Sigara kullanım ise pankreas kanseri riskini 2 kat artırıyor" diye konuştu.
İlk belirtiler fark edilmiyor
Pankreasın midenin arkasında buluna bir organ olduğunu, burada gelişen kanserin de sinsi ilerleyerek, geç fark edildiğini kaydeden Küçük, "Ne yazık ki ilk belirtiler fark edilmiyor.
Pankreasında tümör olan bir insan yaşadığı ağrıyı mide ağrısı ya da gaz sancısı, kas ağrısı zannediyor. Bu nedenle doktora başvurulmadığı için tanıda geç kalınıyor. İlerleyen dönemde sırta vuran, şiddetli karın ağrıları, hazımsızlık, şişkinlik ve sarılık görülüyor" dedi.
Erken tanı oranı yüzde 20
Pankreas kanseri tedavisinde cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinden yararlanıldığını anlatan Küçük, "Tanı alan hastaların sadece yüzde 20'si ameliyat için uygun oluyor. Yarısından fazlasında ise metastaz görünüyor. Yani kanser, başka organlara sıçramış oluyor" diye konuştu.
Bütün tedavilere karşın hastaların yaklaşık yüzde 95'inin yıl içinde yaşamını kaybettiğini kaydeden Prof. Dr. Küçük, şunları kaydetti:
"Son yıllarda pankreas kanserinin artış ve kötü ilerleme nedenleri hakkında araştırmalar yapılıyor. Burada pankreas kanserine kimlerin yakalandığına bakmak gerekiyor.
Pankreas kanserinde kalıtımsal geçiş oranı yüzde 10'dur. Ailesinde pankreas kanseri görülenlerin yıllık kontrollerinde pankreas tomografisi gerekli olabilir. Hastalıktan korunmak için sağlıklı beslenmeye, sigara içmemeye ve bol bol yürüyüş yapmaya dikkat edilmeli."
Pankreas kanserinin tedavi başarısında farklı disiplinlerdeki uzmanların iş birliğinin etkin rol oynadığına değinen Prof. Dr. Küçük, bu sayede yaşam süresinin de uzadığını belirtti.
