Gözaltı morlukları ya da diğer adıyla gözaltı halkaları; genetik ve yapısal olarak göz kapağı derisinde pigmentasyon artışına bağlı olarak meydana gelebilir. Uykusuzluk, düzensiz yaşam biçimi, alkol, sigara kullanımı gibi nedenler de göz çevresindeki venöz dolaşımın yavaşlamasına neden olarak pigmentasyon problemlerine yol açabilir. Atopik ve diğer bazı egzamalar da göz altlarında koyu halkalara neden olabilmekte. Demir eksikliği anemisi, bazı karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları da gözaltı morlukları oluşumuna sebep olur. Derimizin dermis tabakası 0.3-0.4 mm kalınlığındadır. Ancak gözaltındaki deride kalınlık zaman içinde dış ve iç etkenlere bağlı olarak 0.1-0.2 mm'ye kadar iner. İncelmiş olan göz altı kapağı derisi şeffaflaşarak alttaki damarların daha belirgin hale gelmesine neden olur. Bu damarlar gözaltlarında mavi-mor halka tarzı bir görünümü ortaya çıkarır. Genelde genetik ve yapısal özelliklere bağlı olarak veya çevresel koşulların etkisiyle olabildiği gibi, kilo kaybı ve yaşın ilerlemesi nedeniyle bölgesel atropik alanlar neticesinde görülebilir. Hastalar, morluğu bir şekilde kozmetik kapatıcılarla kapatsa da çöküklüğün saklanamadığı konusunda şiddetli şikayetleri olabilir. Gözlerimiz; yorgunluğumuzu veya dinginliğimizi yansıtır. Yaşla, metabolizmayla, çevreyle ve beslenmeyle bünyemizde olan değişikliklerin en çok dışa vurduğu bölgedir. Göz ve göz çevresi kişinin yaşını, sağlığını ve psikolojik durumunu etrafına en belirgin yansıttığı, konuşma esnasında ifadeyi tamamlayan alanlardır. Öncelikle sistemik bozukluklara bağlı ise bu bozuklukların tedavi edilmesi yarar sağlayacaktır. Ancak genelde kronik bir bozukluk olduğundan dolayı zemindeki hastalık düzeltilebilse de sorun çözümlenmeyebilir. Tedavide soğuk uygulama, mezoterapi, PRP, haricen krem uygulamaları ve gözaltı dolgu uygulamaları yapılmaktadır.