Ergenlik dönemi çocuğun fiziksel ve duygusal bir bütün içinde yaşadığı bir dönemdir. Çocuk ergenliğe girmek için hem fiziksel olarak hazır olmalıdır hem de duygusal olarak hazır olmalıdır. Çocuğun bu iki alanı arasında ki uyum bozuk olursa erken ergenlik yaşanır. Ergenlik dönemi kızlarda 8-13 yaş arasında, erkeklerde 9-13 yaş arasında başlamakla birlikte, kızlarda ortalama 10-11, erkeklerde ise 11-12 yaş civarında başlar. Kızlarda ilk ergenlik belirtisi göğüslerin belirginleşmesi ile birlikte genital bölgenin kıllanmasıdır. Kızlarda göğüslerin belirginleşmesi genellikle her iki göğsün aynı anda eşit oranda belirginleşmesi ile olur. Bazı kızlarda bir göğsün belirginleşmeye başlaması ile diğerinin başlaması arasında 6 ay kadar bir süre geçebilir. Bu farklılık normaldir ancak bu uzarsa, bir göğüs büyürken diğeri büyümezse bir hekime başvurulmalıdır.
Erkeklerde doktor muayenesi ile anlaşılan testis büyümesi ile kıllanmadır. Ergenlik ırk, iklim şartları, ailesel özellikler, cinsiyet, çevresel uyaranlar, beslenme gibi özelliklere bağlı olarak farklı yaşlarda başlayabilir. Örneğin siyah ırkta ergenlik beyaz ırka göre erken daha erken başlarken, uzak doğulu halklar Avrupa'daki halklara göre ergenliğe daha erken girer. Kör çocuklar ergenliği daha erken yaşar ve bitirir.
Erken ergenlik, ergenlik döneminin fiziksel ve duygusal belirtilerinin kızlarda 8 yaşından önce ve erkeklerde 9 yaşından önce başlamasına denir. Erken ergenlik kız çocuklarında daha fazla görülmektir bunun nedeni tam olarak bilinmese de bugüne kadar ki bulgular bunu göstermektedir. Kız çocuklarında 8 yaş altında göğüslerde belirginleşme varsa bunun iki nedeni olabilir. Bu durum ya erken ergenlik belirtisidir yahut iyi huylu meme büyümesidir. Kız çocuklarında 8 yaşından önce ve özellikle 6 yaşında göğüslerde belirginleşme, boy uzaması ve kemik yaşının normalden büyük olması erken ergenliğin yaşandığını gösteren bulgulardır. Ergenliğe girmemiz için salgılanan hormonların olması gerekenden erken salgılanması ile bu belirtiler başlar ve tıbbi müdahale gereklidir. Erkek çocuklarda daha az gözlenen erken ergenlik belirtileri oluşursa bir hekime başvurulmalıdır. Erkek çocuklarda testislerde ve peniste büyüme, saldırganlık, sesin kalınlaşması, hızlı boy artışı gibi ergenlik belirtileri gözlenir. Erken ergenlik uzun yıllardır endokrin bilim dalının incelediği, bir hastalık olarak tıp literatüründe yerini almakla birlikte tedavisi hormon ilaçları ve psikolojik destek ile mevcuttur.
Ergenlik yaşının her geçen yıl öne çekilmesi ile beraber başta Amerika'da olmakla birlikte bu alanda çok sayıda araştırma yapılmıştır. Özellikle obezitenin artışı, düzensiz beslenme, televizyon, bilgisayar, cep telefonu, akıllı telefonlar gibi teknolojik aletlerden yayılan dalgalar, çevresel uyarıcıların artırması, erotik yayınların artması ile cinsel hormonların salgılanması ile erken ergenlik hastalığı her geçen gün artmaktadır.
