Kendinizi işgale uğramış hissettiniz mi?
Karşınızdaki kişinin sizi bastırdığını, kendiliğinizi ortaya koymanıza engel olduğunu, tüm bunlar karşısında çaresiz kaldığınızı hissettiğiniz oldu mu?
Bu durum sizde nasıl duygulara neden oldu?
Öfke, güvensizlik, özgüven eksiliği, kaçma hissi, ezilme.... Saydığımız bu duygular dışında daha birçok olumsuz duyguya neden olabilir. Duygular öznel olduğu için kişinin bilinçte ve bilinçdışında hissettiği duygular terapi sürecinde daha net açığa çıkacaktır. Böyle bir ilişki içerisinde olan danışanım görüşmelerimizin ilerleyen aşamalarında şunu söyledi, aynaya baksam kendimi göremeyecekmişim gibi hissediyorum.
Kendinizi böyle hissettiniz mi?
Bu durum benliğin yok oluşudur ve aynı zamanda aslında bir çıkış arayışıdır. Kendilik örgütlenmesi nitelikleri bakımından bu duruma neden olan farklı ilişki kombinasyonlarını gözlemleyebiliriz. Bu yazımda size teşhirci narsist ve gizli narsist örgütlenmelerin oluşturduğu ilişki türünden ve işgalden bahsetmek istiyorum.
Teşhirci narsistler çocukluğun 9-15 aylarında ebeveynleri tarafından sürekli normal olmayacak şekilde onaylanmış ve çocuğun nitelikleri gerçek dışı yüceltilmiştir. Çocuk bu dönemde sürekli onaylanan kişiliği ile memnun olduğu için ilerlemeye sağlayamamıştır. Yetişkinlik döneminde aynı şekilde sadece onaylandığı, övüldüğü ve hatta tapıldığı ilişkiler kurarak hayatlarını devam ettirirler.
Gizli Narsistler, çocukluklarının 9-12 aylarında ebeveynlerinin kendi niteliklerini övmelerini istedikleri bir çocukluk yaşamışlardır. Annenin yaptıklarını beğendiği zaman onaylanan ancak kendiliğini ortaya koyduğu zaman görülmeyen çocuklar gizli narsistlik kendiliğe sahip olurlar. Durumun daha net özeti kendiliğinden vazgeçip karşı tarafı överek, kendilerini iyi hissederler.
İki kendilik örgütlenmesi aslında tencere kapak misali hayat içinde birbirlerini bulur ve ilişki kurmaya başlarlar. İlişkinin ilerleyen aşamasında ise gizli narsistik birey bilinçdışında sürekli huzursuz, görülmeyen, koşulsuz sevilmeye ve hatta sevilmeye layık olmayan biri olarak kendini algıladığı için ilişkide sürekli işgal altında olduğunu hisseder. Bu hissiyat zamanla farklı sorunlara neden olur ve ilişkide taraflar gözünün üstünde kaşın var diyerek bile tartışabilirler. Özellikle aile danışmanlığında sıkça rastlanan bir durum ve sorun olarak irdelenmesi gerektiğini ayrıca belirtmek isterim.
Aile danışmanlığında karşımıza çıkan ilişkilerde genellikle erkekler teşhirci narsist ve kadınlar gizli narsist olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendilik örgütlenmemiz kültürümüzden, çocuk yetiştirme modelimizden, eğitim ve ekonomik düzeyimizden bağımsız düşünülemez. Bu saydıklarımın tümünü görüşmelerde danışanlarıma (özellikle çiftlere) psikoeğitim kapsamında anlatmakta ve ilişkilerini nasıl etkilediğinden bahsetmekteyim. Sadece bu bilgilendirmeler bile ilişkilerinde ilerlemelerini sağlamaktadır.
Kıymetli okurlarımın ilişkilerine bir göz atması dileğiyle