Gary Douglas: “Kendiniz olun ve dünyayı değiştirin.” diyor. Biz ne yapıyoruz? Özellikle ilişkilerde başkası olmayı seviyoruz. Birisi ile tanışıyoruz, o gün üzerimizdeki kıyafet abiye bir şıklık yansıtıyor. Siz tam da bu kişisiniz. Bir arkadaşınız “Bir sonraki buluşmanızda spor giymelisin çünkü bu kişi spor giyimden hoşlanıyor. Tarzını görmedin mi?” diyor.
Karşınızdakine uyum zorunluluğu daha ilk günden başlıyor. Masal gibi bakıyoruz ilişkiye başlangıçta. “Beni mutlu edecek birini tanıdım işte. İşte tam aradığım adam…” Kendinizden vazgeçtiğiniz an işte o andır.
Hâlbuki siz bir bireysiniz. Sizin kendinize özgü bir tarzınız olmalı. Hobileriniz olmalı… Tanıştığınız kişi futbol seviyor diye siz tenis maçlarını izlemekten vazgeçmemelisiniz. Fenerbahçe taraftarısınız, hemen takım değiştiriyor, Galatasaraylı oluveriyoruz.
Bilinçaltına anne karnından itibaren yüklenen bilgilerle hayatımızı yaşıyoruz. Bunu fark etmek önemli. Farkındalıkta duygusal yük yoktur, siz bu noktada değişime açıksınız demektir. Yaptığınız, düşündüğünüz siz misiniz, yoksa anneniz mi? Ondan aldıklarınız mı?
Evetse siz ne düşünüyorsunuz, siz ne istiyorsunuz, kendinize sorun bakalım. Seçtiğiniz partneriniz sizin istediğiniz kişi mi, anneniz ya da babanızın istediği kişi mi?
Güçlü olmak için annenizin yaptığı gibi eril enerjinizi baskın hale getirirseniz iki eril enerji olarak uyumu yaşayamaz, sürekli çatışma içinde olursunuz. Siz bir kadın olarak dişil enerjinizi aktive etmeyi seçin.
Kendiniz olduğunuzda her şeyin farklı olacağını bilseniz “siz” olmayı seçer miydiniz? Size “siz” olduğu için değer veren biri var karşınızda, düşünün, ne harika bir duygu. Ama öncelikle sizin de kendinizi olduğunuz gibi sevmeniz, kendinizi olduğunuz gibi kabul etmeniz çok önemli, bunu unutmayalım. Dostoyevski “Kendini, bilinçaltını olduğu gibi kabul edemezsen insanlığını hiç yaşamamış olacaksın.” der.
Bir danışanım taksi şoföründen çok hoşlandı ve şimdi birlikteler. Ama çok okuyor, ama teoloji kitapları okuyor, ama… ama… Neden ama? Çünkü üniversite mezunu bir kadının bir şoför ile birlikteliği toplum tarafından kabul görmez. Sen bu ilişkide kendini iyi hissediyor musun, önemli olan bu. Hangi okulu bitirmiş, mesleği nedir, kazancı nedir, ailesi, kısaca bu adam kimlerden? Siz etiket mi arıyorsunuz, sıfatları mı arıyorsunuz? Gerçekten ne istiyorsun, sor kendine ve dürüst ol.
Partneriniz sizi size anlatsa, sizin kendinize tanımladığınız sıfatlarla mı anlatacak? Deneyin isterseniz.
Önce nasıl bir ilişki istediğinize karar verin. Kim bilir kimin isteklerini yaşıyorsunuz?
Hz. Mevlana’nın söylediği gibi “Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün” sözü hep kulağımızda olsun…