30.03.2021 - 11:31 | Son Güncellenme:
Aromaterapi; bitkilerden soğuk sıkım ya da su buharı distilasyonu (damıtma) yöntemi ile elde edilen suların (damıtmada altta kalır) ve sabit ve uçucu yağların (damıtmada üstte toplanır) hastalıkları önlemek, hastalıklardan korunmak ve iyi hissettirmek amacıyla dahilen oral, inhalasyon (soluma) ya da sıklıkla deriye sürme soluyla kullanılmasıdır.
Aromaterapinin M.Ö. 8 bin'li yıllara kadar uzandığını elimizdeki kaynaklardan görebiliyoruz. Tıbbi ders kitaplarının ve yazının ortaya çıkmasından önce bitkileri, kökleri, yaprakları, çiçekleri, meyveleri sadece beslenme için değil, aynı zamanda hastalıklara özellikle de yaralara, travmalara ve kazalara bağlı enfeksiyonlara karşı koruma olarak kullanıyorduk.
Ancak damıtma bu anlamda önemli bir teknolojik sıçramayı sağladı. M.Ö. 6 bin yılında bunun ilkel bir örneğini Çin’de görüyoruz. Benzer tekniklerin eski Sümerler tarafından da kullanıldığı, 'Medeniyet Beşiği' olarak adlandırılan Mezopotamya’da yapılan arkeolojik kazılarda M.Ö. 5 bin yıl öncesine kadar uzanan ilkel damıtma ekipmanı parçaları bulunmasıyla anlaşıldı.
2007 yılında meme kanserine yakalandım ve tedavi gördükten sonra benim için yeni bir yaşam başladı. Kansere neden olabilecek her şeyden uzaklaşarak sağlıklı olma halinin devamını sağlayacak bir yaşam şekline geçtim. Bu süreçte mesleğimin de büyük getirisi oldu tabii ama doğada ihtiyacımız olan her şeyin var olduğunu fark ettim. Doğal ve organik bir yaşamı araştırırken fitoterapi ardından aromaterapi girdi hayatıma.
Hipokrates’ın dediği gibi "Yediklerimiz ilacımız, ilacımız yediklerimiz olmalı." Bu süreç oldukça önemli, sadece beslenmenin iyi olması yetmiyor. Sizi üzen her şeyi ve tüm kimyasalları hayatınızdan mümkün olduğunda çıkartmalısınız.
Eczacı olmamın da etkisiyle sentetik-kimyasal ilaç ya da kozmetikler ile aldığımız sentetiklerin yerine bitkileri nasıl kullanabileceğimi araştırırken tarihi 8 bin yıl öncesine giden aromaterapiyi de kapsayan fitoterapi ile tanıştım. Hem güzellik bakımında hem de sağlık alanında nasıl kullanıldığına dair yoğun araştırmalarım ve ardından aldığım eğitimlerle bugün hayatımın bir parçası haline geldi. Bu konuda eğitimler veriyorum ve herkese anlatmaya çalışıyorum.
Evet, hatta ilk akla gelen masaj. Bu aslında holistik aromaterapi... Yani kişinin iyi olma halini, kişiyi iyi hissettirerek sağlamaya çalışmak. Ancak aromaterapi başlıca holistik aromaterapi, estetik aromaterapi ve klinik aromaterapi olmak üzere üç grupta toplanabilir. Bunların arasında en önemlisi ve en eskisi klinik aromaterapi olan ilaç etken maddesinin yerine ya da tedaviyi tamamlayıcı olarak kullanılan aromaterapi yönetimidir.
Klinik aromaterapi, belli bir rahatsızlığı hedefleyerek onu iyileştirmek üzere yapılan sistemli uygulamalardır ve doktor gözetimindeki tıbbi bir tedaviyi destekler.
Arometerapi, koklama (inhalasyon) yolu ile saniyeler içinde beynimizdeki önemli noktalara ulaşıp nöronal bir sinyalizasyon başlatıyor. Bu, kokladığımız molekülün işlevine göre anti-stres, odaklanma, cesaret, hatırlama, bellek, motivasyon vb. beyinsel işlevlerimizi gerekli nörokimyasalların salınımını uyararak harekete geçiriyor. Bunlar psikolojik sonuçlar gibi gözükse de vücudumuz nörokimyasallarla konuşuyor kendi içinde. Yani tüm vücut sistemlerimiz içindeki işleyişe etki ediyor.
