Şefkat deyince aklınıza ne geliyor?

Yumuşak, sıcaklık, sevecen, sarılmak, mutluluk, neşe? Ya da belki gereksiz samimiyet, fazla yakın, sahte, vıcık vıcık?

Şefkate verdiğiniz tanım onu nasıl aldığınızı ve nasıl işlettiğinizi de keşfetmenize yardımcı olur. Onu varlığından rahatsız hissederek az ötede mi tutmaya çalışıyorsun, doya doya içine alıp işletiyor musun yoksa uzaktan izleyip ona özlem mi duyuyorsun?

Sevgi ve şefkat birlikte işleyen birbirini besleyen ve tamamlayan kavramlardır. Şefkatten mahrum bırakılmış bir sevgi zarafet ve yumuşaklığını ve akışkanlığını yitirebilir. Hatta şefkat için sevgiyi ifade etme yöntemlerimizdendir bile diyebiliriz. İçimizdeki sevgiyi kendimize ve dışarıya sunarken şefkat buna eşlik ve aracılık eder.

Haberin Devamı

Kendimize nasıl şefkat vereceğiz? Bunun yöntemini bulmak için ona karşı yüksek şefkat hissettiğiniz bir insanı tespit etmekle başlayım. Aman dikkat şefkatle acıma ve yardım etme ihtiyacını karıştırmayın. Acıyarak yaptığımız hiçbir eylemin içinde sevgi ve şefkatin varlığından bahsedemeyiz. Tespit ettiğiniz o kişiye nasıl davranırsınız? Onu bolca kucaklar mısınız mesela? Haydi şimdi kendinizi sımsıkı kucaklayın. Onu mutlu etmek için hoş sürprizler mi düşünürsünüz. O halde şimdi kendinizi mutlu edecek bir sürpriz yapın. Ona çok güvendiğinizi ve hep yanında olduğunuzu mu söylersiniz? Şimdi kendinize söyleyin: “Ben bana güveniyorum. Tüm seçimlerimde, adımlarımda kendimi destekliyorum.”

Genellikle sevgi ve şefkat duyduğumuz “şeyleri” korur kollarız, destekler, onlara sahip çıkarız. Onlara değer veririz. Ama konu kendimize gelince bunu hep unuturuz. Bir kedi yavrusuna zarar vermek üzere olan birisini gördüğümüzde ona engel olur ve karşısına geçip “dur” deriz. Oysa o kedi yavrusunun yerinde kendimiz olduğumuzda zarar verecek olana dur demeyiz bir türlü. O halde öz değer, öz sevgi ve öz şefkat üçlüsü de birbirinden bağımsız düşünülemez. Kendimize değer vermeden sevip şefkat gösteremeyiz. Kendimizi sevmeden değerli hissedemeyiz. Hepsi iç içedir ve birbirini destekler.

Haberin Devamı

Şefkati hak edip etmediğimize dair inançlarımız da şefkati deneyimlememizde çok etkilidir. Ancak belli şartları sağladığında şefkati hak ettiğine ikna bir bilinç ve bilinçaltı kişiyi şartlı ilişkilerin içine sokar. Kişinin kendisiyle ilişkisi de şartlıdır. Uslu durduğunda kucaklanma ödülünü alan bir çocuk yetişkin olduğunda şefkat ve sevgi toplayabilmek için aşırı uyumlu, hiçbir şeye itiraz etmeyen, her söylenene harfiyen uyan bir insana dönüşebilir. Herhangi duyguyu ya da kavramı şarta bağlıyorsak onun alışverişinde arazlar yaşarız.

Şefkatin de doğası sevgi gibi özgürdür. Herkes her nasılsa öylece şefkati hak eder. Kendimize sunacağımız şefkatin belirleyicisi diğer insanlar, başarılarımız, başarısızlıklarımız ya da hatalarımız değildir. Varoluşumuzdur.

Ben varım. Böylece sevgiyi ve şefkati hakkediyorum. Hakkım olan şefkati kendime sunuyorum.

Hayatın yol göstericiliğine inanın.

Yaşamınızın bereketle ve bollukla eşleşip birleşmesine niyeten,

Şifa olsun,

Ebru Demirhan

www.ebrudemirhan.com

Haberin Devamı

@ebrudemirhan.ytm