Yapılan bir araştırmada diyabet hastaları günlük diyetlerine fındık eklediklerinde glukoz intoleransında iyileştirme görüldü. Fındık lifli bir besin ve lif sadece sindirimi değil, aynı zamanda kan şekerini dengeleyerek diyabet riskini ortadan kaldırıyor.
Fındık içerisinde kalp sağlığına faydalı yağlar saklar. Onlardan biri olan oleik asit sayesinde kötü kolesterol (LDL) seviyesinin düşürülmesine yardımcı olurken, vücutta iyi kolesterolün (HDL) seviyesinin yükseltmesine fayda sağlıyor. Düzenli fındık tüketimi kolestrolü yüzde 27 oranında düşürüyor. Bilimsel çalışmalar, düzenli olarak fındık tüketen kişilerin kalp krizinden dolayı ölüm riskini oldukça azalttığını gösteriyor.
Fındık güçlü bir antioksidan olarak öne çıkar. Sadece vücuttaki hücreleri yenilemez, DNA'sı bozuk ve tümörlü hücreleri azaltarak kanser riskini azaltıyor. Fındıkta bulunan bir bileşik olan beta-sitosterol meme ve prostat kanseri riskini de azaltır.
Sindirim daha iyi çalışabilmesi için lif kaynaklarına ihtiyaç vardır. Fındıkta da lif kaynakları bol olduğundan, mide içerisinde öğütme daha kolay bir şekilde gerçekleşir. Sindirim sisteminin daha iyi çalışması neticesinde ishal ve kabızlık gibi sorunlardan kurtulmak mümkün. Sindirim sistemin doğru şekilde çalışması kanser gibi riskleri azaltıyor.
Fındık bir magnezyum kaynağı. Magnezyum, vücuda giren ve çıkan kalsiyum miktarının düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Doğru miktarda kalsiyum kas kasılmalarını oluşturur ve kasların ihtiyaç duyulmadığında dinlenmelerine izin verir. Magnezyum, bu sayede kas gerginliğini azaltır ve kas yorgunluğunu, spazmı, kramp ve ağrılarıyla mücadele eder. Yüksek magnezyum seviyeleri aynı zamanda kas gücünü artırmaya yardımcı olabilir. Magnezyum aynı zamanda kalp kaslarına da iyi gelir ve kalp ritminin bozulmasını engeller. 100 gr fındıkta 229 mg magnezyum bulunur.
Fındıkta bulunan antioksidanlar, cildinize zarar verebilecek serbest radikallerle mücadele ederek, cildin daha sağlıklı görünmesine yardımcı olur. UVA/ UVB ışınlarının neden olduğu cilt kanserinden korur. Antioksidanlarla birlikte flavanoidler cilt hücrelerinin rejenerasyonunu uyarıyor. E vitamininin de desteğiyle ölü hücreleri ortadan kaldırarak daha sağlıklı ve daha genç görünümlü bir cilt sağlıyor.