Evet, İngiltere ve birçok Avrupa ülkesinde klinik olarak uygulanan, ödeme kapsamında olan bir tedavi yöntemi aromaterapi. Sağlık sistemi tüm dünyada, tedavi başarısını ve hasta memnuniyetini yükseltmek için güvenli, düşük maliyetli ve farmakolojik olmayan yöntem arıyor. ABD'de bu nedenle son yıllarda hastanelerde aromaterapi kullanımı artış gösterdi.
Ülkemizde de ben ve bazı meslektaşlarım, bu konunun bizde de yaygınlaşması için çalışıyoruz. Sağlık Bakanlığı da aromaterapi mevzuatı oluşturmak için çalışmalarına başladı.
Kanserden korunma için öncelikle kişinin stres yönetimi, beslenme ve yaşam değişikliğini öğrenmesi gerekiyor. İşte tüm bu süreçlerde aromaterapiden çok fayda sağlayabiliyoruz.
İlk olarak kanser tedavisi çok zorlu bir süreç, kişinin bu süreçte yaşam kalitesi düşüyor. Bu süreçte stres, üzüntü, bulantı, halsizlik ya da radyasyon yanığı gibi komplikasyonlarla başa çıkmak gerekiyor. Bu nedenle aromaterapinin, hekim tedavisi devam ederken alanında uzman hekimler tarafından uygulanması gerekiyor.
Kişi, kemoterapi alıyorsa ilaçları ile etkileşime girmemesi adına herhangi bir bitkisel takviye önermiyoruz. Kemoterapi almıyorsa ya da sağlıklı bir kişiyse anti-kanser yağlar, bitkiseller kullanabilir, kullanmalıdır da...
Anti-kanser etkili sabit ve uçucu yağlar var, bunlar dönüşümlü olarak kullanılabilir. Burada altını çizmemiz gereken ve en önemli nokta, bitkisel ürünlerin aralıklarla kullanılması ve eczacı ya da doktorun gözetiminde kullanılması gerektiği.
Bitkisel ürünler ya 1 ay kullanılıp 15 gün ara verilerek ya da 3 ay kullanılıp 1 ay ara verilecek şekilde kullanılmalı. Bu ürünler asla ara vermeden kullanılamaz. Burada hemen parantez açmak istiyorum; bitki çaylarının da kendi içerisinde bir dozu vardır. Bitki çayları da mutlaka bir sağlık uzmanına danışılarak kullanılmalı.
Anti-kanser, antioksidan nar çekirdeği yağı, üzüm çekirdeği yağı, çörek otu yağı, incir çekirdeği vb. yağlar dahilen alınmalı.
Uçucu yağlardan da limon, bergamot, portakal, çay ağacı, copaiba (pelesenk yağı), frankincense, biberiye, adaçayı, kekik timol tipi çok kuvvetli anti-kanser yağlardır. Bu yağların, içeriğinde bulunan terpen moleküllerinden dolayı anti-proliferatif (kontrolsüz çoğalmayı önleyici), nekrozis (kanser hücresini öldürme), apoptozis (saçmalayan, kontrolsüz çoğalan hücreyi yok etme) uyarıcı etkileri vardır. Günde 1-2 damla, sabit yağa ya da bala (yağın tadına bağlı olarak) karıştırıp içilebilir. Tabii burada ilaç kalitesindeki yağlardan bahsediyorum.
Aromaterapi yara iyileşme konusunda muazzam etkili bir yöntem diyebilirim. Şöyle ki yara iyileşmesi ne kadar hızlı olursa skar oluşumu da o kadar az olur ve aromaterapi çok hızlı iyileşme sağlarken skarı minimize etmiş olduğu gibi sonrasında oluşan skarı da daha iyi hale getirir.
Bu konuda en iyi ve etkili yağ ölmezçiçek yağı, tabii bunu belli oranlarda nar çekirdeği gibi doku onarıcı sabit yağlarla karıştırarak uyguluyoruz.
