06.11.2015 - 14:00 | Son Güncellenme:
Yapılan araştırmalarda Türkiye’de her yıl yaklaşık 250.000 yeni kanser vakası geliştiği belirtiliyor. Halen tedavisi devam eden yaklaşık 450.000 civarında kanser hastasının olduğu bildiriliyor. 2030 yılında bu sayının yıllık yeni vaka sayısı 400.000 ve tedavi edilen kanser hastası sayısının ise 800.000 civarında olacağı tahmin ediliyor.
Dünyada ise, halen 10.000.000 yeni kanser vakası görülürken 2020 yılından sonra özellikle gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde belirgin artış ile yıllık yeni vaka sayısının 15.000.000 üzerine çıkması bekleniyor. Emsey Hospital’dan Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl konuyla ilgili görüşlerini aktarıyor.
Modern tedavi yöntemleri hastalığın seyrini etkiliyor
Kanser günümüzden 30 yıl öncesine göre çok daha iyi tedavi edilen bir hastalıktır. Bunda; cerrahi yöntemlerde görülen belirgin ilerlemeler ile radyoterapi (Işın tedavi) yöntemlerinin içine elektroniğin daha fazla girmesiyle gelişen gamaknife, cyberknife gibi daha gelişmiş radyoterapi yöntemlerin katkısı olmaktadır.
Ayrıca, özellikle son 10 yılda insan genom haritasının belirlenmesi sürecinde geliştirilmeye başlanmış akıllı ilaçlar (Antikorlar, küçük moleküllü ağızdan alınan ilaçlar vb) ile ileri evre hastalıkta daha önce tedavi edilmesi çok güç kanser türlerinde anlamlı yaşam süre uzamaları elde edilmeye başlanmıştır. (Örneğin, barsak veya mideden kaynaklanan Gastrointestinal Stromal Tümör denilen bir kanser türünde ileri evrede hiçbir tedavi yöntemi ile başarı elde edilemez iken, 2000 yılından sonra geliştirilen bir küçük moleküllü akıllı ilaç ile belirgin yaşam süresi uzaması sağlanmıştır). Kanser özellikle ileri evrede yoğun, uzun ve eziyetli tedavi sürecinin yaşandığı bir hastalık olduğundan, olmamak için çok gayret gösterilmesi gereken bir hastalıktır.
Ülkemizde en yaygın görülen kanser türleri
Ülkemizde en sık görülen kanser türleri dünya geneline benzer şekilde, erkeklerde prostat ve akciğer kanseri kadınlarda ise meme ve akciğer kanseridir. Hem erkek hem de kadınlarda 3.sırada kalın barsak kanserleri yer almaktadır. En çok ölüm ise hem erkek hem de kadınlarda akciğer kanserinden olmaktadır. Kanserden ölüm nedeninde görülen bu farklılığın sebebi; meme ve prostat kanserinin tedavilere nispeten daha iyi yanıt veren tümörler olmasından kaynaklanmaktadır.
Ülkemizde bazı bölgelerde kanser sık bazı bölgelerde az gibi düşünülmemelidir. Bazı bölgelerde bazı kanserler daha sık görülmekte, örneğin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da mide kanserleri diğer kanserlerden sık görülür. Yine yurdumuz bazı küçük coğrafi alanlarında örneğin Mezotelyoma denilen akciğer veya karın zarı kanseri; asbestli beyaz toprağın ev badanasında kullanılması gibi sebeplerden sık görülmektedir. Bu nedenle bölgeler arasında kanser görülme sıklığı benzer ancak kanser türleri sıklığı açısından farklılık görülmektedir.
Geçmişte ülkemizde pek görülmeyip gittikçe yaygınlaşan kanser türleri
Nedenlerine bakıldığında günümüzde en sık kanser gelişimine sebep olan faktörlerin; kötü beslenme, hareketsiz yaşam, aşırı kilolar, çevre kirliliği ile sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar ve bazı tür bulaşıcı mikrobik hastalıklar olduğu görülmektedir. Bazı kanser türlerinde genetiğin önemli rolü olduğunu biliyoruz.
