Nesillerdir kültürümüzde ve dünyada çocuklarla beslenme aktiviteleri ebeveynler için nevrotik etkiler yaratmaya devam etmektedir. Pandemiyle birlikte, uzmanlara en sık başvuru nedenlerinden biri haline gelen beslenme sorunlarına çok yönlü bakabilmek, yemek yemeyen bir çocuğun ebeveynini anlayabilmek, ebeveynin çocuğu anlamasını kolaylaştırmak, aksiyonu hızlandırmak ve dengelenmek için “ÇOCUĞUM YEMEK YEMİYOR” yazısının anlamlı olacağını umuyorum.
Yemek seçme ve reddetme çocuklarda görülen en önemli beslenme sorunlarından biridir. Yemek yemeyi reddeden/ gelişimsel normalliklerin dışında yemek seçiciliği olan çocukları anlamak, ebeveynlerin uygun davranış geliştirmesini etkileyecektir. Çocuğun tercihine saygı göstermek ve zorlamamak, aktivite düzeni oluşturmak, yeni sunacağınız gıda için sabırsız davranmamak, öğünler konusunda tutumlu davranmak, yemek yeme deneyimlerini eğlenceye dönüştürmek, birliktelik kurmak, rol model olmak, yaratıcı davranmak uygulanabilir yaklaşımlar olsa da her zaman umduğumuz sonucu vermeyebilir. Çocuklar, bizler gibi bu süreci detaylarıyla ele alıp planlayamazlar. Onlar yiyecekleri şunlara göre sınırlandırırlar:
-Oral motor kaslarım ne kadar çalışıyor?
-Yemeği çiğnemek için ağzımın ne kadar çalışması gerekiyor?
-Bu yiyeceğin duyusal özellikleri neler?
Yemek yemede hep aynı rutini tercih eden çocukları bu sınırlara göre yorumladığınızda daha iyi anlayabilirsiniz. Aslında bir çocuk için bir markanın krakerini yemek, başka bir markanınkinden daha farklı bir algı ortaya koyar. Dolayısıyla hep aynı krakeri tercih etmesinin özel bir nedeni vardır. Örneğin kraker çubuk şeklindedir; ağızda dağılır, tuzludur ve kahverengidir. Başka bir markanın krakeri ise küçük ve balık şeklindedir. Bol yağlı, mısır aromalı, sarımsı turuncudur ve ağızda erir. Beslenme müdahalesi için her zaman bu kadar detaylı bilgiye ihtiyaç vardır. Bir çocuk için “kraker yer” demenin artık ergoterapistler için ne kadar sınırlı bir bilgi olduğunu biliyorsunuz. Öncelikle çocuğun beslenme algısına bu yönden bakabilmek ebeveynler için önemli bir farkındalık ve uyanış olacaktır.
Peki çocuk ne zaman iyi bir şekilde yemek yemez? Çocuk, iyi yemez çünkü vücudunda bir şeyler doğru işlemiyordur. Bu durum çok hafif bir sorundan çok şiddetli bir soruna ilerleyebilir ya da değişkenlik gösterebilir. Çocuklar yemek yemediklerinde, ebeveynlerin gördüğü şey beslenme sorunlarıdır. “Beslenme sorunu” ifadesi ergoterapistler için buzdağının görünen kısmıdır diyebiliriz. Beslenmek, insan organizması olarak hayatımız boyunca yaptığımız en karışık günlük yaşam aktivitesidir. Sizler (okurlar) doğduğunuzdan itibaren bu beceriyi kendiniz yaptığınız için kolay sanıp bu yönden bakmamış olabilirsiniz fakat beslenme güçlüğü çeken çocukların ebeveyni bilir ki; çevrenin verdiği öneriler ve anlatılanlar, hiçbir şey söylendiği kadar kolay değildir ve oldukça karışıktır. Hayatımız boyunca yaptığımız en zor şeyin beslenme olmasının temel nedeni; sadece insan organizması olarak yaptığımız değil, aynı zamanda insana ait olan işlevlerin (tüm yedi alanının) dahil olduğu tek eylem olmasıdır. Yedi alanın tamamının doğru işlediğinden emin olmak gereklidir. Bu birkaç alanın her birinin kendi içinde senkronizasyonuyla mümkündür. Aslında bu senkronizasyon sayesinde çocuk, kendi kendine yaptığı diğer aktivitelerde yetenekli görünüyor. Günlük yaşantıda başta kendi kendini sakinleştirebilme becerisinde (regülasyon) istenilen performansı gösteremeyen çocuklarda aktiviteye katılmada yetersizlik görüleceği gibi bağımsızlık için davranış geliştirmekte de zorluklar görülecektir. Dolayısıyla sadece yemek yemede değil ; oyun oynamada, konuşmada, sosyal ilişkilerde ve diğer alanlarda da zorluklarının olduğunu gözlemlediğiniz çocuğunuzun davranışları tesadüf değildir. Bütünlük sağlanamadığında günlük yaşam birçok yönden etkilenebilir. Beslenme bozukluğundan bahsederken bu yedi alanı iyi anlamanızı isterim:
-Beslenme, tüm organları çalıştıran tek şeydir. Sinir sistemi, iskelet, sindirim sistemi, tüm endokrin, boşaltım sistemi, hormon sistemleri, karaciğer... Beyni oldukça aktif kullanmamız gerekir.
