26.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
ÜRDÜN hükümdarı Hüseyin Bin Tallal, ABD'de gördüğü kanser tedavisiyle sağlığını kazanıp ülkesine dönünce yaptığı ilk iş, kendisinden sonra Ürdün tahtına oturacak 'veliaht'ı belirlemek oldu. Yapılan son açıklamalara göre Hüseyin, 'tahtın ilk varisi'nin, en yaşlı oğlu Prens Abdullah olduğunu, Haşimi ailesi mensuplarına bildirdi.
Prens Abdullah önümüzdeki günlerde 37 yaşına basacak. Abdullah'ın 'veliaht' ilan edilmesi, en azından şimdilik ülke içinde herhangi bir tepki uyandırmadı.
Aslında Prens Abdullah 1965'e kadar, ülke anayasasının öngördüğü 'doğal veliaht' idi. Ancak o zaman bir çocuk olan Abdullah'ın tahta geçmesi halinde 'naiplik' kurumuna ihtiyaç doğacığını düşünen Kral Hüseyin, anayasanın 'tahtın ilk varisi, hükümdarın en büyük oğludur' hükmünü değiştirtmiş, kardeşi Prens Hasan'ı, "veliaht" olarak ilan etmeyi uygun görmüştü.
Hüseyin, oğlu Abdullah'ın şimdi yeterince yetişkin olduğunu dikkate alarak, kardeşini 'tahtın varisi' olmaktan uzaklaştırdı ve yerine oğlunu atadı.
Ürdün'de son bir hafta içinde yaşanan değişiklikler, Ortadoğu'nun öteki bazı Arap ülkelerinin de 'veliaht sorunu'nu yaşadıkları gerçeğini gündeme getirdi.
Bu konudaki en somut iki örnek, bir cumhuriyet olan komşu Suriye ile petrol zengini Suudi Arabistan. Her iki ülkede de gizli ya da açık, artık bir "veliaht" tartışması var.
SUUDİ Arabistan'da bir taht kavgasının kimi zaman gizli, kimi zaman açıktan sürdüğü yıllardan beri biliniyor. Ülkenin bugünkü hükümdarı Kral Fahd'ın yerine yedi aday var.
Birkaç yıl önce felç geçirmesinden sonra iktidardan uzak kalan Kral Fahd, yeniden tahtına döndü. Ancak o günlerden beri ileride Fahd'ın yerine kimin geçeceği sorusu ister istemez tartışılıyor.
Arap çöllerinde petrol bulunduğu 1938'ten bu yana, Suudi Arabistan'ın kurucusu Kral İbn Suud'un oğullarının sırayla ülkeyi yöneteceği, herkesin kabullendiği bir olguydu. Ancak son yılllarda gerçekleşen iki terörist saldırı ve bunların ikincisinde 19 Amerikan askerinin ölmesi, ülke ile ilgili kaygıların güçlenmesine yol açtı.
Tahta 1982'de oturan ve bugün 75 yaşında olan Kral Fahd, felç geçirdikten sonra iktidarı üvey kardeşine devretmişti. Potansiyel veliahtlara ilişkin sıralama, Suudi Arabistan'da genç kuşak prenslerden biri tahta oturmadan önce, önümüzdeki 10 yıl boyunca yaşlı ve temkinli hükümdarların kısa aralıklarla ve peşpeşe iş başına gelişine tanık olunacağını gösteriyor.
Merkezi Washington'da bulunan danışmanlık şirketi Petroleum Finance Co.'nun dünya petrol piyasaları bölümünün yöneticisi Ferid Muhammedi, "Suudi liderler yumuşak bir geçiş arayışı içindeler. Herşeyi bir gecede kökten değiştirmek istemiyorlar" diyor.
Suudi Arabistan'ın sorunlarının başında bütçe açığı, 10 yıl içinde sıfırdan 100 milyar doları aşan kamu borçları ve işsizliğin artmasına yol açan hızlı nüfus artışı geliyor. Acilen kısılması gereken harcamalar arasında hızla büyüyen kraliyet ailesine tanınan imtiyazların neden olduğu masraflar da var.
Kral Fahd, 1997'de hükümete teknisyenleri almak, bazı buğday ödemelerini kesmek ve telefon ile elektrik ücretlerine zam yapmak gibi reforma yönelik temkinli adımlar attı.
