12.02.2024 - 17:29 | Son Güncellenme:
Kanser belirtilerinde tümörün yerleşiminin önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Emin Gökhan Kandemir, “Örneğin sık görülen kanserlerden biri olan akciğer kanseri; öksürük, nefes darlığı ile karşımıza çıkabileceği gibi öte yandan vücudun herhangi bir yerindeki şişlik ve ağrıyla da karşımıza çıkabilir. Köken aldığı organa ait belirtiler ya da metastaz yaptığı yerlere ait belirtilerle de karşımıza çıkabilir. Bazen ise belirli bir aşamaya gelinceye kadar ortaya çıkmaz. Mesela pankreas kanseri geç ortaya çıkabilir. Halsizlik, iştahsızlık gibi kanserin sinsi belirtileri de olabilir. Ateş bile tek başına kanser belirtisi olabilir” ifadelerini kullandı.
Kanserin yaklaşık yüzde 5 ile 10 oranında kalıtsal bir özelliğe sahip olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kandemir, “Onun dışında çevresel faktörlere bağlıdır. Bazı kimyasal maddeler ve fiziksel faktörler kansere yol açabiliyor. Hastalıkta beslenme çok önemlidir. Özellikle sigara, birtakım değişikliklere yol açıyor. Görülen birçok kanserde sigara risk faktörüdür. Sigara ve alkol bir arada olduğu zaman kanser daha fazla gelişebiliyor. Dünyada birinci sırada akciğer kanseri yer alıyor. Ülkemizde ise birinci sırada erkeklerde akciğer kanseri, kadınlarda meme kanseri var. Kalın bağırsak kanseri her iki cinste de sık görülen kanser türleri arasında. Yine aynı şekilde erkeklerde prostat kanseri sık görülüyor” şeklinde konuştu.
Tedavi sürecinde yaşın önemli olduğunu vurgulayan Kandemir, sözlerine şöyle devam etti:
"Bazı kanser türleri daha erken yaşlarda, bazıları ise biraz daha geç yaşta karşımıza çıkıyor. Yaşlandıkça insanların tedaviye dirençleri oluşabiliyor. Kanserin birçok tedavi yöntemi vardır. Klasik olarak baktığımızda cerrahi tedavi, kemoterapi ve radyoterapi olmak üzere üç modeldir. Günümüzdeki gelişmelerle ve son yıllarda yapılan çalışmalarla klasik kemoterapi ilaçlarına ilaveten hedefe yönelik tedaviler immünoterapi de devreye girmiştir. Bu tedavileri hastalığın evresine ve durumuna göre uygulamaktayız."
Günümüzde teknolojik alanda birçok gelişme olduğunu ve bu gelişmeler sonucunda tedavi yöntemleri de her geçen gün geliştiğini söyleyen Prof. Dr. Kandemir, “Dolayısıyla kanser tedavisinde son zamanlarda kullandığımız hedefe yönelik tedavileri ve immünoterapileri daha fazla uygulamaktayız. Bunları sağlayan birtakım testler vardır. Genetik testler ve NGS (Next Generation Sequencing) gibi yeni yöntemlerle karşımıza çıkan testler. Yeni nesil dizileme yöntemiyle birçok gendeki varyantları görebilmekteyiz ve bunlara yönelik tedaviler belirleyebilmekteyiz. Bunlar tedavileri az olan kanser türlerinde bile birçok tedavi seçeneği sunmuştur. Bu da güzel bir gelişme. Bu ilaçlara erişimimiz Türkiye olarak her geçen gün daha fazla olmaktadır. Böylece hastalarımıza daha iyi bir tedavi sunabilmekteyiz” dedi.
Prof. Dr. Kandemir, son istatistiklere göre dünyada yaklaşık 20 milyon yeni kanser vakası teşhis edildiğini ve kansere bağlı yaşam kaybının ise yaklaşık 10 milyon olduğunu söyledi. Türkiye’de ise yıllık yeni kanser vakası yaklaşık 250 bin civarında, kanser nedeniyle yaşam kaybının ise yaklaşık 126 bin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kandemir, “Her şeyden önce kanserden korunmak gerekli. İnsanlar kendi veya ailesinde olan risk faktörlerini bilmeli. Kanserde erken teşhis çok önemli. Bunun için kanser ne kadar erken teşhis edilirse tedavi şansı o kadar fazladır. Dolayısıyla belirli yaşlarda kontrol lazım” diyerek sözlerini noktaladı.