Tüm bu süreçte, evlerimizde kalmak zorunda olan biz ayrıcalıklı azınlığın yeni gözdesi şüphesiz Yoga oldu. Tabi, Yoga’yı daha önceden de biliyorduk. Stüdyolara oluk oluk para akıtıp, işle eve dönüş arasına bir Yoga dersi sıkıştırıyorduk. En pahalı Yoga mat’lerini alıp, üstümüzdeki tayta göre kombin yapabiliyorduk. Gittiğimiz Yoga stüdyosu derslerinde ters duruşlardan düz duruşlara uçabiliyor, kaslarımıza ve esnekliğimize mutluluk hormonu da basabiliyorduk. Bunları biliyorduk. Bunun ötesiyle de aslında çoğu eğitmen ve öğrenci, hiç ilgilenmiyorduk.
Peki pandemi sürecinde Yoga dünyasında neler değişti? Bence çok şey değişti. Burada bir avuç Yoga eğitmeni yıllardır “O stüdyolarda yaptıklarınız yeterli bir Yoga değil!” diye bas bas bağırıyoruz. Benim gibi daha geleneksel ve ticari kaygılardan uzak bir eğitim almış kişiler, baş üstü durmasını çok iyi beceremiyoruz ya, korona öncesi süreçte ne yalan söyleyelim, Yoga konusundaki yeterliliğimiz meslektaşlarımız tarafından oldukça sorgulandı. Herkesin yapabileceği ve sakatlanmalardan uzak dersler verdiğimiz için, bizlerin öğrettiği “kolay yoga”, “erişilebilir yoga”, hep hor görüldü.
Oysa gerçek nimet, tam da buradaydı.
Korona günlerinde bunu sanırım büyük bir kitle fark etti. Virüsün kapılarımıza dayandığı bu günlerde, akrobatik baş aşağı duruşlar bizi bir yere götürmeyecekti. Yapsak ne olur, yamasak ne olur… Kaygımız hafiflemezdi. İnsanlar zihinlerini berraklaştıran, evhamlarını dindiren, uykularını düzenleyebilecek ve en önemlisi teslimiyeti tekrar hatırlatacak bir Yoga tarzı arayışına girdiler. Bu dönemde yaşadıkları panik atakları bertaraf edebilecek nefes egzersizlerinin peşine düştüler. Virüs akciğerlere yerleşiyor ya, akciğerleri güçlendirecek hareketler aramaya başladılar. Ve sonunu henüz hiçbirimizin bilmediği bu sürecin uzaması karşısında sabrımızı güçlendirecek teknikler üzerinde durmaya başladılar. Evet, bu dönemde akrobatik Yoga hareketleri, işlevsiz birer içi boş çuval oldu.
Bu gidişat, veya farkındalık artışı, memnuniyet verici. Birçok insan hayatlarında ilk defa “içlerine” dönmek durumunda kaldılar. Zoom üzerinden sohbetler, Netflix bir yere kadar… Bedensel olarak sağlıklı kalıp bu kaygı illeti ile baş etmenin yolları belki ilk defa arandı. Belirsizlikte sakin, sükunette ve olabildiğince tatminde kalabilmenin bir yolunu gösterebilir miydi online yapılan etkinlikler? Ve insanlar ilk defa bu sorularına sadece Yoga’nın cevap verebileceğini fark etti. Öyle stüdyolarda yaptırılan akrobatik Yoga değil, insanın kendi içine dönmesini sağlayan, bu yoldaki zorlukları yönetebilen, huzur getiren ve binlerce yıldır aynı şeyi söyleyen Yoga’yı.
Geleneksel Yoga eğitimi almış (gurukula sistemi) Yoga hocaları senelerdir Yoga’nın bu tarafına dikkat çekiyordu aslında. “Bedeninizi bükmeyle çok ilgilenmeyin, gelin nefes, meditasyon, basit hareketler yapalım!” diye diye dilimizde tüy bitti. Çok şükür bu dönemde, insanlar daha yararlı ve en önemlisi, bedensel esneklik peşinde koşmayan, ruhsal olarak hayat kalitelerini artırabilecek sistemler aramaya başladılar. Koronavirüs dönemini Yoga açısından yeni bir farkındalık dönemi olarak görüyorum. Nihayet, bu tarz Yoga dersi veren eğitmenlerin söyledikleri biraz daha fazla dinleniyor oldu. Yoga eğitmenleri arasında bir ego savaşı değil bu, insana yararlı ve kalıcı olanın bilimini okumuş eğitmenlerin bir nevi altın çağı.
Koronavirüs kadar vahim bir olay sebebiyle, Yoga’nın kalıcı faydalarının keşfedilmiş olması elbette üzücü. Ama bir başlangıç oldu bu, bir uyanış. Belki bundan sonra insanlar, görsellik ve geçici olana bağımlılıklarından sıyrılabilip, daha kuvvetli bir iç denge ve refah yoluna baş koyabilecekler. Sanıyorum Yoga da, bu güzel farkındalıktan nasibini alacak.
Bu yazıyı bitirmeden evvel, bir teşekkür…
Yararlı Yoga’yı, insan onurunu ve maneviyatını yükselten Yoga’yı, kalıcı bir şekilde insanlarda farkındalık, birlik bilinci ve mutluluk yaratacak olan Yoga’yı bana öğreten sevgili Hocam Adnan Çabuk ve geleneksel Yoga’yı öğreten tüm hocalara buradan selam olsun!
Namaste
ARYA Esra
Insta: @acemiyogi (sorularınız için)
MAYIS 2020