Huzur, sükûnet ve denge insanın altın anahtarıdır. Yaşamımız boyunca huzura ulaşmak için uğraşıyoruz. Çeşitli yollar deniyor, çareler arıyoruz. İçimizden, özümüzden uzaklaşıyor, huzursuzlun içine daha da gömülüyoruz. Ardından huzurun peşine düşüyoruz. Huzurun eksikliği, içimizdeki yücelikten uzaklaşmanın boşluğunu ne yaparsak dolduramıyoruz.
Yaşamın her bir anının tadını çıkarmak, huzuru aktive etmek için gereklidir. Geçmişin acısı ve kederiyle vakit geçirdiğimiz şimdi, geleceğin kaygısı ile yaşamadığımız anlar akıp giderken huzur da elimizden kaçıyor. Her şey “an”dadır.
Şimdi otur ve düşün; istediğin huzur mu huzursuzluk mu? Eğer huzuru seçiyorsan affetmekle başlayalım. Kendini, olan ve olmayanı, herkesi ve her şeyi affedelim. Affedemiyorsan olma sebeplerini anlamaya çalış. Olanın ve olmayanın bir hayrı vardır. Anlayış, huzur yolunun ışığıdır. Olanı ve olmayanı anlamanın ışığının yolunu aydınlatmasına izin vermelisin. Kendini, yaşamı ve diğerlerini anlamaya çalışmak senin anlaşılman için en büyük ilk adımdır.
Hoşgörünün ana vatanında yaşıyoruz. Kendimize besleyeceğimiz minik bir hoşgörü evrenle aramızda kalıcı bir bağ olacaktır. Kendini hoş gören hayatı ve diğerlerini de hoş görmeye başlayacaktır. Ve yine kendini hoş gören daha çok hoş görülecektir. Çok basit bir denklemi var. sen kendi içinde kendine ne veriyorsan hayat da sana onu verecektir.
Huzursuzluğu yaratan sebepler hep dışarıda gibi düşünülmektedir. Oysa içerideki huzursuz durumun yansıması dışarıda kendini ifade eder. Sana açıkça sunulur. Dışımızda gördüğümüz her şey içimizde olanın yansımasıdır. İnsanlardan hangi konuda şikayet ediyorsak içimizde bu konuda ne olduğunu aramalıyız. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bu her bir insan için geçerlidir. Göründüğümüz gibi sade ve yalın insanlar olamıyoruz. İçimizde bambaşka bir dünya var ve kendini dışarıda ifade ediyor.
Ruhu duyarak içi düzenlemenin yollarına bakmalı insan. Bunu nasıl yapacağını bilemiyorsa denemeli. Kimi ibadette bulur kendini ve huzurunu kimi kişisel gelişim çalışmalarında kimi doğada. İnsanın seçimleri çok nettir. Akıl huzur istiyorum derken içeride huzursuz birçok duygu varsa gerçek içerideki duyguların etrafında kendine yer bulacaktır.
Kimse suçlu değildir. Herkes “ol”mak için geldi bu dünyaya. Ne istiyorsak onu olmak için geldik. Dünya tarihini kendi gerçeğini ortaya koyanlar yazdı. Dünya tarihinde olmak gerekmez. Arkamızdan bırakacağımız izler kalıcı olsun.
Kendiniz olmak, gerçeğinizi ortaya koymak için hemen şimdi bir şeyler yapmak için çok sebebiniz var. Kendin olduğun noktada huzur zaten seninledir. Huzur dışarıda değil tam olarak içeridedir. Her anınız huzurla gerçekliğinizin birleşimi ile sihirli olsun. Âmin ki öyledir.
Ebru Demirhan.