Veliaht Prens Abdullah, Kral Fahd gibi 1923'te doğmuş. Uzun süredir, ABD'nin kendisini Kral Fahd'dan daha az Amerikan destekçisi olarak gördüğü endişesini taşıyor. Yabancı uzmanlar, veliaht prensin Kral Fahd'a göre çok daha keskin bir İsrail karşıtı olduğunu belirtiyor. Abdullah'ın karılarından biri Suriyeli ve prensin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'la yakın ilişkisi var. Bu nedenle, kral olduğunda, Ortadoğu barışına ilişkin meselelerde ABD'nin sözcülüğünü yapmak yerine, Araplar'ın uzlaşımına dayalı bir strateji izleme eğilimi içinde olabilir.
Ortadoğulu bir bankacı, petrol sektöründeki yöneticilerin de veliaht prense kuşkuyla baktıklarını söylüyor. Zira, Prens Abdullah 1980'lerin başında ülkenin en büyük servetini korumak amacıyla petrol üretiminin azaltılmasını savunanların yanında yer almıştı.
ABD'li yetkililer Abdullah'ın tahta geçmesinin bazı olumlu yanları da olabileceği kanısında: Kral Fahd'a kıyasla daha esnek olduğu ve geçmişi Suudi kraliyet ailesinin diğer üyelerine kıyasla skandallarla çok daha az lekelendiği için veliaht prens, genç, eğitimli Suudilerden olduğu kadar geleneksel kabile liderlerinden de destek görebilir.
Abdullah'dan sonra taht sırasında, 1962'den bu yana savunma bakanlığı görevini sürdüren 1924 doğumlu Prens Sultan var. Abdullah'ın aksine, Prens Sultan "Sudairi Yedilisi" diye adlandırılan gruptan. "Sudairi Yedilisi", aralarında Kral Fahd'ın da bulunduğu, aynı anneden doğma kardeşlere verilen ad. Savunma ve içişleri bakanlıklarının yanı sıra, bölge valiliklerinin büyük bir kısmı da bu kardeşlerin elinde bulunuyor.
Prens Sultan, Kral Fahd'dan çok daha temkinli biri olarak tanınıyor. Örneğin Körfez Savaşı'ndan sonra Suudi topraklarına Amerikan birliklerinin konuşlandırılmasına karşı çıkmıştı.
Sudairi kardeşlerin diğer ikisi ise "veliahtlar zinciri"nin en uzak iki halkası olarak görülüyor. 1933 doğumlu Prens Nayif, içişleri bakanlığının başında ve kamuoyu önüne nadiren çıktığı için kendisine "Gölgeler Prensi" deniyor. Son dönemde, Prens Nayif "Suudileştirme" hakkında seminerler düzenliyor. Suudileştirme, yabancı işçilerin yerine Suudi işçilerin yerleştirilmesi projesine verilen ad. Gençler arasındaki işsizlik sorununun bu şekilde çözümlenebileceği düşünülüyor. 1962'den bu yana Riyad valiliğini yürüten 1936 doğumlu Prens Salman, aile içi sorunlarda "uzlaştırıcı" girişimleriyle ünlü. Yabancı bir diplomata göre, "Ne zaman iki prens arasında iş konusunda bir anlaşmazlık çıksa, Prens Salman onları çağırır ve sakinleştirir".
İbn Suud'un torunlarının ne zaman krallığa aday olacağı ise henüz belirsiz. Ancak torunlardan bazıları son dönemde giderek ön plana çıkmaya başladı. Bunların başında da herkesin saygı duyduğu, ancak pek güçlü olmayan Dışişleri Bakanı Suud El - Faysal, petrol zengini doğu bölgesinin valisi olarak gösterdiği başarılarla Batılılar'ı etkileyen Kral Fahd'ın oğlu Muhammed, maharetli bir milyarder olan ve Euro Disney'le Micheal Jackson'a yaptığı yatırımlarıyla tanınan Velid bin Talal geliyor.
Bu arada Vahabi ailesinin egemen olduğu Suudi Arabistan'da iç istikrarın hızla bozulduğu ve ülkenin kargaşaya sürüklendiği iddia ediliyor.
Suudi yetkilileri "düzen bozan olaylar"da yabancı çevrelerin parmağı olduğu görüşünde. Bundan özellikle İran ve Irak kastediliyor. Gözlemciler ayrıca Suudi Arabistan'daki yönetim karşıtı şeriatçı grupların giderek şiddet yöntemlerine kaymaya başladığını da anımsatıyor.
