Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ülkelerin rahim ağzı kanserini yok etme yolunda hızla ilerleyebilmesi için 2030 yılında kadar bir dizi eylem planı oluşturdu. Buna göre kız çocuklarının yüzde 90’ının henüz cinsel aktiviteye başlamadan 15 yaşına kadar aşılanmasını öneren DSÖ, aşıların HPV’ye maruz kalmadan önce uygulandığında en iyi sonucu verdiğini hatırlatıyor.
Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof.Dr. Hüseyin Hüsnü Gökaslan da "Bu kanser cinsel yaşamla çok yakından ilişkili. Cinsel aktivite başladığında HPV virüsüyle karşılaşma riski arttığından çocuk ve gençlerin henüz cinsellikle tanışmadan aşılanması son derece önemli" diyerek HPV virüsü ve rahim ağzı kanseri hakkında tüm bilinmesi gerekenleri anlattı.
Yaklaşık 100 ayrı tipi bulunan HPV virüsünün rahim ağzı kanserinde çok önemli bir rol oynadığını vurgulayan Prof.Dr. Gökaslan, şu bilgileri verdi:“Serviks kanserlerinin yüzde 99,7’sinde HPV’nin varlığı gösterilmiş. Aslında yüzde 100’ünden sorumlu.
Bu arada hepatit virüsünün karaciğer kanseriyle, sigaranın akciğer kanseriyle ilişkisinden katbekat daha belirgin bir şekilde HPV ile serviks kanseri arasında bir ilişki var. HPV olmadan serviks kanseri olmaz diyebiliriz.
Neden-sonuç ilişkisi hiçbir kanserde bu kadar kuvvetli değil. Dolayısıyla biz HPV enfeksiyonlarını önlediğimiz ve yol açtığı hücresel bozuklukları erken dönemde saptadığımız zaman gerçekten bu kanseri önleme şansına sahibiz.”
En fazla 20-29 yaş aralığında HPV enfeksiyonlarına rastladıklarını söyleyen Prof.Dr. Gökaslan, bu dönemi HPV enfeksiyonlarının pik (zirve) yaptığı zaman dilimi olarak nitelendirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"30 yaşından sonra ve daha sonraki yaşlarda oran giderek azalıyor ancak öncesinde HPV enfeksiyonu toplumda çok sık görülüyor. Ergenlik çağından başlayarak cinsel aktif yaşamla birlikte bu virüsle karşılaşmak çok kolay. Bizim için önemli olan şu; HPV enfeksiyonlarının yüzde 90-95’i bağışıklık sisteminiz düzenli işliyorsa vücudunuz tarafından atılıyor. Ancak yüzde 5-10'luk bir kısmı kalıcı enfeksiyon haline geliyor. Kalıcı enfeksiyonlar, 30 yaşından sonra hücresel değişiklilere yol açıyor ve kansere dönüşümünü kolaylaştırıyor. Bu nedenle 30 yaşından sonra HPV-DNA’ya bakılması gerekiyor."
HPV aşısının geliştirilmesiyle bir kanser türüne karşı korunmak için çok önemli bir başarı elde edildiğini ifade eden Prof.Dr. Hüseyin Hüsnü Gökaslan, "HPV aşısı aktif olarak dünyada 15 yıldır kullanılıyor. Bu tecrübeyle aşının kansere dönüşme ihtimali yüksek olan öncü lezyonları etkin bir şekilde önlediğini söyleyebiliyoruz. Aşı ile tam olarak kanserin önlenebildiğini söyleyebilmek için önümüzde 30-50 yıllık bir süreç var. Tüm toplumların aşılanmasıyla bu hastalık yeryüzünde ortadan kaldırılabilir" diye konuştu.
Aşının henüz teşhis konulmadan ve hiçbir yakınma olmadan uygulanması gerektiğini ancak bir öneri çerçevesinde kişilerin 26 yaşına kadar ilişkiye başlamış olsun olmasın aşı yaptırabildiğini anlatan Prof.Dr. Gökaslan, şunları söyledi:
"İdeal olan tüm toplumun aşılanması. Ancak burada önemli olan cinsel aktif yaşama geçmeden aşının yapılması. Bizim ideal yaş olarak tanımladığımız 9-13 yaş arası çocukların aşılanması şart. Mesela Kanada, Avustralya gibi ülkelerde erkekleri de aşılıyorlar. Erkeği aşılayarak kadına bulaştırma ihtimalini azaltıyorsunuz. Eğer kadınlar da erkekler de cinsel yaşama geçmeden önce aşılanırsa serviks kanseri dünya üzerinden kaldırabilir diye bir beklenti var. Özetle bu kanseri bir daha görmemek bu yolla mümkün."
Prof.Dr. Hüseyin Hüsnü Gökaslan, Türkiye’de henüz 9'lu aşı bulunmadığını ancak en çok görülen 4 HPV virüs tipine karşı koruyucu olan 4’lü aşının yüzde 80 etkili olduğunu belirtti.
HPV’nin sadece rahim ağzında sorun oluşturmadığını, vajinada, vulvada, gırtlakta, mesane gibi organlarda da kansere yol açtığının ileri sürüldüğünü, bunlarla birlikte anüs ve erkeklerde penis kanseri gibi HPV’ye bağlı kanser türlerinin de aşılamaya bağlı engellenebileceğini vurguladı.
-Erken yaşta cinsel ilişkiye başlamak, (Ergenlerde ve daha erken yaşlarda cinsellik başladığında rahim ağzı kanseri olma riski daha fazla. Çünkü bu yaşlarda epitelin koruyuculuğu henüz tam olarak gelişmiş değil. Dolayısıyla cinsellik yaşı ne kadar erkene inerse risk o kadar artıyor.)
-Çok eşlilik, (Eğer birden fazla cinsel partneriniz varsa riskiniz artıyor, tek eşlilik riski azaltıyor.)
-Partnerinizin de çok sayıda cinsel eşi olması,
-Kondomsuz cinsel ilişkide bulunmak,
-Sigara içmek,
-İmmün yetersizlikler, (Bağışıklık sistemindeki bozukluklarda bağışıklık sisteminin baskılanmış olması nedeniyle risk artar.)
-Çok sayıda doğum yapmış olmak, (Doğum esnasındaki hormonal mekanizmalar nedeniyle rahimin kanalı dışarıya doğru açılır ve enfeksiyonlara daha çok maruz kalır. Dolayısıyla buraya virüsün yerleşmesi daha kolay hale gelir.)
-Uzun süre kullanılan doğum kontrol hapları da aynı şekilde aynı hormonal etkiden dolayı serviks kanseri görülme riskini artırabilir. 5-10 yılın üzerinde doğum kontrol hapı kullananlarda daha fazla görülebilir.