12.04.2024 - 06:49 | Son Güncellenme:
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Bundan tam 412 yıl önce Avrupa’da bugünlerin en önemli devletlerinden biri kuruluyordu. Bu devleti ilk tanıyan ise dönemin en güçlü imparatorluklarından Osmanlı oldu. Osmanlı’nın Hollanda’nın varlığını tanıması, Avrupalı prensin Osmanlı Devleti’ne minnet duyacağı günlerin başlangıç noktası olmuştu. Aslında iki devlet arasında 1000 yıl öncesine dayanan devlet ilişkileri 412 yıl önce, yani 1612’de resmiyet kazandı. Rivayete göre Prens Maurits tarihi tam olarak belli olmayan zor bir durumun ardından, kalbinde Osmanlı’ya karşı minnet duygusunu derinden hissetti. Bu duygunun bir yerlerde vücut bulması gerektiğine inanan prensin Osmanlı’ya ve o dönemde Avrupa topraklarında yaşayan Türk halkına yaptığı jest ise bugünlerde hâlâ Avrupa topraklarında varlığını koruyor.
TÜRKLER HOLLANDAYI, HOLLANDA TÜRKLERİ KURTARDI
İspanyolların büyük ve güçlü donanmaları, Hollanda için zor günlerin geldiğini işaret eder gibi kıyılara adım adım yaklaşıyordu. 1590-1604 yılları arasında yaşanan ve Hollanda Prensi Maurits dönemine denk gelen süreçte İspanyollara karşı yapılan en büyük savunmalardan biri yaşanmak üzereydi. Olay yeri ve İspanyollarla yaşanan savaşlarda en önemli savunmanın yapıldığı yer Sint Anna Ter Muiden’di. Burası Hollanda için stratejik olarak son derece önemliydi. Yapılan savunma ve alınan kısmi zaferle İspanyolların elinde esir bulunan bin 400 kadar Türk forsa (gemilerde kürek çeken erkek tutsak), Hollandalıların yardımıyla kurtarıldı. Leventler kendilerini kurtaran Hollandalılara kıyafetlerini ve üç hilalli flamalarını hediye etti. Ancak ne Türkler ne de Hollandalılar için İspanyol tehlikesi geçmişti. 80 yıl sürecek bu savaştan yarım asır önce Barbaros Hayrettin Paşa’nın gücünün sembolü olan Osmanlı Donanması’nın üç hilalli Osmanlı flamalarını gemilerinde göndere çeken Hollandalıları gören İspanyollar, ‘Osmanlı buraya donanma göndermiş’ diyerek korkup geri çekildi. Böylece ülke büyük bir istiladan da kurtulmuş oldu. Prens Maurits ise artık Osmanlı’ya minnet duyuyordu.
Barbaros Hayreddin Paşa, İtalya kıyıları ve İspanya kıyıları dışında tüm Akdeniz’i fethetmiş ve bunu karşısındaki büyük armadalara rağmen çok daha küçük bir donanmayla yapmıştı. Barbaros’un Mayorka, Minorka ve İbiza da dahil yağmalayıp bulduğu tüm askerleri esir ettiği ve İspanya’daki Barcelona çevresindeki tüm köyleri defalarca bastığı tarihi kayıtlar arasında. Esir düşen Endülüslü Müslümanları kurtarmış, İspanya’ya karşı tek bir savaş bile kaybetmemiş, İspanya kralının katıldığı Cezayir kuşatmasını İspanyol donanmasını yok edip kralın canını zor kurtaracak şekilde kaçmasıyla sonuçlandırmıştı. Barbaros Hayreddin Paşa tüm bunları 1490 ila 1540 arasında yaptı. Cezayir’i fethedip Osmanlı beylerbeyliğine talip olan Paşa, Osmanlı sarayına gönderdiği mektupta, “Bu topraklar sizin topraklarınız sayılır” diyor ve parayı Osmanlı padişahı adına basmak istiyordu. Kanuni Sultan Süleyman da böylece Paşa'yı Osmanlı Donanması’nın başına geçirdi. Kaptan-ı Derya, gerçek adı Hızır Reis olan ancak kendisinden korkan İspanyolların ‘kızıl sakal’ ismini taktığı Barbaros Hayreddin Paşa olmuştu. Tüm bunlar yaşanırken, İspanya Kralı V. Carlos hayatını kaybetti. İspanyollar, kralın Barbaros’un yaptıklarına dayanamayarak kahrından öldüğünü söylüyordu. Asırlar sonra bile çocuklar yaramazlık yapınca İspanyol anneler, onları “Barbaros gelip seni yiyecek” diye korkutuyorlardı.
