Pratik olmasına rağmen mikrodalgada yapılan patlamış mısırlar yüksek oranda kanserojen içerir. Özellikle kadınlarda doğurganlık, böbrek, karaciğer gibi organlarda kanser riskini artırıyor. Jelli şekerler ve benzeri şekerli yiyecekler kanser hücrelerinin üremesini artırıyor. Özellikle pastalar, gazozlar ve meyve suları yasaklılar listesinde en başta gelenler. Lezzetli oldukları kadar kaloriden zengin ve trans yağ içeren atıştırmalıklar kalp hastalıklarından tutun kansere kadar birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Rafine edildikten sonra işlenen beyaz un, besin değerlerini kaybetmesinin yanısıra zararlı kimyasallar barındırıyor. Yalnızca kilo almamızı sağlayan bir besin olmaktan çıkıp aynı zamanda kanser riskini artırıyor. Özellikle yapay tatlandırıcılar dahil olmak üzere, diyet gıdalara eklenen renk ve tat vericiler bu besinleri sağlıksız yapıyor. Şeker kullanmamanız gerekiyorsa yapay tatlandırıcıları tercih ediyor olabilirsiniz. Fakat bilinenin aksine bu tatlandırıcılar kan şekerini kontrol etmeyi zorlaştırıyor ve beyin tümörlerine dahi sebebiyet verebiliyor. Bu yiyecekler, sindirildiğinde nitrik asidi, n-nitrozo denilen bileşime çevirerek özellikle mide ve kalınbağırsak kanserlerine öncü olabilir. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre menopoz sonrası günde bir kez alkol kullanan kadınların meme kanserine yakalanma riski %30 daha fazla. Sosis, jambon, salam gibi etlerin çoğu aşırı tuz ve kimyasal barındırır. Bir araştırmaya göre düzenli olarak bunlardan yiyen insanların erken ölüm riski %43 artmış durumda. Çiftliklerde yetiştirilip doğal beslenemeyen somonlar, tüm faydalarını yitirip bünyelerinde barındırdıkları kimyasal ve antibiyotiklerle kansere kadar sebebiyet verebiliyor.