Günlük yaşam içinde kadınların bir bölümü iş hayatında kariyer peşinde koşarken bir bölümü de evlilik sürecinde kariyer yerine çocuk büyütmeyi seçtiyse mutluluk, huzur nerede, biliyor muyuz? Seçimleri biz mi yapıyoruz, dış etkenlerin yönlendirmesinin etkisinin farkında mıyız? Otomatik pilotta mıyız, kaptan biz miyiz?
Ne istediğini bilmek için öncelikle hedeflerin farkında olmalıyız, yol haritamız yapılmış olmalı…
İş hayatına başladığımda bitirdiğim üniversitenin sayısal olması nedeniyle buna paralel iş hayatını seçmek zorunda olduğumu düşündüm. Bir gün sevmediğim işi yaptığımı, mutsuz olduğumu fark ettim ve ne istediğimi düşündüm. Rengi seviyordum, o halde renkli bir iş seçmeliydim. Tekstil ya da kozmetik sektöründe olmalıydım. Sonunda sektördeki ilk üniversite mezunu olan güzellik uzmanı olarak kozmetik sektöründeki yolculuğuma adım attım. İşim hobim gibiydi, her zaman işe koşarak gittim, en zor günler bile yıldırmadı beni, çünkü ne istediğimi biliyordum.
Ne istediğinizi bildiğinizde, hedefinizi belirlediğinizde her türlü zorluğa katlanıyorsunuz.
Kendinize ne istediğinizi sordunuz mu hiç? İş hayatında, özel hayatınızda?
Ya çocuğunuzun ne istediğini biliyor musunuz? Sizin için ne kadar önemli onun istekleri?
Özel hayatında etiketlere bağlı seçimler yapan, gerçekten bunun peşinde mi, yoksa “aşk” mı onun seçimi? O etiketler varsa aşık olduğumuzu mu zannediyoruz yoksa?
Bu etiketler kimin isteği? Annenizin mi yoksa? Bunu bilirsen kendi isteklerini oluşturabilirsin… İsteklerimizin seçimi için kendimizi tanımak, yaşam amacımızı bilmek çok önemli… Her sabah uyandığınızda yaşam amacınızla uyanmak size güç katacaktır. Japonya’ da her 100.000 kişiden 24.055 kişinin 100 yaşın üzerinde olmasının nedeni güne yaşam amacı ile başlamalarıdır.
Siz ne istediğinizi düşünmüyor musunuz yoksa? Benim isteklerim değil, eşimin, çocuklarımın, annemin istekleridir öncelikli olan diyenlerden misiniz? O halde öncelikli olması gerekenin siz olduğunu bilmelisiniz… Kendine değer veren kendi isteklerine öncelik verendir, unutmayın… Siz iyi olursanız çevrenizdekiler de iyi olur…
Koşar adımlarla hayatın içindeyseniz ruhunuz geride kalır ve yaşadıklarınızın istedikleriniz olmadığını çok geç fark edersiniz. Arada kendimizi dinlemek gerek. Tavsiyem çok sevdiğiniz bir yerde tek başınıza oturup geriye doğru bakmanız, olanı görebilmenizdir. Farkındalığın birinci kriteri kendinizi belli dönemlerde nadasa almanız, hiçbir şey düşünmeden zihni dinlendirmektir. Schopenhauer “İnsan istediğini yapabilir, ama istediğini isteyemez” der.
Zihinden kalbe inerek gerçek isteklerinizi belirleyip, istediklerinizi yaşamanın mutluluğunu hissetmeniz dileğiyle…