Glikozun yani şekerin hücre içine girmesini sağlayarak kandaki şeker düzeyinin azalmasını sağlar. İnsülin direnci olan kişilerde insülin glikozu hücre içine alamaz ve buna bağlı olarak kan şekeri yükselmeye başlar.
Bu durum açlık hissine, halsizlik ,sürekli tatlı yeme gereksinimine ve yorgunluğa neden olur.
Reaktif hipoglisemi, her zaman dış etkenlere bağlı olarak oluşmamaktadır. Yemeklerden sonra oluşan halsizlik, gün içerisinde sürekli tatlı tüketmek istemek, el ayak titremesi, uzun süre açlıkta sinirlilik hali gibi durumlar yaşıyorsanız hipogliseminin nedenlerinden olabilir.
Düzensiz ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmek, stres ve fazla kafein tüketimi, reaktif hipoglisemiyi tetikler.
Hipotiroidi, tiroit bezinin az çalışmasına bağlı olarak tiroid hormonlarının az salgılanmasıdır. Bu hormon yetersizliğinde metabolizma yavaşlar ve vücutta ağırlık artışına meydana gelir. Vücutta yağlanmanın artması ve yanlış beslenmeye bağlı dirençle birlikte hipoglisemi gelişir. Bu durum sık acıkmaya yol açar.
Günümüzde pek çok insanda meydana gelen uykusuzluk sorununa aynı zamanda fazla acıkma atakları da sebep olabiliyor. Yetersiz uyuyan kişiler, iştahlarını çok daha zor kontrol altına alırlar bunun yanı sıra daha zor doyma hissine ulaşırlar.
Aynı zamanda yapılan çalışmalarda yorgun ve uykusuzken yüksek yağ ve kalorili besinleri tercih etme olasılığının daha fazla olduğu söylenmektedir.
Endişeli ya da gergin olduğunuzda vücudunuzda kortizol adında bir hormon salgılanır ve bu hormon açlık duygusunu daha çok hissetmemize neden olur. Stres altındaki pek çok insan, yüksek şeker ve yağ ya da her ikisini de içeren besinleri tüketmeyi tercih etme eğilimindedir.