Çevresel faktörlerin önemli olduğunu gösteren bir diğer hastalık akciğer kanseridir. Zira bundan 150 yıl önce doktorlar akciğer kanserli hasta gördüklerinde, çok az görüldüğü için şaşırırlarmış ancak günümüzde dünya genelinde sigara kullanımında artış ile akciğer kanseri en çok görülen kanser türü haline gelmiştir. Beslenmenin önemli olduğunu gösteren bir veri Japonya’dan ABD’ye göçen kişilerin çocuklarında yapılan bir araştırmada, Japonya’ya özgü daha sık görülen kanserlerin bu çocuklarda daha az görüldüğü, ABD’ye özgü sık görülen kanserlerin bu çocuklarda da sık görülür hale geldiği, bunda değişen beslenme alışkanlıklarının ve çevresel koşulların etkili olduğu belirlenmiştir.
“Kanserden korunmak” mümkün mü?
Kanserden korunmak mümkündür. Zira genetik kanserler tüm kanser türlerinin %10-15’ni oluşturmakta, yukarda belirttiğimiz kanser nedenleri ise kalan %85’i meydana getirmektedir. Bu faktörler bakıldığında aslında kanserden korunmanın büyük olasılıkla mümkün olacağı anlaşılabilir.
Özellikle korunabileceğimiz kanser türleri arasında; mide, barsak, akciğer, pankreas, ağız ve gırtlak, yemek borusu, mesane kanserleri sayılabilir. Bunlarda herbir kanser türüne özgü korunma ve beslenme yöntemleri vardır.
Kanserle ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar!
Kanserle ilgili toplum içinde çok söylenen ancak yanlış olan bilgiler:
-Kanser tedavisi olmayan bir hastalıktır
-Kanserli hastaya bıçak vurulmaz
-Kemoterapi aslında hastalığı değil hastayı öldürür, hiçbir faydası yoktur
-Kanserin çaresi bulundu ancak insanlardan ilaç firmaları kar etsin diye saklanıyor
-Kanserin korunmasında beslenme önemlidir ancak tedavisinde beslenmenin önemi yoktur.
Beslenmeye dikkat!
Kanserde beslenme iki unsuru içermektedir. Birincisi; gündelik sık olarak kullanılan besinlerimizle ilgili dikkat etmemiz gereken unsurlar, ikincisi toplum olarak önemini pek bilmediğimiz besinler örneğin kuşkonmaz, karahindiba, zerdeçal gibi besinler ile ilgili bilgilerimizin arttırılması.
Kanserden korunma ve kanser tedavisi sırasında beslenme konusu çok önemli ve toplumun tüm kesimlerine ayrıntılı tek tek anlatılması gereken bir konudur. Bu nedenle burada kısaca söylemem gereken, gündelik hayatta kanser konusunda uzman ancak beslenme konularına da önem veren onkologların önerilerine göre hareket edilmesi olacaktır.
Kanser hastalığının kesin çözümü var mıdır?
Kanser tedavisi bir gün mümkün olacak. Bu süre belki 10 yıl belki de yüzyılları alacak ancak sonunda çağımızın vebası olan bu hastalığa kesin bir çözüm bulunacağına inanıyorum. Günümüzde son 10 yılda kanser tedavisinde, özellikle ilaç tedavileri konusunda çok önemli bilimsel gelişmeler sağlandı. Bu gelişmeler ile özellikle ileri evre hastalarda ömrün uzatılması ve yaşam kalitesinin arttırılmasına yönelik çok ciddi başarılar elde edildi. Bu başarıların kökeninde de insan genomo ile ilgili bilgilerin artması ve dolayısıyla kanser tedavisine yeni bir bakış açısı kazandırılması etken oldu. Benim kanım, halen kanserin kesin tedavisi için hastalığa bakışta tıpkı orta çağdan yeniçağa geçişte bilimde başlayan yeni bakış açısının, bugünkü bilimi ve teknolojiyi şekillendirmesi gibi…
Kanser tedavisinde de bilinen tıbbi kalıpların dışında yeni bir şeylerin keşfi, insan bedeni ve hastalıkları ile ilgili yeni bir bilimsel bakış açısı boyutuna geçilmesi gerektiğidir.
Kanserin tedavisi ile ilgili bugün ulaşılan nokta gelecek için çok güzel gelişmelerin habercileridir. Ancak bireyler olarak gerek kendimiz, gerekse ailemiz için kanserden korunmanın da önemli bir unsur olduğunu ve bunun için yapılması gereken iyi beslenme, kötü alışkanlıklardan uzak durma, kilolardan uzak durma gibi pek çok olumlu şeyi yapmada ısrarcı olmak gerekir.
Emsey Hospital
Onkoloji Uzmanı / Prof. Dr. Hakan KARAGÖL