Hepimiz bir zaman geliyor ve sorgulamaya başlıyoruz. Kim olduğumuz, nerden gelip nereye doğru yol aldığımız, her şeyin aslında nasıl olduğu, neden olduğu..
Ve tüm bu soruların cevaplarını aramak için yolculuklara çıkıyoruz. Kimi zaman yollara düşüp, kimi zaman da, kendi içimizde.
Sorularımız hiç bitmiyor. Arama çabamız ve bilgiye ulaşma gayretimiz bitmiyor.
Bazı zamanlar gelip “Evet sanırım buldum” dediğimiz yerde başka bir sınav kendi yüzünü gösteriyor ve akış sizi başka bir kaynağa yönlendiriyor.
Gerçekten de var mı bir amaç? Anlam arayışı? Yoksa hepsi hayatta kalmak için kendimize yüklediğimiz etiketler mi? Devam edebilmek için ihtiyacımız olan motivasyon mu?
Tüm hayatın doğum ve ölüm arasında ince bir çizgiden ibaret olduğunu kendimize söylediğimizde hayatın ve yaşamın amacı “Hayatta Kalmak” olabilir mi?
Bu o kadar derin bir konu ki, bir kitap yazma gereği duydum. Yaşamın Gizli sözleşmeleri bu amaçların örüntüsünü anlatıyor.
Ortalama bir insan ömrünün yuvada 6 saniye civarında süre bulması, bu amacın düşündüğümüz kadar ulvi değil de sadece kendimizi ilgilendiren konular olduğunu anlarız.
Kim bilir, hayat amacımız belki de sevgisizliği hissederek mutlak sevgiye ulaşmaktır.
Belki de öz saygı yoksunu olarak dünyaya gelmeyi istedik ve kendimiz deneyimleyerek öz saygımızı kazanmak için çeşitli deneyimler yaşadık.
Her ne olursa olsun, kim, nasıl, nerede ve ne şekilde bu arayışın içinde olursa olsun yaşam boyu devam eden bu süreç içinde önce kendimizi tanımayı, eş zamanlı olarak dış evrenimizin yasalarını öğrenmeyi başarabilirsek ve bunları uygularken hayat amacımızın sorgusunda objektif bir şahitlik pozisyonunda kalabilirsek çıkarımlar bizi istediğimiz sonuca götürecektir.
Hayatın yol göstericiliğine inanın.
Yaşamınızın bereketle ve bollukla eşleşip birleşmesine niyeten,
Şifa olsun,
Ebru Demirhan
www.ebrudemirhan.com
@ebrudemirhan.ytm