"Aşk, neredeyse tüm psikiyatrik hastalıklara ait kriterleri bünyesinde barındıran coşkunluk halidir" diyen Dr. Mert Sinan Bingöl, tutkulu aşkın kendi ruhsal ve fizyolojik ihtiyaçlarımızla ilişkili olduğunu söyledi. Dr. Bingöl, insanların ebeveynlerini, kardeşlerini ya da çocuklarını seçemediğini ama eşlerini kendi tercihleriyle seçebildiğini ifade etti.
Fiziksel çekiciliğin kısa süreli ilişkilerde ve tanışma sırasında daha fazla önem taşıdığını kaydeden Dr. Mert Sinan Bingöl, "Coğrafi yakınlık da çekim açısından önem taşır. Özellikle ergenlik ve sonrasında aynı mahallede, okulda, iş yerinde bulunuyor olmak ilgi duyma ve yakınlaşma olasılığımızı artırır" diye konuştu.
Stres faktörlerinin aşk süreçlerini en çok tetikleyen unsurlar olduğuna vurgu yapan Dr. Mert Sinan Bingöl, şunları söyledi: "Özellikle tutkulu aşka dönüşümde bir engel vardır. Engel ne kadar fazla ise çekim o kadar artıyor. Kişi kurtarıcı bekliyor bu durum aşkı tetikliyor. Kişi stres anında uyarılmış oluyor ve o duygunun varlığını daha çok hissediyor" dedi.
Dr. Mert Sinan Bingöl, sözlerini şöyle noktaladı: "Karşılılık unsuru aşkı besler, aşk karşılığında aşkı ister, bunu bulduğumuzda güçlü bağlanmalar yaşıyoruz. Seçtiğimiz kişinin bizden bir parça taşıdığı düşünülür bu duruma eksikliğin giderilme ihtiyacı diyebiliriz. Hayata aynı açıdan değil, aynı acıdan bakan ve aynı noktadan yaralananlar birbirlerine daha hızlı çekim hissederler."