Göründüğü kadarıyla Suudi Arabistan içinde çekirdek elemanları Ruslara karşı savaş döneminde Afganistan'da bulunmuş, militan bir grup var. Bu kişiler, ülke dışındayken çeşitli bomba yapım tekniklerini öğrenerek askeri eğitim gördü. Şimdi Suudi Arabistan içinde, Amerikan karşıtı küçük bir militan grup konumundalar.
Suudi Arabistan'da "aile içi bir kavga varsayımı"nı "kaçınılmaz" sayanlar da var. Ülkede, farklı askeri karar mekanizmaları bulunuyor. Savunma Bakanı Prens Sultan'la Veliaht Prens Abdullah'ın da emrinde ayrı ayrı ordular var. İçişleri Bakanı da askeri güçlerin her birinden daha büyük olan bir milis gücüne komuta ediyor. Her üç Prens de güvenlikten kendisinin sorumlu olduğu görüşünde. Bir süredir, söylenti düzeyinde kalan tahta geçme mücadelesinin somutlaştığı, ufukta bir "taht kavgası" olduğu görülüyor.
Kısaca söylenecek söz, son şiddet olaylarının, Suudi Arabistan'daki durumu çok daha karmaşık bir ortama sürüklediği olacaktır.
Güney komşumuz Suriye'de, yaşlı ve hasta lider Hafız Esad'ın yerinde oğlu Beşar'ın da, kardeşi Rıfat'ın da gözü var.
SURİYE iç politikası ciddi çalkantıların eşiğinde. Ülke Hafız Esad sonrası süreçte, iktidarın iplerini ele geçirmek isteyenlerin çekişmelerine sahne olurken dün yüz binlerce kişi Esad'ın beşinci kez aynı göreve seçilmesi istemiyle Şam'da gösteri düzenledi.
Sağlık durumu sık sık kötüleşen Hafız Esad'ın kendinden sonra yerine geçecek kişi konusunda hem yönetim hem de Esad ailesi içinde çekişmeler sürüyor. Hafız Esad'ın sağlık durumunun çok kötü olduğu haberleri sık sık duyuluyor. Özellikle geçen yıl doğum yeri Lazkiye'ye çekilmesi Esad'ın ölüm döşeğinde olduğu söylentilerini yoğunlaştırdı. Bu da Esad sonrası dönemde kimin iktidara geçeceği sorusunu kısa sürede gündeme getirdi.
Bugün ülkede geçerli olan siyasal sistemden yararlanmış olanların, aynı sistemin sürmesinden yana oldukları, düzeni savunma konusundaki kararlılıkları da kuşkusuz asla tartışılmayacak bir gerçek. Bazı Suriyeliler, Hafız Esad'ın oğlunun bu görevi devam ettirmesini içtenlikle ve çıkarları gereği istiyor. Esad'ın büyük oğlu, yıllar önce bir trafik kazasında ölmüştü. Bazı Esadçılar şimdi küçük oğlu Beşar'ın etrafında kenetlenmiş halde, `bu düzen devam edebilir mi' arayışı içinde.
Hafız Esad'ın görev süresi Mart'ta sona eriyor. Ülkede iktidarda bulunan Baas Partisi, Hafız Esad'ı yedi yıllık bir dönem için seçilmek üzere yeniden aday gösterdi ve 8 Şubat'ta referandum yapılacak.
Esad en son 1991 Aralık'ındaki referandumda oyların yüzde 99.9'unu aldı. Şubat'taki halk oylamasından da benzeri bir sonuç çıkması bekleniyor. Hafız Esad, 1970'de ordunun darbesiyle iktidara geldiğinden bu yana bölgede, liderlik koltuğunu koruyabilen birkaç Arap liderden biri. Gözlemcilere göre Esad, 1970'den beri tüm rakiplerini tasfiye etti.
Hafız Esad, Suriye'nin etnik yapısının bir bölümünü oluşturan Alevi toplumuna mensup. Aleviler, Suriye'nin nüfusunun aşağı yukarı yüzde 10'unu oluşturuyor. Aleviler, geçmişte birçok devlet hizmetinde ve özellikle orduda görev alan bir azınlık. Bu aslında, ülke Fransa'nın denetiminde olduğu günlerde, Fransızların uyguladığı politikanın da bir sonucu. Aleviler, Fransızlar zamanında da hem polis kadrolarında hem de orduda görev aldı.
Esad da eski bir hava generali. Bugüne gelişinde, Alevi toplumundan destek almakla yetinmedi. Yıllar içinde türeyen, kendisine destek veren ve "Esad burjuvazisi" denilebilecek olan bir kesimden de yarar sağladı. Bugün Suriye'de artık bir "Hafız Esad burjuvazisi" var.
