisi için ne anlam ifade ettiğini bir kendilik nesnesi üzerinden öğrenir. Heinz Kohut buna aynalama der ve bir bebeği ilk ve en önemli aynasının anne olduğunu, söyler. Çocukluk çağında annenin bebeğe yaklaşımı, onun kişiliğinin temellerini oluşturacaktır. Kişilik örüntülerinin temellerine inmek ve o dönemin şimdiye yansımasını görebilmek için anne ile çocuğun ilişki türüne ve annenin nasıl bir modelle annelik yaptığına bakmamız gerekir.
Şöyle bir örnekle durumu netleştirmek istiyorum. Çevresinde ki hiç kimsenin onu anlamadığını söyleyen bir danışanınız olduğunu düşünelim, bu danışanımızın annesi onu sürekli aynaladığı için erişkinlik hayatında da herkesin onu sürekli aynalamasını ister. Bu istek yerine gelmeyince narsistik bir kırılma yaşar ve çevresindeki insanları suçlayarak, onlardan uzaklaşır. Aynı danışanımızı farklı şekilde ele alalım; danışanımızı annesi aynalanmaktan yoksun bıraktığı için danışanımız erişkinlik hayatı boyunca içindeki o boşluğu doldurmak isteyecektir. Bu isteği, terapötik olmayan ilişkilerde karşılanamayacağı için danışanımız çevresinde ki hiç kimsenin onu anlamadığından şikayet edecektir.
Anlaşılamamak çok zor bir durum olduğu için ve ilişkilerinde yaşadığı bu sorunu alt edebilmek amacıyla eyleme vurma savunma mekanizması ile kendiliğinin bir parçası olmayan, birçok eylem gerçekleştirebilir. Madde bağımlılığı, alkol bağımlılığı, sağlıksız cinsel ilişkiler, patolojik kumar vb birçok istenmedik durumla karşı karşıya kalabilir. Danışmalarda bu gibi çok sayıda istenmedik alışkanlıkla karşı karşıya kalıyoruz. Danışmanlar ve terapistler genellikle istenmedik alışkanlıkları veya davranışları strese, depresyona bir tepki olarak ele alırlar. Danışanların yaşadığı stres ve depresif durumların yarattığı duyguları sakinleştirmek için uğraşırlar. Mevcut durumu sakinleştirmek tabi ki danışanlarımızın yaşam becerilerini bir süreliğine artıracaktır lakin temeldeki intrapsişik yapıya dokunamadığımız sürece kalıcı bir değişiklik yaratamayız. Bu nedenle danışmanlık sürecinde, aile eğitiminde, çocuk yetiştirmede annelik modelleri son derece önem arz etmektedir.
Sağlıklı Anne Modeli
İletişimsel örtüşme becerisi ile çocuğun ihtiyaçlarını anlayan; açlık, soğukluk, sıcaklık, dokunma, sevgi, şefkat, yakın olma vb ihtiyaçlarına empatik yanıtlar verebilen ve çocuğuna ilgisini, bakışıyla, duruşuyla, sevgisiyle, dokunuşu ile verebilen anne modelidir. İletişimin temeli sağ beyinden sağ beyine iletişimdir. Bu nedenle annenin beden dili de en az sözcükleri kadar önemlidir.
Kohut, çocukluk çağının ilk dönemlerinde çocukların primer narsistik bir yapıda olduklarını ve yaptıkları her şeyin görülmesini istediklerini söyler. Bu görülme tam olarak çocuk her ne yapıyorsa yapsın sürekli övülmek, sürekli sevilmek, sürekli onaylanmak ister. Görülme kavramını Kohut aynalanma olarak kuramının tam ortasına yerleştirmiştir. Sağlıklı anneler çocuğun bu aynalanma ihtiyacını en uygun şekilde karşılayan annelerdir.
Peki, aynalanma çocuğun yaptığı her şeyi onaylanmaktan mı geçer?
Aynalanma her ne kadar primer narsistik dönemdeki çocuğun ihtiyacı olsa da, çocuğun bir diğer önemli ihtiyacı optimal kırılmalar yaşayarak, sekonder narsistik yapıya geçmesini sağlamaktır. Sekonder narsistik yapı, sağlıklı narsisizmdir. Çocuğun erişkinlikte kendini önemsemesi, kendine güvenmesi için gerekli olan yapıya sekonder narsistik yapı denir. Optimal kırılmalar çocuğun gerçek dünya hakkında bilgi edinmesini sağlar. Çocuğun gerçek dünyada zihnindeki kadar yüce bir varlık olmadığını çocuğa gösterir. Sekonder narsist yapıya ulaşan çocuk kendini önemseyen, kendini değerli hisseden aynı zamanda sınırlarını bilen bir birey olarak yetişir. Optimal kırılmaya bir örnek verecek olursak, çocuğun başkalarının sınırına saygı duyması gerektiği konusunda uyarılması, çevresine zarar veremeyeceği konusunda uyarılması ,istediği her şeyi yapamayacağı konusunda annenin ve babanın geri dönütler vermesi vb. Çocuklar böyle bir durumda kırılma yaşayacaklar ancak bu geri dönütler, çocuğun kabul sınırları içinde tepkilerle yapılmalıdır.
Özetle; primer narsist bir yapıda olan çocuğun optimal kırılmalar yaşayarak sekonder narsit bir yapıya kavuşmasını sağlayan anne bunu aynalama ile yapar. Aşırı aynalanmış bir çocuk primer narsistik evrede takılı kalır ve hayatını narsistik kişilik olarak devam ettirir. Hiç aynalanmamış veya yetersiz aynalanmış bir çocuk ise hayatı boyunca bu aynalanmanın peşinden gider. Ancak içindeki boşluğu dolduramaz.
Mehmet Murat ALTAN
Psikolojik Danışman/ Oyun Terapisti
instagram: psikoterapi_
psikolojiportali06@gmail.com