Kış aylarında su tüketiminde azalma gözlendiğini, bu durumun vücuda olumsuz etkileri olduğunu anlatan Üstündağ, "Su hayattır" sloganıyla hareket edilmesinin doğru bir davranış olacağını dile getirdi.
Üstündağ, vücudun ihtiyaç duyduğu sıvı alımının sağlıklı bir yaşamın "anahtarı" olduğuna dikkati çekerek "Elbette yaz aylarında su kayıpları artar ve o sebeple su ihtiyacı da artar.
Ancak yaz ve kış fark etmeden vücudun suya ihtiyacı vardır. Eğer su alımı azalırsa bundan sadece böbrekler etkilenmez, eklemlerden beyine kadar vücudun bütün fonksiyonları olumsuz etkilenir.
Maalesef çocuklarda ve 65 yaş üstü kişilerde su eksikliği çok fazladır. Gerek hareketlerinin bozulması gerekse zihinsel yeteneklerde azalmaya neden olur. Bir çalışmaya göre 65 yaş üstü bireylerin üçte birinin susuz yani dehidrate olduğunu göstermiştir." diye konuştu.
Su ihtiyacı toplumdan topluma farklılık gösterebiliyor
Prof. Dr. Üstündağ, su ihtiyacının toplumdan topluma ve yeme alışkanlarına göre farklılıklar gösterdiğini söyledi.
İçilen suyun yanı sıra tüketilen katı gıdalardan, sebze meyvelerden sıvı alındığına dikkati çeken Üstündağ, sağlıklı bir kişinin günde ortalama 2-3 litre idrar çıkartacak kadar sıvı alımı yapması gerektiğini ifade etti.
Düzenli ve dengeli sıvı alımının önemine vurgu yapan Üstündağ, şunları kaydetti:
"Mevsim şartları, nem düzeyi, kişinin aktivasyonu sıvı kaybında önemlidir. Teker teker her bir insan için miktarı belirtmek yanlış olabilir ama herkes ayda bir kez idrarını toplayabilir ve eğer günlük 2 litreden azsa sıvı alımını bir miktar artırabilir.
3 litreden fazlanın da çok büyük bir yararı yoktur. Ayda bir defa idrar toplamakla kişi, sıvı alımının yeterli veya yetersiz olduğunu kontrol edebilir.
Bilhassa böbrek taşı olanlarda ve böbrek taşı gelişimine müsait olan hastalarda günde en az 2 litre idrar sağlayacak kadar sıvı alımı çok önemlidir."
