13.07.2020 - 09:19 | Son Güncellenme:
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Sefa Dereköy, “İçeriğini bilmeden satın aldığımız, raf ömrü uzun sanayi tipi dondurma ise bunun tam tersi tehlikeler barındırıyor” dedi ve ekledi:
“Tonsillektomi sonrasında yani bademciğin alınması ameliyatından sonra ilk ağızdan alınan gıda genel olarak dondurmadır.
Başlı başına temel bir besin kaynağı olan dondurma, bu ameliyat sonrasındaki erken dönemde soğuk ve ağızda erimiş yumuşak haliyle ameliyatta hasar görmüş bölge için en uygun gıdadır.
Dondurmanın yararlı birçok yönü sayılabilir. Serotonin artışına neden olarak mutluluk hissi oluşturur. Besleyici özelliği kanıtlanmıştır.
Kalsiyum, potasyum ve magnezyum içerir. Enerji deposudur. A ve B vitamini içerir. Doğurganlık çağı kadınlar için yararlı, bağışıklığı artırıcı ve probiyotik özelliktedir. Ancak en güzel dondurmanın katkı maddesi en az olanı olduğu unutulmamalı."
Dondurmanın içindeki yağ ve şeker oranına da dikkat çeken Prof.Dr. Dereköy, “Bu sıcak günlerde hepimizin aniden yeme isteği duyup ölçüyü de kaçırarak tükettiğimiz bir gıdadır. Öyle ki ağızda soğuk kremi ile erirken hissettiğimiz haz, dondurmanın içerdiği yağ ve şeker miktarını unutturacak kadar büyüktür.
Dondurmanın hakiki olanı yalnızca sütün saleple karıştırılması ve toz şeker ilavesiyle hazırlanır.
Kaliteli bir dondurmanın yüzde 60’ı su, yüzde 20’si karbonhidrat, yüzde 12’si yağ, yüzde 4’ü proteindir ve yaklaşık 200 kaloriden ibarettir.
Maraş dondurmasının farkı süt, yağsız süt tozu ve sahleple yapılması ve yağ oranının düşüklüğüdür” diye konuştu.
Marketlerde ve ticari işletmelerde satışa sunulan çok farklı sanayi tipi dondurmalar konusunda da açıklama yapan Dereköy, şu bilgileri paylaştı:
“Bunlar da çok sayıda farklı katkı maddelerine sahiptir. SARS, MERS ve nihayet corona virüs ile gündeme gelen gıda güvenliği bu konuda büyük öneme haizdir. Donmuş gıdalarda corona virüs dahil pek çok zararlı etken yaşamını devam ettirebilir.
Dondurma sektöründe satışa sunulanların ambalajlarında su, buz, şeker, süt kreması, glikoz şurubu, bitkisel yağ, yağsız süt tozu, soya, peynir altı suyu tozu, kıvam artırıcılar (nişasta, guar zamkı), sahlep, emülgatör (mono ve digliseridler) aroma, vanilin, stabilizörler (sodyum aljinat, jelatin, pektin ve sellüloz vb.) renklendiriciler, zerdeçal, klorofil, çeşitli aromalar içerdiği yazıyor.
Tüketiciler aslında dondurma niyetine ‘buzlu soğuk katkılı yiyecek’ satın alıyor. Piyasada şirin dükkanlarda sıralar beklenerek yenilen ve renk renk satışa sunulan bu buzlu yiyeceklerin içeriğinde ne var çok iyi incelemek gerekir.
Bu konuda kendi ülkemizde yıllardır üretimi yapılan bildiğimiz dövme dondurma markalarını ayrı bir yere koymak gerekiyor. Özellikle ithal ürünlerin içeriği çok daha fazla öneme sahip."
İçerdiği kalsiyum oranıyla kemik sağlığına da faydalı olduğunu konusunda halk arasında yanlış bir kanı olduğunu söyleyen Prof.Dr. Dereköy, “Birkaç toptan fazla dondurma yemek ile yüzlerce kalori, LDL kolesterolü artıran onlarca gram doymuş yağ, bir günde ihtiyacımız olan şekerin tamamı alınabiliyor.
Şekerin fazlasının diyabet hastalarında, kalp ve damar hastalığı olanlarda ve osteoporoz denilen kemik erimesi hastalarına zararlara yol açtığı çok iyi bilinmeli. Vücuttaki glukoz dengesini bozan şeker, hücrelere gerekli vitamin emilimini azaltırken kalsiyumu kemiklerden çekiyor. .
Dondurmaya eklenen diğer karbonhidratlar da diyabet riskini artırıyor. Yine tatlandırıcı olarak kullanılan suni şeker trehaloz gıdaların donma noktasını da azaltır” bilgisini verdi.
Raf ömrü uzun dondurulmuş ürünlerin tüketimiyle ilgili de konuşan Dereköy sözlerini şöyle tamamladı: "Uzun süreli dondurulmuş ürünlerde trehalozun oranının yüzde 11’lere ulaştığı saptanmıştır.
Bilimsel çalışmalarda trehalozun normalde bağırsaklarda bulunan clostridium diffisil denilen mikropların yol açtığı ölümcül enfeksiyonlarla ilgisi kanıtlanmıştır.
Listeria enfeksiyonu da dondurma tipi ürünlerle ortaya çıkan diğer bir hastalıktır. Dondurmanın raf ömrünü uzatan katkı maddelerine dikkat çekmek gerekir.”