Ülkemizde kliniklere başvuran aileler genellikle çocukların boylarının kısa olmasından şikayetle başvurular. Başvuran hastaların bir kısmı erken ergenlik tanısı almaktadır. Bu sayı her geçen yıl artmakla birlikte kız çocuğu olan ailelerin başvuru sayısı daha fazladır.
Kız çocuklarında erken ergenliğe bağlı boylarının kısa kalma ihtimali erkek çocuklara oranla çok daha fazladır. Çünkü kızlarda büyüme kıkırdaklarının kemikleşmesini sağlayan östrojen hormonu erkeklerde salgılanan testosteron hormonuna oranla kemikleşmeyi daha hızlı yapmaktadır. Erken adet gören bir kız çocuğunda salgılanan östrojen hormonu onun normal büyümesi ile beklenen uzunluğunu 5-6 cm azaltabilmektedir. Yani bir kız çocuğu ergenliğe erken girmişse ve zamanında müdahale yapılmamışsa boy uzunluğundan 5-6 cm kaybetmekle karşı karşıya kalabilir.
Erken ergenliğe girmiş kız ve erkek çocukların en önemli belirtisi boylarının akranlarına göre belirgin bir şekilde uzun olmasıdır. Ancak bu boy uzaması erken başlar ve normal ergenlik yaşayan bireylere göre erken biter. Kemiklerdeki büyüme kıkırdaklarının erken kemikleşmesi ile erişkinlik döneminde bu bireyler normal ergenlik yaşayanlara göre kısa olmaktadır.
Erken Ergenlik ve Cinsellik
Ergen dönemi bireyin cinsel farkındalığının yoğun olduğu bir dönemdir. Bu dönemin başlarında genital kıllanma ve cinsel organlarda büyüme ile başlar. Ergenliğin ilerlemesi ile çocuk artık bir yetişkin gibi üreme becerisine sahip hale gelir. Cinsellik salt seks ve üreme ile değerlendirilmemelidir. Bu dönemde cinsiyete uygun davranma, karşı cinsten hoşlanma, cinsel kimlik gibi cinselliğin bireyin hayatına sirayet ettiği her alanda bir uyanış ve ilgi söz konusudur. Cinsellik bilişsel, duygusal ve fiziksel hazırlığın birlikte ilerlediği bir alan olmakla birlikte ilk deneyimlerin, mastürbasyonun, ilk boşalmaların yaşandığı ve özellikle kız çocuklarında ilk kez adet görüldüğü bu dönemde bilişsel, duygusal ve fiziksel yeterliliğin bir birine paralel olması çok önemlidir. Beyinde cinsellikle ilgili hormonlar henüz nedeni kanıtlanmamış bir şekilde ergenlik döneminde birden bire hızla harekete geçerler. Bu dönemde kızlarda östrojen, erkeklerde testosteronu hızlı bir şekilde salgılanır. Her cinste karşı cinsin hormonu da belli bir miktar salgılanırken özellikle erkeklerde salgılanan östrojen hormonu miktarı normalin biraz üstünde olunca erkek çocuklarda da göğüslerde büyüme olur. Bu büyüme ilk etapta normal karşılanabilir ancak ileriki yaşlarda bu büyüme kalıcı hale gelirse bazen bireyin psikolojik sağlığı için cerrahi müdahale gerekebilir.
Ergenlik döneminde yaşanan bu cinsel değişimler ve gelişimlerin temel nedeni olan hormonların normal yaş aralığından önce salgılanması yani birey erken ergenlik yaşaması henüz bilişsel ve duygusal hazırlığı olmadan bireyin hormonal olarak ergenliğe girmesi farklı sorunları da beraberinde getirecektir.