Esad yönetimine yönelik en büyük tehdit Sünni `Müslüman Kardeşler' adlı örgütten geldi. Suriye ordusu bu örgütün, özellikle kuzey kentlerinde başlattığı halk isyanını kanlı biçimde bastırdı. 1982 - 1983 Müslüman Kardeşler ayaklanmasının bastırılmasından sonra alabildiğine katı bir yönetimin biçimiyle her türlü muhalefet sindirildi. Sonraları böylesine bir girişimi kimse göze alamadı. Esad'a açıktan karşı çıkmaya hiçkimse cesaret edemedi. Bugün Suriye toplumu içinde `muhalefet' denilebilecek bir hareket ancak `Esad yönetiminin kendi dengeleri içinde' olası.
Esad'ın bir de kardeşi var. Rıfat El Esad'ın adı yolsuzluk dedikodularına karıştı. Rıfat Esad, uzun zaman Paris'te yaşadı ve orada malk mülk edindi. Rıfat'ın Paris'teki düzenini bozarak Suriye döneceğinden ve yönetimi ele alabileceğinden söz edenler de var.
Hafız Esad'ın siyasi yaşamını yakından izlemiş olan çevrelere göre, Esad şimdi küçük oğlu Beşar'ı iktidara hazırlıyor. Kardeşi Rıfat Esad'ın ise ordu içinde bir ağırlığa sahip olduğu yine bu çevrelerce aktarılan bir görüş. Beşar'ın politikada ciddi bir deneyimi yok. Rıfat Esad eskiden cumhurbaşkanı yardımcısıydı, özel birlikler komutanıydı, Müslüman Kardeşler hareketini o sindirebildi. Hatta aile içinde Rıfat Esad'ın ağırlının daha fazla olduğu da yaygın bir iddia.
Hafız Esad'ın gönlünde yatan, yerini oğluna devretmek. Ama hem aile içinde hem de ordu içinde önemli etkenler var. Günü geldiğinde hangisinin ağır basacağını şimdiden kestirmek olanaksız. Dengeler kimin lehine gelişir? Bu soruya yanıt bulmak kolay değil.
Hafız Esad'ın yerine geçecek kişinin Türkiye'yle ilişkileri hangi boyuta taşıyacağına ilişkin değişik değerlendirmeler yapılıyor. Rıfat'ın daha Batı yanlısı olduğu söyleniyor. Rıfat Esad'ın, Şam'ın PKK kartını oynamasına karşı olduğu da değerlendirmelerden biri. Ayrıca Rıfat Esad'ın, Türkiye - Suriye ilişkilerindeki pürüzlerin görüşmelerle çözülmesinden yana olduğu ifade ediliyor. `Halife' adaylarından oğul Beşar ise genç olmanın getirdiği heyecanla sıcak politikalar yanlısı bir kişiliğe sahip.
GÜNEY komşumuz Suriye'de 1941'den başlayarak Hafız Esad'ın darbeyle iktidarı ele geçirdiği 1970'e kadar sivili, askeriyle birçok darbeci geldi geçti. İşte bu 30 yıla yakın süre içinde ülkenin yazgısına egemen olmaya çalışanların listesi:
* 30 Mart 1949: Albay Hüsnü Zaim
* 14 Ağustos 1949: Albay Sami Hınnavi
* 19 Aralık 1949: Albay Edip Çiçekli
* Şubat 1954: Haşim El Attaşi başkan oldu.
* Eylül 1954: Eski cumhurbaşkanı Şükrü El Kuvvetli, seçimle yeniden işbaşına geldi.
* 1958: Suriye, Mısır ile birleşerek `Birleşik Arap Cumhuriyeti'ni kurdu.
* 28 Eylül 1961: Dr. Beşir El Azme darbeyle ülkenin başına geçti.
* 8 Mart l963: Albay El Hariri darbe yaptı ve yönetim Baas'a geçti.
* Temmuz 1963: Devrim Konseyi'nin başına Emin El Hafız geldi.
* Nisan 1964: Salah Bitar geldi.
* Ocak 1965: Yusuf Züveyyin başkanlığındaki hükümet göreve geldi. Daha sonra Bitar, Hafız, Züveyyin, Rezzaz, El Atasi iş başına geçti.
Bugün, yeniden aday gösterilen ancak kendisine halef de aranan hava generali Hafız Esad bir darbe ile 13 Kasım 1970'te ülkenin yönetimine el koydu.