Yeni Yıl Ve Ötelenen Hayatlar

Bir kez daha yılın “o” zamanına geldik.

Birbirimize hediyeler almak için alışveriş merkezlerinde mağazadan mağazaya koşturmaya, yılbaşı programları arasında seçim yapmaya, “gece oradan oraya o trafikte nasıl geçeriz” diye hesap etmeye, astroloji sayfalarında iyicil gezegenlerin peşine düşmeye, kırmızı iç çamaşırımızı tozlanmış çekmeceden çıkarmaya, kılıcımızı düşmana doğru savurur gibi kalemimizi beyaz sayfalarda koşturtarak yeni yıl dileklerimizi yazmaya başladıysak eğer, evet yılın “o” zamanına gelmişiz demektir. Önümüzdeki 365 günden söke söke alacaklarımızı tek tek yazarız yeni yıl dilek listemize. Öyle aşk, meşk, iş, sağlık gibi genellemeler değil, basbayağı detaylı yazarız listemizi. Günümüzün kişisel gelişimcileri bizlere çok iyi öğretmiştir, dilek listesine evlenilecek adamın boyunu posunu yaşını yazmayı, ne kadar maaş alması gerektiğini, beraber olunacak kadının ölçülerini, hayalimizdeki evin dış cephe kaplamasını, istediğimiz o arabanın far rengini ve banka hesabımızda virgülden sonra biriken sıfırları. Bunların hepsini detaylı detaylı yazmayı çok iyi öğrenmişizdir. Çünkü “genel dilekler OUT”, “özel dilekler IN” çağına adım atalı çok olmuştur.

Haberin Devamı

Aslında bu dileklerin bir önceki senelerde benzer bir beyaz kağıda benzer bir tükenmez kalemle yazılanlardan çok farkı yoktur. Farklıymış gibi yaparız. Mesela adamın bıyığı olsun mu olmasın mı bu seneki dilek listesine ilave ediveririz.

Değişiklik bundan ibarettir.

Etrafımızdaki her şey, istisnasız her şey bize mutluluğun şimdi, burada ve derhal değil de, yarın, öteki gün veya zaman çizgisinde belirsiz bir noktada mutlaka, ama mutlaka ve illa ki nasip olacağını söylediğine göre, hayattan beklentilerimizi Aralık ayının son günlerinde beyaz kağıtlara karalarken kendimizi bulmak çok da şaşılacak bir durum değil. Instagram’ı açarız mesela, “bilmem kaç saniye olumlu düşünürsen yarın hiç beklemediğin bir yerden güzel bir haber alacaksın” gibi bir görselle burun buruna kalma ihtimaliniz çok yüksektir. Veya WhatsApp grubumuza bir saadet zinciri mesajı gelmiştir, derhal 12 kişiye mesajı gönderirsek içimiz yeni yılda refah ile dolacak ve dertlerimizden kurtulacağızdır. Televizyon reklamları bas bas buyurur, 36 bedene indiğimizde ve o daracık elbiseyi, elimizde bir çubuklu dondurma eşliğinde giydiğimizde, spor arabasından inen adam bize aşık olacaktır. Hem de kör kütük.

Haberin Devamı

Mutluluk, hep bir başka günün hesabına yazılmıştır.

Tersten okursak, bugünün hesabına mutsuzluk düşmüştür.

Kimse bize mutluluğun yarın kapımızı çalmama ihtimalinden bahsetmez. Çünkü ticarî olarak bu fikir satmaz ve ertesi gün bir kamyonun altında kalma istatistiğimiz görmezden gelinir. Kimse bize “o” bedene indiğimizde dünyanın en bedbah insanı olma ihtimalimizden bahsetmez. Veya “o” spor arabalı adamın, o mükemmel vücutlu kadının bizi dünyanın en mutsuz insanı yapabileceğinden söz edilmez. Tüm gezegen, şimdi ne kadar mutsuz olduğumuza ve gelecekteki belirsiz bir mutluluk ütopyasına işaret eder.

Tıpkı yeni yıl dilekleri gibi.

Bu yıl o terfiyi alamamışızdır, ideal eşle tanışamamışızdır -Ah! O kahrolası Venüs geri geri gitmeyeydi olacaktı!-, o arabayı alamamışızdır, o tek başına çıkmak istediğimiz yolculuğu çok düşünmüş ama evdeki kanepemizden kalkamamışızdır, doğal olarak geride bıraktığımız mutluluk kırıntıları hiçbir işe yaramamış ve berrrr-bat bir yıl geçirmişizdir. Zaten gezegenler hep retro olmuştur bu sene, tümü birden, o yüzden de şanssızlığımıza şanssızlık katılmıştır. Ama önümüzdeki yıl var ya, önümüzdeki yıl “yırttığımız” yıl olacaktır. Kesinlikle…. Bu inançla yazarız da yazarız yeni yıl dileklerimizi boş beyaz sayfalara.

Haberin Devamı

Ne zaman yeni yıl dilek listesi görsem, birisinin yazdığını işitsem, içimi müthiş bir hüzün kaplar. İşte biri daha bu yıl, başına gelen onca şükredeceği şeyi görmemiştir, şansını idrak etmemiştir, yeryüzündeki milyarlarca insanın onun yerinde olup yeni yıl dileği yazmaya bir milim kadar yaklaşamayacağını hiç anlamamıştır. Bir sonraki yılın bir öncekini mumla aratabileceğini, belki elimizi kolumuzu kullanamaz durumda olacağımızı, her şeyimizi ve tüm sevdiklerimizi kaybedebileceğimizi, nefesimizin tam da o ümit bağladığımız yılda durabileceğini, hiç ama hiç aklımıza getirmemişizdir. Ve etrafımızdaki çoğu insan gibi, bugünkü mutluluğumuzun ve şükredeceklerimizin farkında olmayıp, hayatı basbayağı ertelemişizdir. Yeni yıl dilek listemiz belirsiz bir tarihe ötelemiştir mutluluğumuzu. Karşımda “BuYılDaBerbatGeçti” ordusuna katılan bir asker ve “ÖnümüzdekiYılBenimYılımOlacak” diyen bir umut dilencisi görürüm o anlarda.

Yılın “o” zamanına geldiysek eğer, naçizane tavsiyem bu sene bir değişiklik yapın. Yeni yıl dileklerinizi yazmayın. Mutluluğunuzu ötelemeyip, belki de bir daha hiç bu kadar mutlu olamayabileceğinizi aklınıza getirin. Ertelediğiniz her şeyi şimdi, hemen ve derhal yapın. Mesela o taytı giymek için 36 beden olmayı beklemeyin. O spor salonuna gitmek için Ocak’ın ilk gününü işaretlemeyin. O seyahate çıkmak için hiç gelmeyecek bir finansal refahı gözlemeyin. O uçak biletini alın. O arkadaşınıza telefon edip “haydi iki lafın belini kıralım!” deyin. O şarap şişesini açın. O kişiye “seni seviyorum” mesajı gönderin. O meslektaşınıza barış dalı uzatın. O kırmızı iç çamaşırını yılbaşında değil, bugün giyin.

NAMASTE.


ARYA Esra E. Karaosmanoğlu


“Acemi Yogi”

Instagram: acemiyogi

ARALIK 2019