Lenfödem, meme kanserinde en sık görülen komplikasyon. Aromaterapik yağlar ile formülize edilmiş bir yağ karışımı ve doğru uygulama şekliyle tamamen iyileşme görülüyor lenfödem konusunda.
Aromaterapinin stres ve uyku bozuklukları, ağrı, bağışıklık sistemi güçlendirme, enfeksiyon hastalıkları, yaşlı hasta bakım ve psikolojisi, bilişsel bozukluklar, konsantrasyon bozuklukları gibi çok geniş bir kullanım yelpazesi var.
Bitkisel olan bir ürünün tamamen zararsız olduğunu düşünmek yanlış.Aromaterapi de diğer tüm bitkisel yöntemler gibi dozunda ve doğru uygulandığında kişiye fayda sağlar. Fazlası ya da yanlış kullanımı kişiye onu ölüme götürebilecek zararlar verebilir.
Bağışıklık oldukça önemli bir konu, bahsetmeden geçemeyeceğim. Bağışıklık sistemini aşırı uyarmak, onu kendisine karşı da uyarmak anlamına gelebilir. Enerjisini immün sisteme harcamaya çalışan bir vücut viral bir enfeksiyonla karşılaştığında bununla baş edebilecek yeterli enerjiyi bulamayabilir. Kovid sürecinde bunun sonuçlarını sitokin fırtınası olarak gördük. Yürüyerek girdiği hastanede 1 günde fenalaşıp 3 gün içerisinde hayatını kaybeden hastalara tanık olduk. Bu nedenle önce sağlıklı beslenmek ardından hekim ve eczacının yönlendirmelerine kulak vermek gerekiyor.
Bağışıklık güçlendirici olarak limon, zerdeçal, akgünlük, mercanköşk uçucu yağı, bağışıklığı regüle edici pelesenk, lavanta yağı gibi uçucu yağlar var.
Evimizde mutlaka olması gerekenler; lavanta, limon, nane, kekik, ökaliptus, çayağacı, timol, pelesenk, turmeric, akgünlük, biberiye sineol ve bergamot diyebilirim.
Uçucu yağlarda bulunan uçucu moleküller nasal kavite dediğimiz) üst damağımızın burun kısmı) bölgede, yine aynı bölgeye komşu olan, beynimizde koku soğanı dediğimiz bölgenin duyu nöronları tarafından algılanır ve koku sinyalizasyonu başlar. Bu sinyalizasyon da ilkel beyin dediğimiz amigdalaya ve eş zamanlı olarak bilinçli bilişimiz dediğimiz beyin korteksine, vücut iç sistemlerimizin yönetilmesini sağlayan bölge olan hipotalamusa uğramak zorunda kalmadan anında ulaşır. Bütün bu harita saniyeler içinde oluşur ve kişinin psikolojik süreçleri etkilenmiş olur; öğrenme, stres, HPA aksı (iç sistem işleyişleri) etkilenir.
Aromaterapi evde de uygulanabilen ve aslında uygulanması fayda sağlayan bir yöntemdir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kullanıcıların aromaterapi konusunda uzman eczacı ya da doktordan bu konuda eğitim almaları... Püf noktaları, nasıl kullanılması gerektiği, nelerle etkileşime girebileceği, ne kadar sıklıkla ve hangi oranlarda kullanılması gerektiği gibi birçok dikkat edilmesi gereken konu var.
Bazen bize gelen hastalardan da gözlemliyoruz; ya insanlar bu konuda internetten kaynağı belli olmayan yayınlardan bilgi edinmiş ya da TV’de görüp öncesini, sonrasını dinlemeden aklında kalanı uygulamış. En sonunda da olumsuz bir durum yaşadığı için eczacıya danışıyor. "Bitkidir, her derde devadır" ya da "Bitkidir, zararsızdır" diye düşünmek doğru değil.
Konu bitkisel içerik ise ilk gidilmesi, danışılması gereken yer eczane ve eczacı. Onun yönlendirmesi olmadan kesinlikle hiçbir yerden alınmamalı.