-Beslenme, tüm kaslarımızı çalıştıran tek şeydir. Dik oturmak, iyi bir postür ortaya koymak gerekir. Uygun baş ve boyun kontrolü, kollarımız, bacaklarımız, gövdemiz ve ellerimizin koordinasyonu önemlidir. Her parçamız bu aktivite için aktiftir ve sadece dış kaslar değil; yemek yerken iç kaslarımızı da kullanmak zorundayız.
-Beslenme, sekiz duyu sistemimizi de içeren tek şeydir. Bu sekiz sistemden gelen her bir bilgiyi aynı anda bütünleştirmemiz gereken iki insan davranışı var. Bunlardan biri yemek yemek, diğeri ise uykudur.
-Besin değerlerimiz, yiyip yemediğimizi, yemeye devam edip etmeyeceğimizi kesinlikle etkiler. Yeterince kalori alınmazsa yemeyi gerçekleştirmek için yeterli enerji olmayacak ve eylem sırasında erken yorulma görülecektir. Bu durum yalnızca yemeğin miktarıyla ilişkili değildir; tüketilen miktarın kalitesidir. Örneğin yeterli çinko alınmıyorsa iştahsızlık görülür. Bunun yanında D vitamini, Omega-3, demir gibi diğer besin içeriklerinin de beslenmeyle ilişkisi doğrudan olduğundan muhakkak takip edilmeli ve etkisi göz önünde bulundurulmalıdır.
-Beslenmede, öğrenme büyük rol oynar. Kognitif becerileriniz, öğrenme geçmişiniz, öğrenme kapasiteniz, öğrenme yeteneğiniz, öğrenme stiliniz bağımsızlığı geliştirecektir. 6 aylık bir bebeğin beslenmesinin artık öğrenilmiş bir davranış olduğunu biliyor muydunuz? 6 ay sonrasında bebek için yemek yemek öğrenilmiş ve istemli bir motor harekettir. 6 aydan sonra bir bebeğin yemek yemeyi öğrenme şekliyle ilgili ipuçları görülmeye başlanır. Elbette çocuğun yemek yemeyi öğrenmemesinde geçmiş deneyimlerinin etkisi de olacaktır. Örneğin geçmişte sıklıkla kusan bir çocuk , yemek yemenin onu kusturduğunu öğrenip yemeyi bırakabilir.
-Beslenmede gelişim büyük rol oynar. Beslenme dönemlerinin iyiye ya da kötüye gittiği bazı gelişimsel dönemler görülebilir. Normal gelişim gösteren bir çocuğun bu geçişleri kolay atlatılacaktır. Gelişimsel gecikme varlığında ise bu geçişlerde sorunlar yaşanacak ve toparlamak zaman alacaktır. Bu geçişlerin farkında olup iyi bir gözlemci olmak, zamana yaymamak gerekir.
-Beslenmede çevre büyük rol oynar. Aktivite esnasında telefon, TV ya da tablet kullanımı, okuldayken bağımsızlık gösterip evde yemeyi reddeden çocuklar, kalabalıkta yemeyi reddedip yalnız ya da güvenli ortamda yemeyi tercih eden çocuklar gibi daha birçok çevresel örneğin her biri farklı bir ipucu oluşturur ve farklı müdahale planı gerektirir.
Bu süreçte çocuklarınızın beslenmesini daha iyi hale getirebilmek için yaptığınız bazı pozitif şeyler olduğu gibi istemeden kötüleştirdiğiniz durumlar da olabilir. Bütün bu olumsuzlukların yorduğu, yetersiz hisseden ebeveynlere ithafen, çocukların beslenme güçlüğü yaşamasına neden olan kişilerin sizler olmadığını söylemek isterim. Araştırmalara göre çocukların beslenme sorunlarının yaklaşık %5 ila %8’nde ebeveynler rol oynuyor. Evet, nedenlerinden biri belki olabilirsiniz fakat her şeyin nedeni siz olamazsınız. Çocuklara yardımcı olmak ve kendi yolunuza taş koymamak için öncelikle kendinizi anlamanıza yardımcı olmalısınız. Ebeveyn regülasyonu, en anlamlı destek…
Çocuk beslenme güçlüğü çekmeye başladığında çevrenizden bu durumun çocuğun gelişiminin bir parçası olduğunu sıklıkla duyabilir; aslında lehinize görünen fakat aleyhinize olan birçok sakinleştirici bilgiler edinebilirsiniz. Sizler süreci artık bu yazıyla daha farklı yorumlayabilecek kişiler olarak biliyorsunuz ki, uzmana başvurmak için beklememelisiniz. Bu noktada bilimsel olarak 6-11 yaşlarının yemeyi öğrenmek için en zor yaş aralığı olduğunu söylemek önemli olacaktır.
Erken müdahale için size en yakın ergoterapiste (bu müdahalede dil konuşma terapistleriyle iş birliği mühimdir) başvurabilirsiniz.