PRENS MAURİTS İÇİN ZOR GÜNLER
Bir başka rivayete göre ise yaşanan olaylar şöyleydi: Prens Maurits yaşanan savaş sırasında, İspanya’ya karşı Osmanlı’dan yardım istiyor. Gelen cevapta, asker gönderme yerine Osmanlı flamasının kullanılması önerildiğinde başta şaşkınlıkla karşılanıyor olsa da öneri uygulanıyor. Gemilerdeki Osmanlı flamalarını gören İspanyollar, Osmanlı’dan korkarak kaçıyor. Yaşanan her ne olursa olsun Osmanlı flamaları, Hollanda’yı İspanyollara karşı korumuştu. Hollanda prensinin böyle bir durumda Osmanlı’ya minnet duyması hiç de şaşırtıcı değildi. Bu duygunun bir şekilde vücut bulmasını isteyen prens bugünlerde hâlâ varlığını koruyacak bir jest yapmaya karar verdi. Prensin emriyle ‘Türkiye Köyü’ kuruluyordu!
MİNNET BORCUNU TÜRKİYE KÖYÜ İLE ÖDEDİ
Zeeland’ın Oostburg ilçesi sınırlarındaki köye varmadan önce Turkeijeweg (Türkiye yolu) tabelasıyla göz göze geliniyor. Bu durumun bir rastlantı olduğunu düşünenler ise biraz daha ilerlediklerinde görecekleri karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Çünkü gördükleri tabelada ‘Türkiye’ yazıyor. Bu ilginç hisler tam da Hollanda-Belçika sınırındaki bir köyde bulunan tabelayla sınırlı kalmıyor. Başını biraz kaldıran yolcular, bu kez 412 yıldır orada dalgalanan Türk bayrağını görüyor. Artık bütün bunların bir tesadüf olmadığına inanan yolcuların şaşkınlığı, yerini soru işaretlerine bırakıyor.
Kısa süre sonra 16 numaralı evin sahibiyle tanışma şansı yakalayanlar ise son derece ilginç biriyle karşılaşıyor. Kendisini ‘Türkiye büyükelçisi olarak hisseden’ Monique Strum adlı kadın eşi Cor’la, tanıştığı misafirleri tam da bir Türk misafirperverliğiyle ağırlıyor. Strum yalnızca Avrupa’dan gelen ziyaretçileri değil, Türkiye’den de gelen birçok insanı misafir ediyor. Elçi ve eşinin evindeki her bir ayrıntı Türkiye’ye özgü hazırlamış durumda. Seccade, tespih, Türkiye fotoğrafları, Türk gazeteleri, Türk takvimi, Türk kahvesi, Türk sanatçıların kasetleri bu evde Türkler için gerçekten evinde hissettirir nitelikte. Ancak Sturm ailesi, sağlık sorunlarıyla boğuştukları için artık gelen misafirlerle ve köyün bakımıyla ilgilenemediklerini ifade edip Türk derneklerinden yardım bekliyor.
TÜRKİYE’DEN İLK ZİYARETÇİ BARIŞ MANÇO
Türkiye’den yaklaşık 3 bin kilometre uzakta olan Türkiye köyü pek çok kişinin bilmediği bir ‘Türkiye’ olsa da burayı ziyaret eden ilk kişi hem Türk halkının derin sevgisini kazanmış sanatçı, hem de Türk milliyetçisi oluşuyla tanınan Barış Manço’ydu. Manço bir zamanlar seyirciyi ekrana kilitleyen 7’den 77’ye programında köye giderek, gönüllü elçisi olan Monique Strum ile sohbet etmişti. Türkiye adlı köye 15 dakika mesafede bulunan Sint Anna Ter Muiden adlı kasabanın da ilginç bir öyküsü var. Burası Hollanda-Türkiye ilişkilerinin başlangıç noktasını oluşturuyor. 412 yıl önceki savaş sırasında, Akdeniz’de, İspanyollardan para karşılığı kurtarılan Türk denizciler bu köye getirildi. Türk esirler, İspanyolların savaş planlarına ait belgeleri Hollandalılara verdi ve Türk denizcilerin verdikleri bilgi ve taktikler sayesinde İspanyollar yenilgiye uğratıldı.
Osmanlı Sultanı da Hollanda’ya bir şükran plaketi gönderdi. Yarım ay şeklindeki bu plaket, köy meydanındaki çeşmenin üzerine yerleştirildi. Bir diğer yarım aylı plaket de belediye binasının üzerine vidalandı. Bugün 'Türkiye Köyü' ilk gün olduğu gibi Türkiye’den izler taşıyan detaylarıyla Hollanda’nın göbeğinde ziyaretçilerini bekliyor.