Bir konuşmasında Prem Baba (*) « Yoga, gayret yoldur » demişti.
Yoga’nın ister istemez şekillendirdiği hayatlardan bahsediyordu. Erken yatmak, erken kalkmak, düzenli pratiği aksatmamak, günlük eylemlerde Yoga halinde kalabilmek, vs. Bir başka ifadeyle, Yoga yolundaki sürekli çaba halini işaret ediyordu.
Kargaşalı ve gürültülü metropol hayatlarında öz disiplini bulmak hiç de kolay değil. İş hayatı başlı başına bizi Yoga yolundan çıkaran bir uğraş. Doğadan uzaklaşmamızı, insanların birbirlerine ve canlılara karşı acımasızlığını, sağlıksız yemekleri, hava ve ses kirliliğinden hiç bahsetmiyorum bile.
Aşram’lar, yani Yoga’nın dergâhları, tinsel yolculuğunuzda sizi destekleyen ortamlar sunar. Aşram’larda bireyin kendini dinlemesi daha kolaydır zira her şey düzenli ve sürprizsizdir. Sabahları gün doğmadan çan sesi ile kalkılır. Genellikle 05:00’te... Meditasyon dersinden sonra Yoga dersine katılınır, sonra birlikte kahvaltıya oturulur. Günün ortasına kadar geçen boş zamandan sonra yine çan sesi öğle yemeğini duyurur. Sonrasında meditasyon, Yoga ve felsefe dersleri olur ardı ardına. Son dersten hemen sonra ise erken bir akşam yemeği yenir ve gün genelde 21:30 – 22:00 gibi biter.
Aşram’da her şey bellidir, düzenlidir. Çan her gün aynı saatte çalar, aynı saatte yemeğe oturulur, aynı saatte dua edilir. Katılınabilecek dersler tekdir, çeşitlilik yoktur.
Tekdüze gibi görünen bu yaşamın oluşturulması aslında kişinin kendi içine dönebilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Dua, yemek ve ders saatleri belli olunca, tinsel gelişiminizden başka ilgilenmeniz gereken bir şey olmuyor. Aşram’daki görevliler size konaklama, yemek ve ders sağlıyorlar. Sabah alarmınızı onlar çalıyor, hocalarınızı onlar organize ediyor. Size sadece öğretiyi almak, pratik yapmak –çok çalışmak- ve kendi içinize dönmek kalıyor.
Kendinize odaklanma yolculuğunuz sadece Aşram’ın sundukları ile desteklenmiyor. Oraya sizin gibi gelen bireylerin de kendi içlerine dönme çabasında olmaları, tinsel yolculuklarında cevaplar aramaları veya sadece kişisel pratiklerini uyguluyor olmaları, etrafınızda sizi destekleyen elverişli enerjiler yaratıyor. İşte bu yüzden de Aşram hayatı bireysel pratiğinize ivme kazandırmanın en kuvvetli yolu bence.
Elbette er ya da geç, yaşadığınız şehre geri dönmek zorunda kalacaksınız. Şehrin göbeğindeki evinizde, Aşram’daki düzen ve olumlu etkenler olmaksızın spiritüel yolculuğunuza devam etmek için çaba harcayacaksınız. Her gün, işinizle, trafikle, hava kirliliği ile, insanların saldırganlığı ile savaşmak zorunda kalacaksınız. Düzenli pratiğinizi aksatmamak için birçok fedâkarlık yapacak, bazen de yapmamayı seçeceksiniz. Tinsel gelişiminizi sürdürmek için bir Aşram’da olduğundan çok daha fazla gayret sarfedeceksiniz. Bu yüzden Prem Baba « Yoga, gayret yoludur » diyor.
Aşram’da alışık olmadığınız bir hayat tarzına ayak uydurmaktan tutun, metropol hayatında bireysel pratiğinizi aksatmamak için verdiğiniz her türlü mücadele, hepsi Yoga’dır.
Malum, uzun süreler Aşram’larda kalamıyoruz. Ancak senede bir veya iki kere en azından, birer haftalık süreler için de olsa, kişisel gelişimine öncelik veren her bireyin bir Aşram ziyaretinin olması gerekir diye düşünüyorum. İşyerinizden 5 gün izin alıp, iki hafta sonunu da birleştirdiğinizde, neredeyse 10 günlük mis gibi bir Aşram deneyimi yaratabiliyorsunuz. Aşram hayatına zaman ayrılması, « gerçek » hayata geri döndüğünüzde ihtiyacınız olan disiplini, motivasyonu ve ilhamı, kesinlikle uzun bir süre boyunca sağlıyor.
Aşram hayatını Türkiye’de de deneyimleyebileceğiniz gibi, ülkemize yakın olan Avrupa şehirlerinde ve elbette Asya’da da yaşamanız mümkün. Sadece karar vermeniz, sebat etmeniz, bir hafta için önceliğinizi kendinize doğrultmanız gerek.
Gerisini zaten Evren size cömertçe sunacaktır…
Namaste.
(*) Prem Baba :Sri Prem Baba, halen yaşamakta olan Brezilyalı ruhsal bir üstattır. Öğretileri, psikoterapi ve spiritüellik üzerine kurulmuştur.
Esra E. Karaosmanoğlu
« Acemi Yogi »