Ergoterapistler her bireyle, her farklılıkla karşılaşabilir. Hayat boyu tek gerçeğimiz hiç bir dezavantaj durumunun günlük yaşamda ayrımcılığa neden olmamasıdır. Her şey, her birimizin başına gelebilir. Fakat kazalar, travmalar ve yaralanmalardan kurtulmanın baş etme stratejilerimizle ilişkili olduğu ve bu durumlardan kişi merkezli etkilendiğimizi söylemek yanlış olmayacaktır. Hikayeler, güçlü yönler, zayıf yönler, zorluklar, destek, kaynaklar, etnik köken, kültür, durumun boyutu ve evet , cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği… Hepsi rehabilitasyon sonuçlarını etkileyebilir. Her birimizin farklı olduğunu anlayabilmek, hayatın içinde bizleri etkili yaklaşabilmemiz için gerekli bilgi ve becerilere sahip olmaya hazırlar. Bu, herkeste olduğu gibi LGBTİ+ bireylere de bakmayı ve sağlık sistemiyle ilgili deneyimlerini etkileyen ortak faktörleri ve ilgili temaları da tanımayı içerir.
Türkiye’de LGBTİ+ bireylerin popülasyonlarına yönelik ne yazık ki oranlar bilinmemektedir. Fakat uluslararası istatistiklere bakılacak olursa, ortalama %2-4’lük bir popülasyonun kendini eşcinsel olarak tanımladığı söylenmektedir (Kinsey Institute- Bakırcı, 2019). Diğer cinsel kimlikler içinse varsayımda bulunmak şu anki bilgilere göre ne yazık ki mümkün görünmüyor. Bu konuda yapılacak olası çalışmaların sadece bir toplumdaki cinselliğin incelenmesini değil ; aynı zamanda istihdam, sağlık hizmetleri gibi önemli toplumsal konular içinde bir veri niteliği taşıyabileceğine inanıyorum.
Kanada’da LGBTİ+ bireylerin heteroseksüel akranlarına göre son bir yıl içinde sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyduklarında doğru sağlık hizmetini alamadıklarını hissetmeleri, düzenli aile hekimlerine görünme olasılıklarının düşük, ergoterapiste ve psikoloğa görünme olasılıklarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Türkiye’de bu değerlendirmeyi yapacak olursak çok daha tatsız bir tabloyla karşı karşıya kalmamız olası… Sağlık çalışanları olarak kendimize “Neden?” ve “ Bu topluluğa daha iyi hizmet sunmak için ne yapmalıyım ?” diye sorarken ben, mesleki bakış açımla gerek toplumun algısını, kültürünü, bakışını, coğrafyasını, inanışını; gerekse ergoterapi ve genel sağlık bilincinin arttırılmasına yönelik çalışmaların nitelik kazanması üzerine düşünmeden edemiyorum.
LGBTİ+ ile çalışırken “bilinmesi gereken” üç anahtar bilgi:
- Azınlık Stresi:
LGBTİ+ bireylerin karşı karşıya kaldığı ve yüzleşmeye devam ettiği geçmişi ve deneyimlerini tanımak/ kabul etmek önemlidir. İlk olarak 2003 yılında Meyer tarafından tanımlanan azınlık stresi teorisi, azınlık gruplarındaki bireylerin marjinalleştirilmiş veya ezilen bir grubun üyesi olmanın bir sonucu olarak yaşadıkları stresi tanımlamaktadır (Busa, Janssen ve Lakshman, 2018). LGBTİ+ bireylerde azınlık stresi, bu popülasyonun sıklıkla karşılaştığı şiddet, ayrımcılık, sosyal dışlanma, zorbalık ve reddedilme gibi önyargılı yaklaşımlardan kaynaklanan kronik stres nedeniyle zihinsel sağlık sorunlarının ve psikolojik sıkıntıların daha yüksek yaygınlığıyla ilişkilendirilmiştir (Austin & Craig, 2015). Azınlık stresinin bir kişi üzerindeki etkisini anlamak, ergoterapinin teorik temellerinde, mesleki katılımda ve potansiyel engellerin varlığında bireyi nasıl bilgilendirebileceğini analiz etmek için iyi bir konumdadır. Örneğin, ruh sağlığında çalışan ergoterapist, azınlık stresli bir danışanın kaygı ve depresyon ile ilgili deneyimlerine yönelik bilgilendirmeye yardımcı olabilir ve bu kaynak ergoterapistin bireyin mesleki sorunlarına yaklaşımını etkileyebilir.
- Kimlik:
LGBTİ+ topluluğu içindeki bireyler, cinsiyet kimliklerinin veya cinsel yönelimlerinin bir sonucu olarak toplumun “normal” olarak nitelendirdiği şeylere uymama damgası sebebiyle, ifşa olmaktan kaçınma veya istenmeyen meslekleri yapmaya itilmiştir. Gerçek cinsiyet kimliklerini ve cinsel yönelimlerini gizlemek için dış görünüşlerine ruhlarını yansıtamayan LGBTİ+ bireylerin, içsel yolculuklarında becerilerini yeniden öğrenmesi veya uyarlaması gerekmeyeceği; bunun yerine, cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimleriyle daha iyi bir uyum sağlamak için yeni deneyimlere ve bedenlerini/ruhlarını keşfetmeye yönelik aktivitelere ihtiyaç duyabileceklerini ergoterapiyle ifade etmek mümkündür. Ruh ve beden bütünlüğünü ergoterapide kabul etmek oldukça önemlidir. LGBTİ+ bireylerin seçtikleri mesleklere yükledikleri anlam ve değerler güçlüdür ancak bu meslekler genellikle ya cinsiyet kimliğini ya da cinsel yönelimini gizlemek ya da daha inandırıcı cinsiyet görünürlüğü sunmak için seçilir. Bu nedenle, ergoterapistler olarak, meslek yoluyla cinsiyetkimliklerini yansıtmak, tasvir etmek, inşa etmek veya onaylamak isteyen LGBTİ+ bireylere yardım edebiliyoruz. Örneğin, bir ergoterapist cinsiyet değiştiren bir kişiye, belirlenen cinsiyetinde daha başarılı bir şekilde yaşayabilmesi için günlük yaşamın her alanında yardımcı olarak mesleki rehabilitasyona hazırlar.
- Sağlık Hizmeti Uygulayıcıları ile Geçmiş Deneyimler:
Son yıllarda toplum bilinci LGBTİ+ konularına ve bireylere ilişkin görüşlerini yenilemiş olsa da, sağlık sistemine yönelik kaygı ve güvensizlik devam etmektedir. Toplumun bir kesiminin, LGBTİ+ bireylere yönelik “ruh sağlığı bozuk” ya da “tedavi edilmesi gereken” bireyler olarak etiketlemesi nedeniyle kişilerin yaşamları üzerinde kontrol eksikliği yaşadıkları ortadadır. Sağlık sisteminin bu toplulukta bıraktığı izlerin kaybolması ne yazık ki uzun yıllar alacak. Ergoterapistler ve diğer sağlık uzmanları olarak, bütün bu süreçleri dikkate almalı ve kabul ederek süreci iyileştirme girişimlerinde bulunmalıyız.
Dipnot: 27.11.2021'de Türkiye LGBTİ Birliği'nde "Ergoterapi: LGBTİ+ Bireylerle Çalışırken Bilmeniz Gereken Üç Şey" başlığıyla köşe yazısı olarak yayınlanmıştır.