23.05.2022 - 14:28 | Son Güncellenme:
Vajinismus ilk cinsel birleşmeden sonra yaşanabileceği gibi sonradan da oluşabilen bir durumdur. Bu bağlamda iki şekilde sınıflandırıldığını görmekteyiz.
Primer vajinismus, kadının cinsel hayatının başladığı andan itibaren hiçbir şekilde cinsel ilişkiye girememesi olarak tanımlanmaktadır.
Sekonder vajinismus ise daha önceden vajinal ilişkiye sorunsuz girebilen bir kadının, travmatik bir olay veya başka bir nedenle, istem dışı kasılmalar olarak tanımlanmaktadır.
Görülme sıklığı ise ülkemizde batılı toplumlardan daha fazladır. Ülkemizde yapılan bir araştırmada kadınların %30– 60’ında yaşamları boyunca en az bir cinsel sorun yaşadığı belirlenmiştir ve bu kadınlarda önde gelen yakınmanın vajinismus olduğu saptanmıştır Batılı kaynaklarda ise vajinismus sıklığı %3-25 olarak arasında tahmin edilmektedir.
Vajinismus nedenleri incelendiğinde, bu durumun psikolojik, sosyal, kültürel ve fiziksel faktörler ile ilişkili sorunların bir sonucu olarak geliştiği söylenebilir. Vajinismusun organik faktörlere bağlı olabileceği de akılda tutulmalıdır. Bu kapsamda enfeksiyonlar, vajinal cerrahi işlemler, kızlık zarı anomalileri, cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi organik faktörler yer almaktadır.
Çoğu kadının ağrı ve aşırı acı duyma, aşırı kanama, yırtılma/parçalanma, penisin içeride kalması bayılma korkusu yaşadığı ve tiksinme duygusu yaşadığı gözlemlenmiştir. Bu durumun nedenlerinin çoğunlukla, yetersiz cinsel eğitim, katı ahlaki değer yargıları, kulaktan dolma yanlış bilgiler sonucu oluşan negatif duygu ve düşünceler olduğu söylenebilir. Benzer şekilde yetiştirilme tarzı, cinselliğin yaşadığı toplum ve ailede nasıl algılandığı önemli bir nedensel faktördür. Cinselliğin pis, günah veya kötü olarak algılanması da bu duruma zemin oluşturabilmektedir.
Vajinismus ile ilişkili diğer faktörler arasında cinsel istismar gibi travmatik cinsel deneyimler, düşük benlik saygısı, cinsellik hakkında olumsuz tutumlar, cinsiyet hakkında bilgi eksikliği gibi nedenler sayılmaktadır. Bununla birlikte hamile kalma ve doğum korkusu, cinsel tiksintiler, çiftlerin arasında güvensizlik, kadının eşinin cinselliğini bilmemesi, eşlerin birbirlerine karşı aşırı sert ve saldırgan bir tutum içinde olması vajinismus gelişiminde ve kronikleşmesinde etkili faktörler arasında sayılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar göz önüne alındığında, vajinismusun tanı ve tedavisinin multidisipliner bir yaklaşım içerisinde yürütülmesi de önemli olmaktadır. Vajinismus tedavisinde ise cinsel danışmanlık, psikoterapi, hipnoterapi ve bilişsel davranışçı terapi yer almaktadır.
Burada vurgulanması gereken bazı konu başlıkları akılda tutulmalıdır:
-Vajinismus, sadece kadının değil, çiftin ortak bir sorunudur. Tedaviye partnerin eşlik etmesi gerekmektedir.
-Çok sık gözlenen bir cinsel işlev sorunu olup, tedavi ile yüksek bir başarı imkanı mevcuttur.
-“Nasıl olsa geçer, çok üstüne gitmeyip zamana bırakalım” gibi cümlelerle tedavi geciktirilmemelidir.
-Bu durum kadının elinde veya istemli bir durum değildir. Tedavi gerektirir bir durumdur.
-Alkol veya rahatlatacağı düşünülen ilaçlar, bu sorunu çözmede etkili olmayıp, daha ağır sonuçlar doğurabilmektedir.