Kadının toplumdaki yeri yine kadının üstün performansı ile değişiyor. İş dünyasında her şeye rağmen ilerlerken kalan zamanda evinin kadını çocuklarının annesi olmaya devam ediyor. Her alanda aynı anda aktif olması eril enerjinin dengesini de değiştiriyor.
Gerek iş yaşamı zorlukları gerekse işten kalan zamana bir hayat sığdırma çabası kadınları daha kontrolcü ve güçlü olmaya itiyor. Kısa zamanda karar vermesi gereken, bir ahtapot gibi çok kollu olan, aynı anda çok konu, iş, insan, işleyiş, süreç düşünmek zorunda kalan bir yapı oluşturuyor. Kadınlar güçlenip daha çok söz sahibi oldukça dişil zihnin çalışma prensiplerinden dolayı karmaşık ve çok düşünme alanları da genişliyor.
Doğada her şey karşı ucuyla birlikte çalışır. Dişil enerji artıyor ve alanı genişliyorsa eril enerji azalmak ve alanı küçülmek zorunda. Akışın seyriyle kadının hayatta kapladığı alan eril enerjiden alınan bir alan. Dünya tarihinde vaktiyle kendisinden alınanı şimdi geri alan kadın o alan eril enerji ile dolduğu için daha erkeksi bir enerji olarak alıyor.
Kadın güçlendikçe alanı küçülen eril enerji daha pasif, çalışmayan, sorumluluklarını daha da bırakan, “Nasılsa eşim yapıyor, kazanıyor” deyip geleceği umursamayan bir erkek modeli üretti. Hızlı düşünen ve eyleme geçen kadının yanında bu model erkek yavaş, üretken olmayan hatta tüketen bir rolde kaldı. Bir o kadar da beklentilerin karşılanmasını bekleyen, erkek olmanın doğal haklarından varsaydıkları söz sahibi olma arzusunu sürdüren rolde kaldılar. Ve çatışmalar başladı.
Güçlü kadın olmak eril enerjinin gücünü azalttı. Kadınlar güçlü rolü ve alanı üstlenip ilerlerken erkekler el çekip daha az rol alıp birçok şeyi kadın yaparken “Ben erkeğim” alanını korumaya aldılar. Sürecin içinde boşta kalan eril enerjiyi üstlenmek de kadına kaldı. Yıllar içinde artış gösteren iyi eğitimleriyle evde oturan bir eş modeli oluştu.
Durumu kabul edenler evliliklerine devam ederken kabul etmeyenler boşanmayı tercih ettiler. Boşanmalardan sonra çocukları ile ilgili sorumlulukları üstlenmeyen, nafaka ödemeyen, hızlıca hayatlarına başka kadınlar alıp aynı konfor alanını sürdürmeye çalışan bir modele dönüşüyorlar.
Tüm bu süreç dengeden uzak görüldüğü gibi. Kadınların gücü ile erkeklerin gücü kendi alanlarında dengeli, verimli, üretken, sevgi ve güven dolu olduğunda nesillerimize daha anlamlı bir aktarım yapabiliriz. Eril-dişil dengesinden uzak bir yapıda büyüyen çocukların ilişkilerinde dengeyi kurması zor olabilir.
Hepimizin içinde dişil ve eril enerji var. Hayatın getirilerine göre birisini daha yoğun kullanmamız gerekse de kadınlar dişil erkekler eril enerji ile hareket ettiğinde denge yerini bulacaktır. Eril enerji güven, dişil enerji sevgi ile hareket eder.
Hepimizin dengede olmasına ve dengeli nesiller yetiştirmemize niyet ediyorum,
Sevgi ve şifayla kalın,
Ebru Demirhan
www.ebrudemirhan.com