Önümüzdeki hafta Hindistan yolcusuyum.
Her sene yaptığım gibi, yılın bu ayında rotam yine Rişikeş şehri. Himalayaların eteklerinde küçücük bir şehir. Her yıl Mart ayının başında Uluslararası Yoga Festivali’ne ev sahipliği yapıyor.
Bu yıl şeytanın bacağını kırıp, az sayıda yoga öğrencimi ve birkaç dostumu götürmeye cesaret edebildim. Aralarında bazıları ilk defa Hindistan’a gidiyor. Onlardan daha çok, ben heyecanlıyım : Acaba benim gibi bu ülkeye aşık olacaklar mı? Acaba sevecekler mi her şeyini? Acaba hasta olacaklar mı? Acaba, acaba, acaba…
Çünkü Hindistan’a ilk defa gitmek, rus ruleti oynamaya benzer. Ya âşık olursunuz, ya da nefret edersiniz.
Arası yok.
Birlikte seyahat edeceklerimi hazırlamaya çalışıyorum orada tanık olabileceklerine, ama sanırım sözler, anlatılar, imgelemeler, hiçbiri Hindistan’ın ne kadar değişik, ne kadar farklı bir ülke olduğunu ifade etmeye yetmiyor.
« Şöyle pis bir yer» deseniz, öyle bir pislik şu yaşınıza kadar görmemişsinizdir.
« İnsanları böyle iyi » deseniz, o da olmaz, varını yoğunu size büyük bir cömertlilikle sunan, o derece mütevazı insanlarla daha önce hiç karşılaşmamışsınızdır.
« Ritüelleri şöyle etkileyici » deseniz, saatlerce Ganj Ana’ya sunulan duaları şimdiye dek hiç görmediğinizden, nasıl bir şey olduğunu hayâl bile edemezsiniz.
« Renkleri şöyle harikulâde » deseniz, o da yardımcı olmayacaktır turuncuların, sarıların, kırmızıların, pembelerin birbirleri ile âhengini anlatmaya.
O yüzden, Hindistan pek anlatılabilen bir ülke değil. Kişisel deneyiminizden sonra ancak, kalbinizde yer edinip edinmeyeceğine karar verebilirsiniz.
Bir de seyahat sonrası ciddi bir çıkmazla karşı karşıya kalma olasılığınız var. Benim gibi ülkeye âşık olursanız, seyahat planlarınızı hep Hindistan’a göre yapar durursunuz ! Sanki koskoca yerkürede başka memleket kalmamış gibi.
Ama sahiden, yerkürede başka BÖYLE memleket yok ki ! « Incredible India ! » işte .
Esra E. Karaosmanoğlu
« Acemi Yogi »
14 Şubat 2018
YogaChiEsra@gmail.com