01.04.2021 - 14:05 | Son Güncellenme:
Sağlık hukuku alanında kavram kargaşası var
Ülkemizde estetik cerrahi dünyadaki gelişimine paralel şekilde hızla ilerlemiş ve günümüzde bu konuda çok başarılı olarak kabul edilen sayılı ülkeler arasında yerini almıştır. Fakat bu gelişmeler yaşanırken, ortaya çıkacak hukuki uyuşmazlıkların çözümü üzerinde fazla durulmamıştır. Estetik cerrahların sorumluluğu da, diğer hekimlerin sorumluluğu gibi kanunlarımızda düzenlenmediğinden, bu konudaki boşluk, genel nitelikteki Borçlar Kanunu hükümleriyle doldurulmaya çalışılmıştır. Bu sebeple günümüzde gelinen nokta itibariyle, sağlık hukukunda tam bir kavram karmaşası bulunmaktadır. Bu alana özgü, güncel ve özel bir kanun ihtiyacı olduğu açıktır. Malpraktis nedeniyle hekimin sorumluluğuna ilişkin düzenlemeleri içeren özel bir kanunun yürürlüğe girmesi; bu alanda bir standart oluşturulması anlamında son derece yararlı olacaktır.
Malpraktis ile Komplikasyon ayrımı hekimin sorumluluğu açısından önemli
Malpraktis yani tıbbi uygulama hatası, sağlık personelinin kasıt, kusur veya ihmal ile standart uygulamayı yapmaması, bilgi veya beceri eksikliği ile yanlış veya eksik teşhiste bulunması, yanlış tedavi uygulaması ya da hastaya tedavi vermemesi ile oluşan ve zarar meydana getiren fiil ve durumdur. Komplikasyon ise; tıbbi standartlarda uygun bir müdahale yapılmasına rağmen, ortaya çıkabileceği tıp çevreleri tarafından kabul edilen ve her türlü tedbir alınmasına rağmen kaçınılmaz olarak meydana gelen zarardır. Estetik cerrah ile hasta arasındaki ilişkiden, cerrah aleyhine bir sorumluluğun doğabilmesi için, cerrahın sözleşmeye aykırı kusurlu bir davranışının bulunması, bunun sonucunda hastanın bir zarara uğraması ve davranış ile zarar arasında uygun nedensellik bağının olması şartlarının gerçekleşmesi gerekir. Doktorun yaptığı işin, hangi yöntemi kullanırsa kullansın ayıpsız, kusursuz olarak ortaya çıkması gerekir. Tıbbi olarak kötü uygulama adı ile tanımlanabilecek bir fiil sonrasında hastada sakat kalma, bir organını ya da uzvunu kaybetme, hatta ölüm gibi farklı istenmeyen sonuçlar doğabilir. Estetik ameliyatlarda, olası bir başarısızlıkla sonuçlanan bir durum var ise ve istenmeyen bir durum meydana gelmiş ise, zarar gören kişi psikolojisinin bozulduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteyebilir.
Estetik sonucu mağdur olanların açabileceği davalar;
1. Ölüm ya da geçici veya kalıcı bedensel zararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat,
2. Yanlış tanı ve tedavi yüzünden uğranılan zararlar, tedavinin olağandan fazla ve gereksiz yere uzatılması ve gereksiz ameliyat ve tedavi nedeniyle tazminat,
3. Hastayı aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, hastanın ve yakınlarının onamı alınmadan tedaviye başlanması ve ameliyat yapılması nedeniyle tazminat,
4. Sır saklama yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle tazminat,
5. Acil yardım gerektiren durumlarda hekimin görevini yapmayarak hastanın ölümüne veya sakat kalmasına neden olmasından dolayı maddi ve manevi tazminat,
6. Önemli ve ilk yardım hizmetini yerine getirmeyerek ağır yaralıyı veya hastayı kapıdan geri çeviren hastane yönetimine karşı maddi ve manevi tazminat,
7. Gereksiz tedavi masrafları yaptırılması ve aşırı ücret alınması nedeniyle tazminat.
Zaman aşımı süresi ne kadar?
Güzelleştirme amaçlı estetik ameliyatlarında eser sözleşmesi hükümleri uygulanacağından, bu sözleşmeden kaynaklanan alacaklar, Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6. Maddesi gereği, beş yılda zamanaşımına uğrar. İdareye karşı açılacak tazminat davalarının ise, İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 13/1 çerçevesinde açılması gerekir. Ancak dava açmadan önce idareye başvuru yapılmalıdır. Yapılan talebe 60 gün içerisinde cevap verilmezse veya olumsuz cevap verilirse, bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde açılması gerekir. Dava, zarar verici fiilin öğrenilmesinden itibaren bir yıl ve herhâlde fiilin işlenmesinden itibaren beş yıl içerisinde açılmalıdır.