07.11.2013 - 10:42 | Son Güncellenme:
Akçalı, yaptığı açıklamada, hamilelikte kontrol amacı ile düzenli olarak diş hekimine gidilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Eğer hamilelik planlanıyor ise anne adayları mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli, hamilelik öncesinde varsa diş ve diş eti problemleri giderilmelidir. Şiddetli ağrı ve iltihabın olduğu durumlarda tedavi hamileliğin hangi döneminde olursa olsun yapılmalıdır. Özel durumlar haricinde diş tedavisi ve diş çekiminin hiçbir sakıncası yoktur. Ancak, seanslar mümkün olduğunca kısa tutulur. Anestezi ve ilaç verilmesi gereken durumlarda kadın doğum uzmanı ile irtibat kurulabilir. Ertelenebilecek işlemler doğumdan sonraya bırakılır” şeklinde konuştu.
Hamilelikte diş tedavisini üç ayrı dönemde incelendiğini ifade eden Akçalı, anne adaylarının dikkat etmesi gereken hususları şöyle sıraladı:"0-3 aylık dönem; bu dönem hamileliğin en hassas olduğu dönemdir. Ağrıya neden olan ve müdahale edilmediğinde anneye ve bebeğe zarar verebilecek durumlarda diş hekimine gidilmelidir. 3-6 aylık dönem; hamilelik sonuna kadar ertelenmesi uygun olmayan diş çekimleri, dolgular, kanal tedavileri yapılabilir. Müdahalelerin yapılması için en uygun dönemdir. 6-9 aylık dönem; bu dönemde bebek anne karnında oldukça büyümüştür ve doğum yaklaşmaktadır. İlk 3 aylık dönemde olduğu gibi acil tedaviler dışında herhangi bir uygulama yapılmamalıdır."Zorunlu hallerde anne adayına kurşun önlük giydirilerek röntgen çektirilebileceğini belirten Diş Hekimi Erkut Akçalı, hamilelerde ilaç kullanımıyla ilgili olarak da şunları kaydetti:
"Hamilelik döneminde kullanılan bazı antibiyotikler, geri dönüşümü olmayan renklenmelere neden olur. Bu grup dışında kullanılan antibiyotiklerin, penisilin ve türevlerinin dişlerde renklenmeye neden olduğuna veya zarar verdiğine dair bilimsel bir veri yoktur. Ancak hamilelikte kullanılan her türlü ilacın anne adayını takip eden doktorun kontrolünde kullanılması gerektiği unutulmamalıdır."
Hamileliğin ilk aylarında görülen kusmalar, değişen beslenme alışkanlıkları ve hormonal değişimlerin etkisiyle diş etlerinde hassasiyet ve kanama olabileceğini anlatan Akçalı, "Kanama nedeniyle anne adayları diş fırçalamayı bırakmamalıdırlar. Diş eti iltihabı dişlerin ve diş etlerinin etkin bakımı ve temizlenmesi ile önlenebilir. Her gün en az 2 kez, mümkün olan durumlarda her yemekten sonra dişler fırçalanmalıdır. Diş araları diş ipi ile temizlenmelidir. Diş hekiminin önerisi olmadığı sürece ağız gargarası kullanılmamalıdır."
Diş ve diş eti hastalıklarının, düşük ağırlıklı bebek doğum ihtimalini 7 kat arttırdığına dikkat çeken Erkut Akçalı, “Bu nedenle hamileler, ağız bakımlarına ve beslenmelerine daha fazla özen göstermelidir” dedi. Akçalı, şöyle devam etti:“Hamilelikte tükürükteki asit miktarı artmakta ve dişler çürümeye yatkın hale gelmektedir. İlk aylarda görülebilen kusma sonrasında, annenin ağız hijyenine dikkat etmemesi de çürük riskini arttırmaktadır. Diş etlerinde sorunu olan anne adayları ağız bakımına dikkat etmezlerse, hormonal değişime bağlı olarak da diş eti sorunları artar. Diş etleri kanayan anne adayı dişlerini fırçalamaktan kaçınabilir. Bu durum, dişler üzerinde daha fazla bakteri birikmesine ve diş etlerinde şişliğe, kızarıklığa ve daha çok kanamaya neden olur.”