Mide kanseri için beslenme alışkanlıkları, Helicobacter mikrobunun varlığı ve sigara alışkanlığının varlığı gibi üç risk faktörünün, sadece hastalığın ortaya çıkmasını değil, erken yaşlarda görülmesini de etkilediğini belirten Prof. Dr. Meltem Ergün, mide kanserinin alarm belirtilerini şöyle anlattı: “En önemli belirtilerden biri istemsiz kilo kaybıdır. Hastalar, 'Şimdiye kadar o kadar uğraşmama rağmen hiç kilo verememiştim, ama şimdi iştahım kesildi, yemek yiyemiyorum, istemeden kilo veriyorum.' gibi açıklamalar yapar. Bir diğer belirti de sebebi bilinmeyen kansızlıktır. Her iki cinsiyette ve her yaşta ortaya çıkan kansızlık, çok önemli bir risk faktörüdür, özellikle menopoz sonrası kadınlarda kansızlık olmaması gerekir. Genç yaşlarda kansızlığı olan kadınların kan seviyeleri normalde menopoz sonrası düzelir. Kansızlık menopoz sonrasında da devam ediyorsa bu bir alarm belirtisidir. Aniden ortaya çıkan mide şikayetleri de bir diğer belirtidir; mide ağrısı, yanması, şişkinlik ya da gaz şeklinde ortaya çıkabilir. Hastalar, 'Şimdiye kadar taş yesem öğütüyordum, midemle ilgili hiçbir şikayetim yoktu, ama şimdi ekmek, köfte ne yesem dokunuyor. Açsam da kötüyüm, toksam da kötüyüm.' diyorsa, bu bizim için çok alarm verici olur. Özetle, yeni başlayan mide-bağırsak şikayetleri, orta yaştan sonra başlayan mide rahatsızlıkları, sebebi bilinmeyen kilo kaybı, sebebi bilinmeyen bulantı, kusma ve kansızlık belirtileri olan hastalar zaman kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır.”
“Mide kanseri açısından bir diğer önemli nokta, hastaların şikayetlerinin farklı mide hastalıklarıyla karıştırılmasıdır” diyen Prof. Dr. Ergün, sözlerine şöyle devam etti: “Yeni başlayan gastrit ve ülserde de benzer şikayetler yaşanabiliyor. Ancak kesin tanı endoskopi ile konulabilir. Endoskopik incelemede lezyonun ne kadar derine indiği hakkında bir fikir edinebiliriz. Ancak kanserin karın içine ya da başta organlara yayılıp yayılmadığını tespit etmek ve evresini belirlemek için MR, PET-CT gibi farklı görüntüleme yöntemlerinden faydalanıyoruz. Endoskopik ultrason ile de midenin hangi katmanlarında tutulum olup olmadığını öğrenebiliyoruz. Elde edilen tüm sonuçlarla kanserin evrelemesini yapıyoruz.”
EVRE İLERLEDİKÇE TEDAVİDEN ELDE EDİLECEK BAŞARI DA DÜŞÜYOR
Prof. Dr. Meltem Ergün, mide kanserinin erken evrede yakalandığında 5 yıllık yaşam şansının yüzde 50-70 arasında gerçekleştiğine, ancak ileri evrelerde bu oranın düştüğüne işaret ederek tedavi konusunda şunları anlattı: “Hastalığın çeşidine, hücresel yapısına ve evresine göre tedavi yöntemlerini belirliyoruz. Bunun için tanı konduğunda, gastroenteroloji, radyoloji, tıbbi onkoloji, genel cerrahi ve patoloji uzmanlarının yer aldığı tümör konseyinde durum multidisipliner olarak değerlendirilerek hastaya uygun tedavi planlaması yapılır. Erken evrelerde tabii ki cerrahi tedavi ön plana çıkıyor. Eğer hastalık bir yere yayılmamış ve sadece midenin içinde kalmışsa, midenin tümörlü bölümünü ya da tamamını alarak temizliyoruz. Burada tümörün yerleşim yeri belirleyici oluyor. Ancak karaciğer ya da karın zarına bir yayılım söz konusuysa, sıcak kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler gündeme geliyor. Dolayısıyla tedavide, tümörün hücresel tipi, yayılımı ve bulunduğu konum gibi birçok etken bir arada değerlendirilerek karar veriliyor.”
Mide kanseri için önerilen bir tarama programı olmadığını ve bu nedenle de asıl önemli noktanın hastalığa yakalanmamak için gerekli önlemleri almak, sağlık taramalarını ihmal etmemek olduğunu vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ergün, sözlerine şöyle devam etti: “Dünya Sağlık Örgütü ve gastroenteroloji dernekleri, kolorektal kanserden korunmak için 45 yaş üstü herhangi bir şikayeti olmayan herkese kolonoskopi taramalarını öneriyor. Bu yöntem, kalın bağırsak kanseri taramalarında oldukça etkili. Ancak mide kanseri için benzer bir standart bulunmuyor. Mide kanseri taraması için belirli bir yaşta endoskopi yapılması gerektiğini ifade eden genel bir kılavuz yok. Bu durum, Japonya gibi mide kanserinin oldukça yaygın olduğu ülkeler dışında dünya genelinde yaygın bir uygulama değil. Ancak Avrupa ve Amerika'da mide kanseri bu kadar yaygın olmadığından, rutin tarama önerilmiyor. Türkiye'de gastroenterolog olarak yaklaşım, kolonoskopi taraması yapılan hastalarda midenin de endoskopi ile incelenmesi yönünde. Bu yöntem herkes tarafından standart olarak önerilmese de imkân olduğunda bu inceleme yapılabiliyor. Bunun yanı sıra, 'alarm semptomları' adı verilen bazı belirtiler görüldüğünde endoskopi mutlaka yapılması gerekiyor.”
MİDE KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN YAŞAM TARZINIZI DEĞİŞTİRİN
Mide kanserinden korunmak için yaşam tarzında bazı değişiklikler yapılması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Meltem Ergün, “Akdeniz tipi beslenme tercih edilmeli, lifli gıdalar ve taze sebze-meyve tüketimi artırılmalı. Sigara ve alkol kullanılmamalı. Özellikle fazla baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalı. Yaşam tarzında yapılacak küçük değişikliklerle mide kanseri riski önemli ölçüde azaltılabilir. Helicobacter pylori konusunda ise toplumun bilinçlendirilmesi ve gelişmekte olan ülkelerde bu enfeksiyonun kontrol altına alınması, gelecekte mide kanseri vakalarının artışını önleyebilir” diye konuştu.