Son 15-20 yılda yoga tarzları mantar gibi çoğaldı. Onlarca yeni nesil yoga türedi. Kimileri sırf “element uydurmak” için, kimileri ise gerçek bir ihtiyaca cevap vermeyi amaçlıyor. Yoga’nın kendini yenilemesi, gözden geçirmesi, ve hatta düzeltilmesi olmayacak şeyler değil. 20 yıl önce Yoga eğitiminde öğrendiğim bazı “gerçekler” bugün tıp dünyası tarafından afaroz edildi. Bunlar elbette işin çok detayında olan değişiklikler ancak tıbbî bakış açısının değişkenliği ne derece Yoga’da bir arayış içinde olunmasını gerektiriyor çok emin değilim.
Yeni tıbbi yönlendirmeler çerçevesinde mevcut Yoga pratiğimizi şekillendirebiliriz ama bunun haricindeki uğraşlar bana “Yoga” gibi gelmiyor. Belki bu icatlara “yeni nesil kültür fizik” veya “Yoga’dan esinlenen fiziksel hareketler” diyebiliriz.
Bir gün oturdum üşenmedim, internetten bulabildiğim tüm yeni nesil Yoga tarzlarını listeledim. Eminim unuttuklarım çok vardır, ancak bulduğu başlıca çiçeği burnunda Yoga tarzlarını paylaşmak istiyorum:
Tavana asılı bir kumaştan destek alarak ve havada bazı yoga pozları gerçekleştirmeye yönelik Areal Yoga;
Bir ashtanga-vinyasa karışımı olan ve kişiyi hedefe daha hızlı getirmeyi amaçlayan Roket Yoga (Roket Yoga? Bu ne yaa?);
Çoğu akrobatik hareketlerden oluşan ve bir çalışma eşi ile uygulanan Akro Yoga;
Durgun sularda özel bir sörf tahtasının üzerinde yapılan pozlardan oluşan Sup (Stand Up Puddleboard) Yoga;
Suda yapılan ritmik jimnastik hareketlerine çok benzer pozlar içeren Su Yogası (Water Yoga);
1970’lerde Batı’da yaygınlaşan, 40 derecede ve belirli bir nem oranında ısıtılmış bir odada gerçekleştirilen Bikram Yoga’nın benzeri olarak Sıcak Yoga;
Kabile dansları ve yoga pozlarını harmanlayan kişinin kendini daha serbest bırakmasını amaçlayan Buti Yoga;
Yasal olan yerlerde marihuana alımı ile kişinin kendini daha özgür hissetmesini amaçlayan Ot Yogası (Weed Yoga) veya Yüksek Yoga (High Yoga) (Yoksa “kafa yogası” mı demeliyim?);
Dört ayaklı dostlarımızla birlikte ve onlarla daha derin bir iletişimde gerçekleştirebileceğimiz yoga pozlarından oluşan Doğa Yoga(Nature Yoga);
At sırtında yapılan pozlardan oluşan Binicilik Yogası (Horseback Yoga);
Sadece erkeklerin katıldıkları Broga Yoga (“Bro” erkek kardeşin kısıtlması olarak kullanılmış);
Çocukluğumuzdan hatırlayacağımız hula hoop (çember) ile yoga pozlarının karışımı olan Hoop Yoga;
İki ağaç gibi, birbirinden uzak iki sabit desteğe bağlanan bir ipin üzerinde yoga hareketleri yapmayı amaçlayan Slackline Yoga;
Batı’ya ilk gelişi 1960’larda olan fakat uzunca bir süre unutulduktan sonra tekrar canlanan, katılımcıların çıplak yoga yaptıkları Nü Yoga (Nude Yoga);
İnsanların birlikte doyasıya gülebildikleri bir ortam yaratmaya çalışan Kahkaha Yogası (Laughter Yoga).
Muhtemelen benim tespit edemediğim daha onlarca başka Yoga tarzı vardır. Bazılarının geleneksel Yoga prensiplerine aykırı olduğunu (öneğin Weed Yoga ve Nude Yoga gibi), bazılarının ise Yoga’dan çok, bir ihtiyaca cevap verdiğini düşünüyorum (örneğin Laughter Yoga gibi). Bir başka grup da geleneksel Yoga pozlarının farklı bir ortamda uygulanması olarak görülebilir (örneğin Sup Yoga gibi), ancak burada da temel öğretilerde bize aktarılan denge noktaları, kaldırma güçleri değiştiğinden, sakatlanma risklerinin de artabileceğini varsaymak gerekir.
Tüm dünyada olan yeni nesil Yoga tarzı geliştirme çabalarını görmezden gelemeyiz ancak bunların insan sağlığı üzerindeki güvenilirliği, sakatlanma risklerindeki değişimler, kemik-kas ve bağ dokusu üzerindeki etkileri ve sempatik/parasempatik sinir sistemimiz üzerindeki yansımalarını hata payı olmaksızın tespit edebileceğimiz bir tarihçe ve deneyim mevcut değil. Bir tarafta deneysel ve insan sağlığı açısından etkileri bilinmeyen oluşumlar, diğer taraftan 5000 yıldır test edilmiş bir Yoga öğretisi var. Siz hangisini seçerdiniz?
Yeni nesil Yoga tarzlarını “Yoga yapıyorum” diye değil, belki de “eğleniyorum, stresimi atıyorum, aynı zamanda hareket ediyorum” olarak tanımlamak bana daha doğru geliyor. Elbette bunları da deneyelim ama adına “Yoga” demeyelim, ne dersiniz?
NAMASTE.
ARYA Esra E. Karaosmanoğlu
“Acemi Yogi”
Haziran 2019