Metabolik sendrom da görülebilir. Hastalığın ciltle ilgili bir tarafı da vardır. Önemli nokta şu ki, bunlar PKOS hastalığının semptomlarıdır. Sadece semptomları değil, hastalığın kendisini tedavi etmek gerekir.
Hastalığın tedavisinin multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, "Polikistik over sendromlu hastaların yaklaşık yüzde 70'i obez hastalardır. Yüzde 30'u ise obez olmayan hastalardır.
Obezite ile birlikte hastalığın bulguları daha da ağırlaşır. Örneğin kıllanma, adet düzensizlikleri daha fazla olmaya başlar. Zayıf bir polikistik over sendromlu hastada bulgular azken, kilo aldığında bulgular ağırlaşır. Yani kiloyla da yakın ilişkisi vardır.
Özellikle yüz bölgesinde kıllanma arttığında, hastalar toplum içerisine çıkmaktan çekinirler. Yüzlerini saklamaya çalışırlar.
Bu ciddi bir sosyal izolasyon sebebidir. Psikiyatrik tarafı vardır. Ancak unutulmamalı ki PKOS tedavi edilebilir bir sağlık sorunudur. " dedi.
Prof. Dr. Erkut Attar hastaların genellikle adet düzensizliği nedeniyle başvurduğunu belirterek, "Adetlerde anormallik oluşur. Ya sık adet görürler ya da hiç görmeyebilirler.
Bu hastalarda yumurtlama sorunu yaşandığı için, kısırlık nedeniyle de başvurular olur. Hastalığın birinci nedeni genetiktir. Hastada Polikistik Over Sendromu varsa diğer aile bireylerinde, takip eden jenerasyonda da, hastalığın olma ihtimali yüksektir.
Bunun dışında çevresel nedenler, beslenme, bağırsaklardaki bakterilerin iyi fonksiyon göstermemesinin de neden olduğu söylenebilir. Doğrudan doğruya beyinden kaynaklanan endokrinolojik ritm bozuklukları etken olabilir" dedi.
Hastalığın kalp sağlığını da olumsuz etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Erkut Attar sözlerine şöyle devam etti: "Bu hastalar menopoza girdikten sonra, kalp damar hastalıkları veya kalp krizine daha fazla rastlanıyor. İleriki dönemlerde rahim kanseri daha sık görülüyor.
Bu nedenle PKOS'un ciddi bir hastalık olduğu bilinmelidir. Erken dönemde tedavi edilmezse hastalarda ciddi problemler oluşur."