Hormonlar başta beslenmeden olmak üzere her türlü çevresel koşuldan etkilenebilir. Örneğin çocuk izlediği erotik bir yayından etkilenebilir. Bu yayının etkisi ile henüz bilişsel ve duygusal olarak hazır olmamasına rağmen cinsel deneyim yaşamak isteyebilir. Çünkü izlediği erotik yayın hormonlarını harekete geçirmiştir. Hormonel olarak uyarılmış çocuk cinselliği bilişsel olarak bilmemektedir. Sonuçlarını, cinselliğin içindeki aşk, sevgi ve mahremiyet duygularını, bedeninin özel oluşunu, cinsel ilişki ile hamileliğin olabileceğini vb cinselliğe ait bilişsel ve duygusal bilgiden yoksundur. Bu nedenle çocukların televizyonda ve bilgisayarda izledikleri yayınlara dikkat etmeliyiz. Yaşlarına uygun olamayan uyarıcılar aldıklarında yine yaşlarına uygun olmayan davranışlar yapabileceklerini unutmamalıyız. Aldıkları uyarıcılar sadece bilgi olarak kalmamaktır aynı zamanda onların biyolojik saatlerini de etkilemektedir.
Erken ergenlik çocuğun cinsel gelişimi dışında onun sosyal gelişimini, kültürel gelişimini, akran ilişkilerini, okul başarısını, fiziksel gelişimini de yakından etkilemektedir.
Çocuk biyolojik saatini öne alınmış olmamanın getirdiği karışıklıkla yaşamın tüm alanlarında olması gereken yere erken varmışlık hissi yaşar ve ne yapacağını bilemeyip bocalar. Çocuğun ilgileri yaşıtlarına göre farklılaşır ve onlarla ilişki kurmakta zorlanır. Kendini dışlanmış hisseden çocuk saldırgan, öfkeli ve yalnız olur. Bu durum onun sosyal gelişimini, arkadaşlık ilişkilerini olumsuz etkiler. Okul çağında olan çocuğumuz başarı ve başarısızlık hissini önemserken bu durumdan çok kimlik kargaşası yaşar ve henüz bilişsel olarak bu duruma hazır olmadığı için okul başarısında belirgin bir düşme olur.
Erken Ergenlik Nasıl Tedavi Edilir?
Erken ergenlik çocuğun tüm gelişim alanlarını etkilediği için tedavi programı tek yönlü olmamalıdır. Tıbbi destek ve psikolojik destekle çocuk desteklenmeli ve aile bilgilendirilmelidir. Çocuk henüz hazır olmadığı değişimi yaşadığı için bazı davranış ve duygu durum bozuklukları yaşayabilir. Bu durum karşısında aile nasıl davranacağını bilemez ve sorun bir sarmal şeklini alabilir. Çünkü ailenin ve çevrenin yanlış yaklaşımları çocuktaki sorunu daha içinden çıkılmaz bir hale sokacaktır.
Erken ergenlik tanısı almış çocuklarda hekim gözetimde hormon ilaçları kullanılır. Aileler bu ilaçlara tedirginlikle yaklaşmaktadır ancak ailelerin korkuları yersizdir. İlaçların amacı erken dönemde salgılanan hormonları baskılamaktır. İlaçlar bırakıldığı anda hormonlar eskisi gibi salgılanmaya devam etmektedir. Burada amaç hormon salınımını olması gerektiği yaşa kadar ertelemektir. Örneğin 7 yaşında gögüsleri belirginleşen, kemik yaşı büyük çıkan ve boyu olması gerekenden uzun olan çocuğun ilaçlarla bu anormal durumunu ilaçlarla kontrol altına alarak ergenlik dönemine kadar geciktirmektir. Çocuğumuz 10-11 yaşına kadar bu ilaçları kullanır ve o dönemde artık ilaç kullanmayı bırakır. Hormonlar normal seyrinde devam eder.
İlaçlar, değişimler, okul sorunları, ailenin nasıl davranacağını bilememesi, dışlanmışlık hissi, yalnızlık vb sorunların yaşandığı bu dönemde psikolojik destek almak, hem çocuğu hem aileyi daha sağlıklı bir yaşam için destekleyecektir.
Mehmet Murat ALTAN
Psk. Dan./ Psikoterapist