Günümüzde çok sık duyduğumuz terapi yöntemlerinden biri haline gelen duyu bütünlemeyi ülkemizde özel eğitim öğretmeninin uyguladığını, hatta bir beden eğitimi öğretmeninin dahi uyguladığını duyabilirsiniz. ‘Peki terapi bunun neresinde?’ diye düşünmüyor değiliz. Şöyle izah edelim:
Terapi kelimesinin dilimizdeki karşılığı tedavi anlamında kullanılmaktadır. Buna şaşırmıyoruz. Danışan yakınlarının kurumlara başvurma sebebi tam olarak bu nedenden ötürü oluyor, bile isteye ve çoğu zaman iyi bir farkındalıkla terapiyi almak için geliyorlar. Fakat yapılan en büyük yanlış hizmeti alacakları kişinin yetkinliği hakkında yetersiz bilgiye sahip olmaları…
Tedavi ve terapi kelimeleri sadece sağlık alanlarında kullandığımız ve eğitim ile bağdaştırılamayan iki kelimedir. Duyu bütünleme terapisinde asıl istenilen merkezi sinir sistemini öğrenmeye hazır hale getirmektir ve her bireyin merkezi sinir sistemi birbirinden farklılık gösterir. Beynin besin kaynağı olan duyumlar, çevreden gelen uyaranlara regüle olunmadığı takdirde olumsuz davranışlara yol açabilir. Bu noktada ayırt ediciliği sağlamak ve sistemi doğru uyarmak gerekmektedir. Öğrenme sürecini tamamlamak sadece uyarılarla da sağlanmamaktadır. Danışanların bildikleri, alışkanlıkları, tecrübeleri çevreden gelen bu uyaranlarla bütünlenir. Duyu bütünleme bozukluğu olan bireylerde basit olarak adlandırdığımız aktiviteler dahil birçok eylem, sistem hazır olmadığı için gerçekleşmez. Sistemden içeri doğru bilgi girdiği takdirde uygun cevap oluşturabileceklerdir. Bütün bu süreç değerlendirildiğinden anatomi, nöroanatomi, kognitif terapi, nörofizyoloji, fizyoloji ve gerçekten bir duyu bütünleme bozukluğundan şüpheleniliyorsa bu durumun ortaya konması için gerekli olan ölçme değerlendirmenin yapılması ve bütün bunları yerine getirebilmek için ise bir sağlıkçı- terapist olmak gerekmektedir. Duyu bütünleme terapisi, eğitimi kapsasa dahi bir eğitimci işi kesinlikle değildir.
Duyu bütünleme terapisi, Dr. Ergoterapist Jean Ayres tarafından 1960’lı yıllarda uygulanmaya başlamıştır. Ülkemizde lisans programı içerisinde eğitimini alan ve meslek yasası içerisinde yer alan tek meslek grubu ergoterapistler iken , bahsettiğimiz donanımlara sahip olan ve bu alanda kendilerini geliştiren fizyoterapist ve dil konuşma terapistleri de kendi lisans disiplinleri çerçevesince terapiyi uygulayabilirler. Doğru tedavi için sorgulayıcı olunmalıdır.