24.10.2022 - 09:57 | Son Güncellenme:
Uyku birçok hayati işlevin korunmasına yardımcı olur. Bu fonksiyonların en önemlilerinden biri de hücre ve dokulara günlük hayatın yıpratma ve yıpranmalarından kurtulma fırsatı vermek olabilir. Doku onarımı, kas büyümesi ve protein sentezi gibi vücuttaki başlıca onarıcı işlevler neredeyse yalnızca uyku sırasında gerçekleşir.
Bilim adamları yetersiz uykunun metabolizma, iştah düzenleme ve stres tepkisi gibi süreçlerde yer alan hormonların seviyelerini değiştirerek sağlık sorunlarına yol açabileceğini keşfettiler.
Bu arada uyku uzmanları, insanların ihtiyaç duydukları uykuyu aldıklarında sadece kendilerini daha iyi hissetmekle kalmayıp, aynı zamanda daha sağlıklı, daha üretken bir yaşam sürme şanslarını da artıracağını gösteren çok sayıda kanıt olduğunu söylüyorlar.
Yeni bir araştırmaya göre erken uyuyup uyananlar gece geç saatte yatan ve sabah geç kalkan kişilere göre tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi bazı kronik sağlık sorunları için daha düşük risk taşıyor.
Uyku kronotiplerindeki veya vücudumuzun biyolojik saatini programlayan doğal uyku-uyanıklık döngülerindeki farklılıklar obezite, mental sağlık, tip 2 diyabet, doğurganlık sorunları, sindirim bozuklukları gibi çok çeşitli kronik sağlık sorunları ile ilişkili olduğu ortaya konmuştur.
Yapılan yeni çalışmaya göre, sirkadiyen ritimler olarak da bilinen doğal uyku-uyanıklık döngülerini takip eden insanlara odaklanan farklı bir yaklaşım benimsedi. Bilim adamları iki farklı uyku kronotipi üzerinde çalıştılar. Yapılan çalışmaya, bilim adamlarının erkenci kuş olarak adlandırdıkları sabahları erken uyanan ve daha erken yatma eğiliminde olan 24 kişi ve geçe kuşu olarak adlandırdıkları günün ilerleyen saatlerinde uyanan ve geç yatma eğiliminde olan 27 kişi katıldı.
Araştırmacılar 19 Eylül'de Experimental Physiology'de araştırmanın sonucunu yayınladı. Alınan bulgular doğrultusunda, gece kuşlarının yağ yakımlarının daha az olduğu, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık riskinin arttığı görüldü.
Bu metabolik farklılıklar, farklı uyku kronotiplerine sahip kişilerin, glikozu veya yediğimiz gıdalardan gelen şekerleri, hücrelerin hemen yakabileceği veya daha sonra depolayabileceği enerjiye dönüştürmek için insülin hormonunu ne kadar iyi kullandıklarıyla açıklanabilir. Çalışma, erkenci kuşların enerji için gece kuşlarından daha verimli bir şekilde glikoz kullandığını ve bu enerji kaynağını dağıtmalarına ve daha sonra enerji için yağ yakımlarına izin verdiğini ortaya koydu. Buna karşılık, gece kuşları glikozu erkenci kuşlar kadar verimli kullanamazken yağ yakamadı.
Çalışmanın baş yazarı New Brunswick'teki Rutgers Üniversitesi Kinezyoloji Bölümü Doçent Doktor Steven Malin, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “'Erkenci kuşlar' ve 'gece kuşları' arasındaki yağ metabolizmasındaki farklılıklar, vücudumuzun sirkadiyen ritminin insülini nasıl kullandığını etkileyebileceğini gösteriyor. İnsülin hormonuna duyarlı veya bozulmuş bir tepki verme yeteneğinin sağlığımız üzerinde önemli etkileri vardır” dedi.
Araştırmacılar katılımcıların vücut kompozisyonunu değerlendirmek için gelişmiş görüntüleme kullandılar, katılımcıları insülin duyarlılığı açısından test ettiler ve yağ ve karbonhidrat metabolizmasını ölçmek için nefes örneklerini kullandılar. Aktivite seviyeleri bu dönemde izlenirken, katılımcıların enerji alımını kontrol etmek için tüm öğünlerini sağladılar ve aerobik kondisyon seviyelerini belirlemek için koşu bandı testleri yaptılar.
Çalışma sonucunda, erkenci kuşların hem dinlenirken hem de bu testler sırasında enerji için daha fazla yağ yaktığı bulgusuna ulaşıldı. Erkenci kuşlar da insüline karşı daha duyarlıydı, yani bu hormonu kan şekerlerini düşürmek için kullanmakta daha iyiydiler ve enerji için yağ yakmaya daha yatkınlardı. Gece kuşları insüline dirençliydi, yani kan şekeri seviyelerini düşürmek için bu hormona daha fazla ihtiyaç duyuyorlardı ve ayrıca daha fazla yağ depolama eğilimindeydiler.
Malin, konuya ilişkin açıklamasında şöyle devam etti: "Bu gözlem, vücudumuzun sirkadiyen ritimlerinin sağlığımızı nasıl etkilediğine dair anlamamıza katkı sağlıyor. Kronotip, metabolizmamızı ve hormon eylemimizi etkiliyor gibi göründüğü için, kronotipin hastalık riskini tahmin etmede bir faktör olarak kullanılabileceğini öneriyoruz."