Herkes saf sevgi ile doğuyor. Ne oluyorsa ergenlik dönemi ve sonrasında oluyor. Çocuklarla olmak bizi hep mutlu eder ya negatif enerjimiz uçup gider işte bunun sebebi onların henüz değişime uğramamış olan saf sevgileridir.
Doğum anından itibaren bilinçaltına kaydedilenler bizim yetişkin dönemimizde benliğimiz oluyor, her şeyi o kalıplar yönetiyor. Bunu fark etme şansına sahip olanlar için değişim şansı var tabii ama ya fark edemeyenler, hep kendilerinin en iyiyi bildiğini zannedenler, işte onlar hem kendilerine hem çevrelerindekilere zarar verenlerdir.
Bir anne çocuğunun yanında ben anne olabilecek biri değildim dediğinde çocuğunun ne hissettiğini düşünemeyecek durumda, ona kötülük ediyor, farkında bile değil. Aynı kişi bir arkadaşına yalan söylüyor rahat rahat. Hangisi daha kötü? Elbette hepsi. Ama çocuğuna kötülük edenin bir başkasına kötülük etmesi de şaşırılacak bir şey değil.
Çevremde bu tür insanlara baktığımda iyilik kavramını bile bilmediklerini gördüm. Sürekli entrika, strateji onların yaşam biçimi. Çünkü iyi olana, güzel olana sahip olma hakları olduğunu düşünmüyorlar. Çok güzel insanlar, ama onlar bu güzelliği göremeyenler…
İçten dışa değişimde ilk yapılacak olan kalp temizliği diyorum hep. Kalbinizi misafire hazırlar gibi hazırlayın, öyle bir temizlik yapın ki bir siyah nokta bile olmasın kalbinizde. Şems-i Tebrizinin 40 kuralından biri: Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı, temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
Haset ve art niyeti kalbinde barındıran yaptıkları ile kendine kazanç sağladığını zannediyor. En kötüsü ise zannetmektir. Bu dünyada ayaklarını tam olarak yere basan, yolunu bilen insan zannetmez…
Mevlana “dışarıya baktığınız pencere kirli ise size uzatılan çiçekleri çamur görürsünüz” der.
Biz kalbini temizlemeyi istemeyenlerden uzak duralım, kuşlar kendi cinsleriyle uçuyorsa biz de kendi tarzımızda, kendi kalp temizliğimiz paralelindeki insanlarla olmayı seçelim.